WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesi içeriğine göre davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların mülkiyetinin, kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazlar da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamaz, bu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemez; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, kadastro tespitinin kesinleştiği 1963 yılından eldeki davanın açıldığı 2016 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşılmaktadır....

Kural olarak davacının mülkiyet hakkı tapuda satın aldığı çaplı yerin kapsamı ile sınırlı olup, taşınmazı çapa dayalı olarak satın alan kişi taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiası ile dava açamayacaktır. Ancak; satın alanın önceki malikin dava açma hakkını da devraldığının kanıtlanması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içerisinde dava açılmış olması koşulu ile tespitten önceki nedene dayalı dava olarak nitelendirilmesi gerekir. Somut olayda davacı, tapuda satın aldığı önceki malikin dava hakkına dayandığını açıkça bildirmediği ve ispat da etmediği gibi, önceki malikin de bu yönde açık beyanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davacının hakkı, taşınmazın tapudaki miktar ve çapı kapsamı ile sınırlı olup, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak taşınmazın bir kısmının davalıya ait parsel içerisinde kaldığı gerekçesiyle iptal ve tescil isteği ile açtığı davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır....

    Şu halde, davacının dayandığı harici satın alma senedi tespit tarihinden sonra 19.11.1976 tarihinde düzenlendiğine göre, davacının kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere değil, tespitten sonra ve fakat tutanağın kesinleşmesinden önceki hukuki sebeplere dayanarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğunun kabulü gerekir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde açıklanan on yıllık hak düşürücü süre, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında söz konusu olup, somut olayda bu maddenin uygulanma olanağı bulunmamaktadır....

      Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının tespitten önceki hukuki sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay 1....

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3. Değerlendirme 1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 140 ada 8 parsel sayılı 1.070,01 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve 11.10.2007 tarihinde tescil edilmiş; taşınmaz bilahare 06.09.2011 tarihinde kayden satış suretiyle davalı ... adına tescil edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; kadastro harici bırakılan yere ilişkin tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 16.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Taraf teşkili dava şartı olup, bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilmesi isabetsiz olduğu gibi, mahkemenin ... çalışmalarının 1999 yılında kesinleştiği, taşınmazın tescil harici bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmadığı ve davanın makul sürede de açılmadığı şeklindeki gerekçesi de usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı, tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, asli müdahiller ise irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak hem tespitten önceki hem de tespitten sonraki sebeplere dayalı olarak dava açmışlardır. Taşınmazın tespit sırasında hakkında ... tespit tutanağının düzenlenmemiş olması, öncesinde var olan zilyetliği kesmeyeceği gibi gerek ......

              Ne var ki, davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak, hem tespitten önceki hem de tespitten sonraki sebeplere dayalı olarak dava açmış olup, hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlara komşu taşınmazlarla ilgili olarak kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi, usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacı, kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdüğü zilyetlik nedenine dayanarak adına tescil talebinde bulunabilir. Ayni haklar mutlak nitelikte olup yasal bir kısıtlama olmadıkça her zaman herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanununda, gerekse de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmamaktadır....

                Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 129 parsel sayılı 4.183,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın bir bölümünün köy orta malı olduğu iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamaz. Sözü edilen süre, hak düşürücü olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda; çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti 01.09.2000 tarihinde kesinleşmiş dava ise, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 28.05.2013 tarihinde açılmıştır....

                  ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/03/2021 NUMARASI : 2019/231 2021/114 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili T1 ' ün davaya konu olan İstanbul ili , Sultanbeyli ilçesi, Orhangazi Mah. 118 ada, 3 parsel ve müvekkili adına tescil edilen İstanbul İli ,Sultanbeyli ilçesi, Orhangazi mah. 118 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın Gıyaseddin Aslanoğlundan tarla üstünden özel parselasyon belirtilen 300 m2 yi satın aldığını, müvekkilinin yapılan kadastro çalışmalarından ve tespitinden hatalı durumundan hiçbir şekilde haberi olmadığını, tapu senedine bakmak için gittiğinde tesadüfen kadastro tespitinin hatalı yapıldığını, taşınmazının 130,49 m2 nin kendi adına tescil edildiğini, yan parselinin tahmini 170 m2 ' nin hazine adına tescil edildiğini, müvekkilinin taşınmazı aldığı tarihten itibaren hem adına tescil edilen taşınmazı hemde hatalı tespit sonucu hazine adına tespit...

                  UYAP Entegrasyonu