Çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti 06.05.1986 tarihinde yapıldığına göre, davacının iddiasının, tespit tarihinden sonraki nedene dayalı olduğu kuşkusuzdur. Tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmek Kadastro Mahkemesinin görevi dışındadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra davacının iddiası yönünden esasa girilerek iddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3.3. Değerlendirme Dava konusu 114 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının 02.10.1997 tarihinde kesinleştiği, davanın 02.06.2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde tespitten önceki hukuki nedene dayalı davada 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. VI....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/869 KARAR NO : 2021/156 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SINDIRGI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/02/2020 NUMARASI : 2018/51 ESAS, 2020/28 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere KARAR : İlk derece mahkemesinin 11/02/2020 tarihli kararına karşı davalı Hazine tarafından kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme sonucunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 14/02/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Sındırgı İlçesi, Hisaralan Mahallesi 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 259 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davacının eşi Sami ARAZ zilyetliğinde olduğunun tespit edildiğini, bu taşınmazın muris Sami ARAZ tarafından veraset ilamındaki hisseler oranında davacılara miras kaldığını, diğer parsellerden 259 ada 31 parselin Hatice BOZKURT GÖKSİDAN adına zilyetliği...
Açıklanan bu haliyle, davacıların dayandığı harici satın alma senedi tespit tarihinden sonra 13.02.1978 tarihinde düzenlendiğine göre, davanın kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere değil, tespitten sonraki sebebe dayalı olduğunun kabulü gerekir. Kadastro tespitinden önceki nedene dayalı olarak açılacak davalarla ilgili hak düşürücü süreyi belirleyen 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinin somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Kadastro sonucunda Trabzon ili, ... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 185 ada 37 parsel sayılı 4.850,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, ifraz, taksim, harici satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ..... adına tespit ve 16.05.1997 tarihinde tescil edilmiş; bilahare taşınmaz satın alma ve birleştirme sebebiyle ... ve ... adına tescil edilmiştir. Dava, 18.07.2018 tarihinde açılmış olan, kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3.3....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece "Somut olayda davacının tapu iptali ve tescil istemi ile eldeki davayı açtığı,dava konusu taşınmazın davalı T3 tarafından diğer davalı T2'ye devredilmiş olması karşısında davalı T3'nin pasif husumet ehliyeti bulunmadığı " gerekçesi ile davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davalı T2 yönünden ise "3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." hükmü yer almaktadır. Söz konusu madde ile tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Davacı dava dilekçesinde taşınmazın çekişmeli bölümünü tespitten önce satın aldığını öne sürmüş ise de davacının içeriğinde açıkça çekişmeli taşınmazın ada ve parsel numarasını belirten 09.08.2010 tarihli satış senedine dayandığı, taşınmazın kadastro tespitinin ise 25.03.2008 günü olup tespitin 22.05.2009 tarihinde kesinleştiği, bu halde davanın kadastro sonrası nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Yargıtay Başkanlar Kurulunun 2014/1 sayılı Kararı uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın, Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 10.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Taraf teşkiline ilişkin eksiklikler giderildikten sonra, hem davacıların hem de müdahil davacının davasının ilk karardaki gerekçeler ile reddine karar verilmiş; hükmü, davacılar temyiz etmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde “ Bu tutanakta belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra , kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmü getirilmiştir. Bu hükümle kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılması on yıllık süre ile sınırlandırılmıştır. Somut olayda; dava konusu taşınmazların kadastro tespitleri 1959 yılında yapılmış, itiraz edildiğinden 20.3.1981 yılında hükmen kesinleşmiştir. Davacılar, kadastro tespitinden sonra ve kesinleşmesinden önce 7.7.1969 tarihinde resmi şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil istemişlerdir....
Öte yandan; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava açma hakkının murisin ölümüyle ortaya çıktığı Kadastro Yasasında öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında murisin ölüm tarihinin büyük önem taşıdığı kuşkusuzdur. Davacının hakkı miras bırakanın ölümü ile doğmaktadır. Muris hayatta iken böyle bir iptal davası açmaya hakkı yoktur. 3402 sayılı yasanın l2/3 maddesinin uygulanabilmesi için de iki koşulun bir arada bulunması zorunludur. Öncelikle davacıların tapulama öncesi dayanacakları bir haklarının doğmuş olması ve murisin tespit tarihinden önce ölmüş olmasıdır. On yıllık hak düşürücü sürenin tespitin kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanacağı da tartışmasızdır. Somut olayda mirasbırakan taşınmazların geometrik ve hukuksal durumunu belirleyen tespitten sonra öldüğüne göre 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde ifadesini bulan “ kadastrodan önceki hukuki neden” olgusunun gerçekleştiği söylenemez....
Dava; kadastrodan önceki hukuki sebeplere ve T.M.K’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesinde yazılı bulunan mülkiyet aktarımına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kadastro Kanunu 12.maddesindeki hak düşürücü süre geçmeden kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı açılan davada, dava öncelikle tapu malikine kayıt maliki ya da malikleri ölü ise mirasçılarına karşı açılmalıdır. Kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK’nın 501. maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla dava ...’ye yöneltilerek açılır veya daha sonra bu durumun anlaşılması halinde anılan madde gereğince dava, ...’ye yöneltilir....