Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bunun yanında 6100 sayılı HMK.nın 297/2 maddesi uyarınca hüküm fıkrasında davanın taraflarına yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şühe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir....

    Asliye Hukuk Mahkemelerinin ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince HMK'nın 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, buna göre davalının adresinin ... mahkemelerinin yargı alanında kaldığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise davanın davalı ... açısından menfi tespit, davalı ... açısından ise tapu iptali ve tescil davası olduğu HMK'nın 12. maddesi uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu hususu dikkate alındığında davanın dava konusu taşınmazın bulunduğu ......

      Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davalarının açıldığı, bunlardan ... tarafından açılan 1998/61 Esas - 1998/92 Karar sayılı dosyada 10830 m²'lik bölümün, ...tarafından açılan 1989/343 Esas - 1991/98 Karar sayılı dosyada 12387 m²'lik bölümün, ... ve ...tarafından açılan 1991/97 Karar sayılı dosyada 9062 m²'lik bölümün bu kişiler adına tesciline karar verilerek kararların kesinleştiğini, yine Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın bir bölümüne karşı açılan 1995/ 61 Esas - 1995/352 Karar sayılı dosyada 4675 m²'lik bölümün Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği; dava konusu bölgede tasarrufta bulunulacağından ......

        Son celse yapılan duruşmaya davacı vekilinin bir önceki celsenin duruşma zaptı tebliğ edilmesine rağmen katılmadığı, mazeret de sunmadığı, davalı gerçek kişilerce davanın takip edilmediği , yargılamanın basit usulde yapıldığı, dosyanın 15/06/2021 tarihli celsede davalı gerçek kişiler yönünden HMK 150 uyarınca işlemden kaldırıldığı, yenilenmesinden sonra son celse de takip edilmediği anlaşılmakla HMK 150 uyarınca davanın gerçek kişiler yönünden açılmamış sayılmasına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          Önemle belirtilmelidir ki tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda ... sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer taraftan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılması gerekmekte, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişilerce açılan tapusuz taşınmaz tescili K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedenlere dayalı TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ..., davalılar Orman Yönetimi, Hazine, ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 08.10.2008 tarihli dava dilekçesi ile davalı gerçek kişilerce 19/02/1988 tarihinde TMK'nın 713. maddesi uyarınca açılan tescil davasının ... 2....

                Yönetiminin tapu iptali tescil ve elatmanın önlenmesi davasının eldeki davadan tefrikine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl dava; bir aylık askı süresi içinde açılan aplikasyon ve orman kadastro çalışmasına itiraz, tefrik edilen karşı dava ise tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi niteliğindedir....

                  Mahkemece, hükme esas alınan 31.7.2006 tarihli bilirkişi raporu gereğince, taşınmazın devir tarihindeki raiç değerinin, tapu iptal tescil davasının kesinleştiği 5.4.2001 tarihi itibariyle ulaştığı alım gücü karşılığı olan 20.000.000.000 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dışı ...’a davalı tarafından tahsis edilen bağımsız bölümün, 10.9.1998 tarihli devir protokolü ile davacıya devredildiği, aynı tarihte taraflar arasında ayrıca sözleşme düzenlendiği, ne var ki davacının başka taşınmazlarının varlığı nedeniyle 25.3.1999 tarihinde davalı tarafından sözleşmenin feshedildiği ve ödenen bedelin iade edileceği bildirilerek konutun tahliyesinin istendiği, 20.8.2000 tarihinde aynı talebin yinelendiği, davacı tarafından 9.4.1999 tarihinde açılan tapu iptal tescil davasının reddedilerek 5.4.2001 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

                    Koyuncu ve ... ... tarafından açılan davanın reddine ve parselin tespit gibi tesciline ilişkin ... Kadastro Mahkemesinin 21.06.1956 gün ve 1953/344-190 sayılı kararının kesinleşmesiyle 06.11.1956 tarihinde ½'şer pay ile ... ... ve ... ... adına tescil edilmiş, ifrazen 17.05.1977 tarihinde 20500 m2 bölümü 1601 parsel sayısı ve taksim ile aynı tarihte ... ... adına tescil edilmiş, paftaların yenilenmesinde 217 ada 2 parsel sayısı almış, 1/3'er payla ..., ... ve ...'a satılmıştır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu vardır. Daha sonra 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ise 1989 yılında yapılıp kesinleşmiş, yapılan 2/B uygulaması ilan edilmeden iptal edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacı gerçek kişilerce açılan orman tahdidine itiraz davasının ......

                      UYAP Entegrasyonu