İcra Müdürlüğünün 2006/18373 esas sayılı dosyasıyla takibe başladıklarını, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresini terk etmesi nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılarak takibin kesinleştiğini, 19.04.2007 tarihinde hacze gidildiğinde şirketin adresten taşınması nedeniyle menkul mallarının bulunamadığı ve haczin yapılamadığını ileri sürerek sanıklar hakkında İİK'nun 337/a maddesinde yazılı bulunan suçun unsurlarının oluşması nedeniyle cezalandırılmalarına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Alacaklı vekilinin 13.04.2007-03.04.2008 tarihleri arasında takip dosyasını işlemsiz bıraktığı, bu durumda TTK'nun 730-18 maddesi ile uygulanması gereken TTK'nun 663. maddesi uyarınca 6 aylık takip içi zamanaşımı süresinin dolduğu, alacağın zamanaşımına uğradığı, sanığın cezalandırılabilmesi için geçerli bir icra takibinin bulunmasının gerekliliği gerekçesiyle sanıkların beraatlerine karar verilmiştir....
TMK'nın 164.maddesine göre; Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter , esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz....
Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 04.11.2009 gün ve 2009/2-4 esas, 2009/484 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi terke dayalı boşanma davasında dava açma hakkı, kanunun açık deyimiyle sadece “terk edilen eşe” ait bulunduğundan, diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş “terk eden eş” konumunda olmakla, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple terk eden eşin, terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir. Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Mahkemece yapılan keşif sonrası sunulan bilirkişi raporunda özel parselasyon sonucu yola terk edilen yer ile hali hazır krokiler çakıştırılmış, yol ve yeşil alana terk edilen kısımların bazılarının ihdas edilerek, 3. kişilere satıldığı, bazılarının ise 3. kişiler tarafından el atılarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu itibarla; davacının yol ve yeşil alana terk ettiği alanların, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile çakıştırılarak, imar planındaki tahsis amaçları ilgili Belediye Başkanlığından sorulup; bedelsiz terk edilen kısımların kamuya özgülenme amacı dışında kullanılıp kullanılmadığı tespit edilerek; Anayasa Mahkemesinin 9/3/2017 tarih ve 2014/11994 başvuru nolu kararı ile, "....Belediyenin konut alanına dönüştürdüğü taşınmazdan ekonomik çıkar sağlamasıyla elde edilecek kamu yararı, taşınmazın malike iade edilmemesi nedeniyle malikin yüklendiği külfete kıyasen çok hafif kalmaktadır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1), davalı-karşı davacı erkek ise terk (TMK m. 164) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmişler, mahkemece “terk ihtarında davacı-karşı davalı kadının eve dönmesi halinde eve girebilmesi için gerekli olan anahtarı nerede bulabileceğine ilişkin hüküm bulunmaması sebebiyle şekil şartlarına uymayan terk nedeniyle boşanma davasının reddine" tarafların karşılıklı olarak hakaret ettikleri gerekçesiyle kadının davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine göre boşanmalarına karar verilmiştir....
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 tarih ve 2011/16.H.D. 505, 509, 513, 21.02.2012 tarih ve 2011/16.H.D. 506, 510, 511 ve 621 esas sayılı dosyalarında, ticaret şirketlerinin müdür ve yetkililerinin ticareti terk suçunu işlemelerinin mümkün olduğu yönünde oy çokluğuyla verilen karar doğrultusunda uygulama yapılması Dairemizce de uygun bulunmuş olmakla; ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, Dairemizin 12/7/2010 tarih ve 2010/ 3554- 4913 sayılı bozma ilamı doğrultusunda, Kırıkhan / ... ticaret sicil memurluğuna yazı yazılarak 3690039651 sicil nolu ... Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.'...
İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ...'...
olduğu cihetle; ticaret şirketi yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi, bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, borçlu şirketin kayıtlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetinin devam edip etmediği sorulup, son beyanname örnekleri getirtilip, ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılarak, sonucuna göre hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Yasaya aykırı, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 10.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
Sulh Ceza Hakimliğinin 06.10.2016 tarih, 2016/5174 değişik iş sayılı kararı ile kaldırılmış olduğunun anlaşılması nedeniyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine davacı hakkında konutu terk etmeme kararının kaldırılmış olduğun farkına varılarak uygulanmasına devam edilen tedbirin aynı gün denetimli serbestlik yetkililerinin gelerek elektronik kelepçenin çıkarılması suretiyle tedbire son verildiği belirlenmiştir....
Dava konusu olay, sanığın İİK'nun 44 ncü maddesine göre terk keyfiyetini 15 günlük süre içinde kayıtlı bulunduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyanında bulunmaksızın ticareti terk ettiği iddiasına ilişkindir. IV....