Bilirkişilerce dosyada bulunan dava dışı üçüncü kişi olan ruhsat sahibi Zerrin Aslan tarafından yaptırılan analiz sonuçlarının esas alındığı ve keşif günü bilirkişilerce kuyu başında ölçülen sıcaklık, iletkenlik, tuzluluk ve asitlik ölçütleri ile yakınlardaki derede bulunan kaptajdan gelen (davalı idare personelince ölçülen) suyun sıcaklık iletkenlik ölçütleri karşılaştırılarak dava konusu kuyu suyunun jeotermal kaynak olduğu sonucuna varılmışsa da, dava konusu kuyu suyundan bizzat numune alınarak ve suyun niteliğinin belirlenebilmesi için ölçülmesi gereken tüm parametreler Mahkeme kanalıyla alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetince yaptırılarak suların niteliğinin belirlenmesi ve çıkacak duruma göre işlem tesis edilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmamıştır....
Buna rağmen tapu devrinin 23.06.2000’de gerçekleştirildiği ve davalıya inşaat ruhsatının alınması için vekâletname verilmediği anlaşılmaktadır. Kural olarak inşaat ruhsatını alma mükellefiyeti iş sahibine ait ve masrafların sözleşme uyarınca yüklenici tarafından karşılanması gerekmekte ise de, tapu devri yapılmadığından ve vekâletname verilmediğinden devirden önce inşaat ruhsatının alınması mümkün değildir. Bilirkişi raporunda inşaat ruhsatının alınması için 83 günlük bir süre öngörüldüğünden 13.09.2000 tarihine kadar inşaata başlanamayacağının kabulü gerektiğinden bu tarih esas alınarak teslim tarihi yeniden belirlenmeli ve gecikme varsa bu gecikme kadar alacağa hükmedilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.01.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.11.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, adına kayıtlı 6760 ada 12 parsel numaralı taşınmazın bir kısmına kuyu açmak suretiyle müdahale eden davalının elatmasının önlenmesi ve kuyunun kapatılması isteğinde bulunmuştur. Davalı, dava konusu taşınmazı 2005 yılında satın aldığını, kuyunun önceki maliklerce açıldığını, davacının da aynı kuyudan sulama amaçlı olarak yararlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı savunmasına değer verilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....
iptalinde kusurlu olduğu gözetilerek, ruhsatın iptali halinde davalı tarafından ödenecek bedelin ne olacağının belirlenmesi bakımından yerleşmiş uygulama ve bulunup bulunmadığı araştırılıp tespit edilmeli, tüm deliller tam ve sağlıklı olarak toplanmalı, maden mevzuatında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmalarını karşılayıcı şekilde inceleme yaptırılarak, davacının bir zararının olup olmadığının tespit edilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Somut uyuşmazlık açısından; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairenin istikrar kazanmış uygulaması; “kendi taşınmazından su çıkararak (kuyu, artezyen vs.) ihtiyacı için kullanan kişi ve kurumdan bu su için su bedeli alınamaz ancak taşınmazdan çıkarılan su kullanılarak atık su (kirli su) üretilip bu kirli suda, Belediyenin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesisi ile uzaklaştırılıyorsa bu durumda Belediyece atık su bedeli tahakkuk ettirilebilir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve mahallinde yapılan keşifte de davacının davalıya ait altyapı tesislerinden (kanalizasyon) faydalandığı yönünde bir bulguda tespit edilmediğinden, davalı Belediyenin davacıdan su ve atıksu bedeli adı altında bir bedel talep edemeyeceği açıktır....
a devrinin yapılmadığının da tespit edildiğini, davalı kurumca müvekkili şirkete gönderilen yazılarda müvekkili şirketin su kullanımı için abonelik sözleşmesi yapması gerektiği, aksi halde su hizmetinin kesileceğinin bildirildiğini, davalı kurum tarafından abonelik sözleşmesi bulunmaması ve henüz devri bile yapılmamış olmasına rağmen su ve atıksu bedeli tahakkuk ettirilerek ödeme talebinde bulunulmasının haksız ve yasal dayanaktan yoksun bir talep olduğunu, davalı kurumun baskısı nedeniyle Haziran ve Temmuz 2015 aylarına ait bir kısım tutar ödeme makbuzları ile kayıt numarası ve tarihi bulunan yazılı itirazı kayıt beyanı ile ödendiğini beyan ederek, yapılmış olan Haziran ve Temmuz 2015 dönemine ilişkin fatura ödemesi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile haksız ödenen tutarın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı ......
belgesini davalı idareye sunduğu ve 2014'e ilişkin sürecin böylelikle tamamlandığı, daha sonra TOSFED tarafından 27/06/2017 tarihli yazıyla davalı idareye, davacıya ait karting pistinin Haziran 2015'den itibaren yapılan uyarılara rağmen Hobi Karting Lisansını yenilemediği ve karting pistinin faaliyetinin durdurulması gerektiğinin bildirildiği, bunun üzerine davalı idare tarafından 12/07/2016 tarihli tebligatla davacıya, bahsi geçen talimat gereği belirtilen eksikliğin İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatları Verilmesine İlişkin Yönetmelik uyarınca 15 gün içerisinde giderilmesi gerektiği, aksi takdirde ruhsatının iptal edileceği hususunun bildirildiği, sürenin sonunda dava konusu 11/08/2016 tarihli işlemle davacının ruhsatının iptal edildiği, bunun üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır....
KARAR DÜZELTME TALEBİNDE BULUNANIN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu içkili restoranın işletme hakkının, babasının ölümüyle 31/08/2004 tarihinde kendisine geçtiği, 01/10/2004 tarihinde işletme ruhsatının devrinin talep edilmesi üzerine davacıya intikal ettiği, işyerinin yalnızca işletme hakkının üçüncü kişiye devredildiği, onun dışında işyerine ilişkin bütün hakların saklı tutulduğu; dolayısıyla, ilk ruhsatının 12/05/2015 tarihinde alınmadığı, 12/05/2015 tarihli ruhsatnamenin, babası adına düzenlenen 1998 tarihli ilk ruhsatnameye dayalı olarak davalı idare tarafından düzenlenmiş olduğu, çok uzun süreden beri içkili lokanta olarak faaliyet gösteren ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan satış belgesi bulunan dava konusu işyeri için başka bir izin belgesi alınmasının gerekmediği ileri sürülerek, Danıştay Onuncu verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir. KARŞI TARAFIN CEVABI : Kararın düzeltilmesi istemin reddi gerektiği yolundadır....
takdirde davalı .........
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki bulunduğu 149 ada 15 parsel sayılı taşınmazın toplam 94,84 m2'lik kısmına, bitişikte bulunan 14 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davalı tarafından dikenli tel çekilip kuyu kazılarak müdahale edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmaza davalının müdahalesinin meni ile dikenli tel ve kuyunun yıkımına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya konu havuzu 1995 yılında yaptığını, teli de davacının kendisinin çektiğini, dava konusu taşınmaza tecavüzünün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin keşfen saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....