Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kanun koyucu 5510 sayılı Kanunda tarım sigortalılarının tescil şartlarını yeniden düzenlemiştir. 7/1-b maddesinde iki türlü tescil ve sigortalılık başlangıcı öngörülmüştür. 1- Kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca, 2- Sigortalıların kendilerince bildirilmesi halinde. 5510 sayılı Kanunda yapılan önemli değişiklik, Kurumun resen tescil görevinin kaldırılmasıdır....

    Kanun koyucu 5510 sayılı Kanunda tarım sigortalılarının tescil şartlarını yeniden düzenlemiştir. 7/1-b maddesinde iki türlü tescil ve sigortalılık başlangıcı öngörülmüştür. 1- Kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca, 2- Sigortalıların kendilerince bildirilmesi halinde. 5510 sayılı Kanunda yapılan önemli değişiklik, Kurumun resen tescil görevinin kaldırılmasıdır....

      Asliye Hukuk Mahkemesinde 2000/506 esas numarası ile açtıkları tapu iptal ve tescil davasının tescil harici bırakılma tarihinden itibaren 20 yıldan fazla süreyle fasılasız nizasız zilyet edilmesi gerektiği ve sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinden, taşınmazın tescil harici bırakılma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin dolmuş olması nedeniyle orman arazisi olarak tescil edilen taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile eşit şekilde davacılar adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz orman yetiştirilmek üzere tahsis edildiğinden kamu malı niteliği kazandığı, üzerinde sürdürülen zilyetliğin değer ifade etmediği, ayrıca taşınmaza ilişkin verilen ilk karardan itibaren 20 yıllık süre geçmemesi nedenleriyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

        HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, 450 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hükmen hazine adına tescil edildiğini, daha sonra açık teklif usulü ile satış ihalesinin yapılmasına karar verildiğini ancak bu sırada davalı idarenin taşınmazın ... Vakfından icareli olduğu, vakıf şerhinin terkin edildiği ancak tapu kaydının vakıf yolu ile meydana geldiği, taşınmazın korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edildiği gerekçeleriyle ihalenin iptalini istediğini, bu sırada taşınmazın anılan vakıf adına tescil edildiğini ancak Vakıflar Kanununun 30.maddesi ve yönetmeliğin 178.maddesi uyarınca tescil kararının usule uygun olmadığını, davalı adına oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile hazine adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, taşınmazın ‘ ......

          Davacı ..., kendisi ve müşterekleri adına tescil edilmesi gereken çekişmeli 186 ada ... parsel sayılı taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, davalı adına tescil edilmesi gereken 186 ada ... parsel sayılı taşınmazın ise kendisi ve müşterekleri adına tescil edildiğini belirterek ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacının miras payını talep ettiği miras bırakanı ...'...

            Somut olay ile ilgisi bulunması bakımından nispi ret sebeblerinden 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi üzerinde durulması gerekmektedir. 556 sayılı KHK’nin 8/1-a ve b maddesindeki düzenleme; “Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez: a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa, b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa…” hükmünü...

              Tarafından açılan tescil davası sonucunda davasının kabul edilerek 10.752,00 metrekare yüzölçümünde ki bölümün ... adına tescil edildiği ve tapuda 2072 parsel numarası ile tescil edilen taşınmazın işbu dava dosyasında bilirkişinin 22.05.2017 tarihli raporuna ekli 8 nolu krokide (A2) harfi ile gösterilen 31,19 metrekarelik bölüme denk geldiğinin belirlendiği ve bu kısmın feri müdahil adına kayıtlı olduğu anlaşıldığı ve maliki aleyhine açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Somut olayda; davacı ... tarafından TMK'nin 713 maddesine göre tescil davası açılmış olup davacının adına tescilini talep ettiği taşınmaz bölümünün, hem hükmen Hazine adına tescil edilen 1972 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde hem de hükmen davacı ... adına tescil edilen ve ... tarafından feri müdahil ...'...

                Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/267 Esas, 2013/148 Karar sayılı 05.04.2013 günlü ilamı ile davalı ... adına hükmen tescil kararı verilmiştir. Anılan karar Yargıtay denetiminden geçerek 12.11.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı ... kesinleşen hükmen tescil kararıyla dava konusu edilen taşınmazların 1/4 hissesinin mülkiyetini kazanmıştır. Mülkiyetin kazanılması tescilden önce doğmuştur. Tescil üçüncü kişilere karşı aleniyeti sağlar, ayrıca malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi için tescil şartı öngörülmüştür. Yasal düzenlemede hükmen tescil kararı ile mülkiyet hakkı kazanan bir kişiye karşı önalım hakkının ileri sürülebilmesi için tescil şartı aranmamaktadır. Taşınmazın satılması, hükmen tescil kararının kesinleşmesi ve mülkiyetin üçüncü kişiye (somut olayda davalıya) geçmesi yeterlidir. Bu nedenlerle mahkemece önalım hakkının kullanılmasına dair davalı aleyhine açılan davada esasa ilişkin inceleme yapılarak sonuca gidilmesi yasaya uygundur....

                  Yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davacının adına---- tescil numaralı "-----" markasının müvekkilin ---- tescil numaralı ------" ve----tescil numaralı "------" markaları ile iltibasa neden olduğu ve tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet verdiği açıktır....

                    Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34. maddesinde " (1) Müdür ve müdür yardımcıları, tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını aşağıdaki hususları da dikkate alarak inceler: a) Tescili istenen olgunun kanuni olarak sicile kaydı gerekli bir olgu olup olmadığı. b) Tescil isteminin Kanun ve bu Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde ve ilgililer tarafından yapılıp yapılmadığı. c) Tescil için Kanun, bu Yönetmelik ve ilgili diğer mevzuatta öngörülen belgelerin ve harç makbuzunun bulunup bulunmadığı. ç) Tescil edilecek olgunun şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığı, tescil edilecek olgu bir ticaret şirketinin organ kararına dayanmakta ise, kararın şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine uygun alınıp alınmadığı. d) Tescil edilecek olguların gerçeği tam olarak yansıtıp yansıtmadığı, üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak nitelik taşıyıp taşımadığı ve kamu düzenine aykırı olup olmadığı. e) Ticaret şirketinin tescilinde, özellikle şirket...

                      UYAP Entegrasyonu