İlk aşama “Kurumlarca yapılacak tespit” biçiminde ifade edilmiştir. Bu tespit, kurumların taşra teşkilatlarında çalışan kamu görevlisi sayısının ve bunların sendikalara göre dağılımlarının bir tutanakla tespit edilmesi, daha sonra bu tutanakların kurum merkezlerine gönderilmesi ve kurum merkezlerinde taşra teşkilatlarından gelen tutanakların tek bir tutanak haline getirilmesi şeklindedir. İkinci aşama ise “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca kurumlardan ve sendikalardan gelen müşterek İmzalı listeler üzerinden yapılacak tespit” olarak açıklanmıştır. Bu tespit, ilk aşama tamamlandıktan sonra kurumlardan gönderilen tutanaklar ve sendikalardan gönderilen listeler üzerinden hizmet kollarındaki bütün kamu görevlileri sayısı ile hizmet kolundaki sendikaların üye sayılarının belirlenmesi şeklindedir....
Sendikası tarafından yapılan başvuru üzerine yapılan inceleme sonucunda 01.12.2017 başvuru tarihi itibarıyla 2.219 işçinin çalıştığı, 782 işçinin sendika üyesi bulunduğu, bu sonuca göre Sendikanın yasal çoğunluğu sağlayamadığının tespit edildiğinin görüldüğü; yerleşik Yargıtay kararları gereğince de yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla işe iade davalarındaki hak düşürücü 10 günlük süre içerisinde işe iadesi için davacı işyerine başvuruda bulunmuş işçilerin tespiti hâlinde, bu işçilerin de işyerinde yetki tespit tarihinde çalışan işçi sayısının ve davalı sendikaya üye işçi sayısının belirlenmesinde sayıya dâhil edilmesi gerektiği; yetki başvuru tarihi itibari ile işletmede mevcut işçi sayısının 2.210 kişi olduğu ve 779 kişinin davacı Sendika üyesi olduğu, davacı Sendika tarafından sunulan 317 işçinin 58'inin zaten Bakanlık tespit raporunda isimleri olan kişiler olduğundan hesaplamada mükerrer şekilde nazara alınamayacağı, 317 işçinin 259'undan 6 işçinin fesih tarihinde sendika üyesi olmayıp...
Ancak Türkiye Maden İşçileri Sendikasının 01.11.2021 tarihli üst yazısı ile “2015- 2021 yılları arasında taşeron firma ile sendika arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinin üyelik bildiriminin T3ne yapılmadığı” yönündeki beyanının işçinin sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği olarak kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının sendika üyeliğinin muvazaa tespiti yapılmadan önce işvereni olarak kabul edilen taşeron şirkete bildirilip bildirilmediği belirlenerek, buna göre davacının davalı işverenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığına karar verilmesi gerekirken, sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkemesine gönderilmiştir....
Ancak Türkiye Maden İşçileri Sendikasının 01.11.2021 tarihli üst yazısı ile “2015- 2021 yılları arasında taşeron firma ile sendika arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinin üyelik bildiriminin T3ne yapılmadığı” yönündeki beyanının işçinin sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği olarak kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının sendika üyeliğinin muvazaa tespiti yapılmadan önce işvereni olarak kabul edilen taşeron şirkete bildirilip bildirilmediği belirlenerek, buna göre davacının davalı işverenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığına karar verilmesi gerekirken, sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkemesine gönderilmiştir....
Ancak Türkiye Maden İşçileri Sendikasının 01.11.2021 tarihli üst yazısı ile “2015- 2021 yılları arasında taşeron firma ile sendika arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinin üyelik bildiriminin T3ne yapılmadığı” yönündeki beyanının işçinin sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği olarak kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının sendika üyeliğinin muvazaa tespiti yapılmadan önce işvereni olarak kabul edilen taşeron şirkete bildirilip bildirilmediği belirlenerek, buna göre davacının davalı işverenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığına karar verilmesi gerekirken, sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkemesine gönderilmiştir....
Ancak Türkiye Maden İşçileri Sendikasının 01.11.2021 tarihli üst yazısı ile “2015- 2021 yılları arasında taşeron firma ile sendika arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinin üyelik bildiriminin T3ne yapılmadığı” yönündeki beyanının işçinin sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği olarak kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının sendika üyeliğinin muvazaa tespiti yapılmadan önce işvereni olarak kabul edilen taşeron şirkete bildirilip bildirilmediği belirlenerek, buna göre davacının davalı işverenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığına karar verilmesi gerekirken, sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkemesine gönderilmiştir....
Ancak Türkiye Maden İşçileri Sendikasının 01.11.2021 tarihli üst yazısı ile “2015- 2021 yılları arasında taşeron firma ile sendika arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinin üyelik bildiriminin T3ne yapılmadığı” yönündeki beyanının işçinin sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği olarak kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının sendika üyeliğinin muvazaa tespiti yapılmadan önce işvereni olarak kabul edilen taşeron şirkete bildirilip bildirilmediği belirlenerek, buna göre davacının davalı işverenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığına karar verilmesi gerekirken, sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkemesine gönderilmiştir....
Ancak Türkiye Maden İşçileri Sendikasının 01.11.2021 tarihli üst yazısı ile “2015- 2021 yılları arasında taşeron firma ile sendika arasında yapılan toplu iş sözleşmelerinin üyelik bildiriminin T4ne yapılmadığı” yönündeki beyanının işçinin sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği olarak kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının sendika üyeliğinin muvazaa tespiti yapılmadan önce işvereni olarak kabul edilen taşeron şirkete bildirilip bildirilmediği belirlenerek, buna göre davacının davalı işverenin bağıtladığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığına karar verilmesi gerekirken, sendika üyeliğinin işverene bildirilmediği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkemesine gönderilmiştir....
B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı Sendika davanın reddine karar verilmesini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece davanın kabulü ile davacının 29.11.2008 ile 21.02.2010 tarihleri arasında ... Şubesi Şube Yönetim Kurulu üyesi sayılması gerektiğinin tespitıne karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının tespit davası açmakta hukuki yararı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda davacının istemi tespit mahiyetinde olup, bir edayı içermemektedir. Eda davası açılması mümkün olan hallerde aksi yasal bir düzenleme ile kararlaştırılmamış ise, tespit davası açılmasında ( kural olarak) hukuki yarar yoktur. Çünkü, eda davası sonunda verilen hüküm ile aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir....
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Sendika yöneticisine emeği karşılığı düzenli olarak dönemsel ödeme yapılması, çalışmasının kuruma bildirilmesi ve ücret bordrosu düzenlenmesi iş ilişkisinin varlığını göstermez. Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir. Sendika yöneticilerine verilecek ücretler ile sağlanacak diğer menfaatleri belirleme yetkisi münhasıran genel kuruldadır ( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 11/03/2020 tarih 2020/884 Esas ve 2020/4123 Karar sayılı ilamı, aynı dairenin 21/09/2017 tarih 2017/23532 Esas ve 2017/13888 Karar sayılı ilamı)....