Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre, terekenin paylaşımına kadar, mirasçılar arasında bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana geldiği için davanın, tüm mirasçılar tarafından açılması yahut davaya muvafakatlerinin ya da terekeye temsilci tayinin sağlanması gerektiği,bu husus gözetilerek davacı vekiline diğer mirasçıların davaya muvafakatlerini sağlamak veya terekeye temsilci tayin ettirmek hususunda kesin süre verildiği, verilen kesin süre içinde taraf teşkilini sağlamaya yönelik eksik hususun giderilmediği, HMK 114 ve 115 maddeleri gereği taraf teşkili sağlanmadığı ve davacı vekili verilen kesin süre içinde bu eksikliği gidermediği gerekçesiyle davanın HMK 115/2 mad. gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş,hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleştirilen davanın reddine ilişkin kararın hatalı olduğunu, tanık beyanlarının hatalı değerlendirildiğini, davalının 22/01/2015 tarihli dilekçesinde taşınmazın bedelsiz alındığını kabul ettiğini, davalı ...’in evi tamir ettirdiği düşünülse bile bu durumun davanın reddine gerekçe oluşturmayacağını, taleplerinin taşınmazın terekeye iadesi niteliğinde olduğunu, yargılama sırasında terekeye temsilci atandığını, kardeşleri Kadriye’nin de bu karardan etkileneceğini, tüm mirasçıların hakları gözetilmeden karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının birleştirilen dava yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2.2....

      Sebepsiz zenginleşen kişi, malvarlığında sebepsiz yere meydana gelen artışı iade ile yükümlüdür. İade yükümlülüğünün konusu ve kapsamı ise BK. 63. maddede hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; “Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadı zamanında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir. Şu kadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakıf bulunmuş olursa red ve iadeye mecburdur.” Görüldüğü gibi, maddede, iade borcu zenginleşen iyi veya kötü niyetli olmasına göre farklı şekilde ele alınmıştır. Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötü niyetli ise, iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Diğer bir ifadeyle, kötü niyet halinde iade borcu, geri verme zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlı değildir....

        Bu durumda; öncelikle davacıdan davasını açıklaması istenilerek hangi payların iptali ve kimler adına tescil istemiyle dava açtığı açıklığa kavuşturulmalı, bir mirasçının tüm mirasçılar adına tapu iptali ve tescil davası açmasının mümkün olmadığı gözönünde bulundurularak Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca ya terekeye temsilci atanmak yoluyla ya da tüm mirasçıların açılan davaya açık muvafakatları sağlanarak taraf koşulu oluşturulmalıdır. Tapu kayıt malikinin kim olduğu açıkça belirlendikten sonra, tapu kayıt maliki ... oğlu ... ... ise, tapu kaydındaki yanlış baba adının düzeltilebilmesi için davacıya süre verilmeli, davacının bu nedenle açacağı düzeltme davası bekletici mesele yapılmalı ve tapu kaydında gerekli düzeltme yapıldıktan sonra tapu kaydının gerçek malikine göre yöntemince taraf teşkili sağlanıp işin esasına girilerek bir karar verilmelidir....

          Sulh Hukuk Mahkemesi, paylaştırılması istenen paranın terekeye dönüştürülmediği ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olup sulh hukuk mahkemesinin görevi dahilinde bulunduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 Sayılı TMK.'nın 640/2. maddesinde “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı, murisinin banka hesabında bulunan paranın murisin vefatından önce diğer mirasçı tarafından çekildiğini, bu paranın terekeye dahil olduğunu ve denkleştirmeye tabi olduğunu belirterek bu paranın miras payları oranında paylaştırılmasını talep etmiş olup, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

            Nitekim eldeki dava da terekeye iade istekli açılmış ve aşamada bu talep miras payı oranında tapu iptal ve tescil olarak daraltılmamış olup, bu durumda davanın kabul edilmesi halinde dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi gerektiği; bir başka ifade ile, terekeye iade istekli açılan davada kayıt malikinin aynı zamanda mirasçı olmasının davacıların miras payları oranında hüküm tesis edilmesi sonucunu doğurmayacağı kuşkusuzdur. 2. Ne var ki, terekeye iade istekli olarak açılmış davada davacıların miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değil ise de bu husus taraflarca temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır. VI....

              Diren tarafından çekilmiş olduğundan ve terekede bulunamadığından araç üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderildikten sonra denkleştirmeye tâbi olup miras payları oranında paylaştırılması talebi olduğu ancak banka hesabındaki paranın terekeye dönüştürülmediği, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesi ise murisin banka hesabında bulunan paranın murisin vefatından önce diğer mirasçılar tarafından çekildiği ve bu paranın terekeye dahil olduğu ve denkleştirmeye tâbi olduğundan dolayı bu paranın miras payı oranında paylaştırılmasının talep edildiği davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 sayılı TMK'nın 640/2. maddesinde “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.06.2010 gününde verilen dilekçe ile menkul malların terekeye iadesi istenmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, muris ...'ın mirasçısı olduklarını, ...'in vefatından sonra davalının murisin evindeki terekeye ait değerli eşyaları aldığını ileri sürerek dava dilekçesinde dökümü yapılan eşyaların aynen terekeye iadesini, aksi halde rayiç bedelinin davacılara ödenmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

                  Vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı bu tip bir davada terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçılarının davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği T.M.K. 640 m. hükmü gereğidir.(HGK 2014/14- 1243 e.2016/958 ). Eldeki davada ise mirasçılardan bir kısmı tarafından terekeye iade istemi ile açılmış bir dava söz konusu olmadığı için mahkemece davada yer almayan diğer mirasçıların davaya katılımını sağlayacak usul işlemlerini yapılmasına, terekeye temsilci atanması dosyasını beklemesine de gerek bulunmamaktadır. Zira dava terekeye iade şeklinde açılmış ancak taraf teşkili eksik bir dava değil doğrudan miras payı için açılan bir davadır. Bu durumda, pay oranında açılan davanın dinlenemeyeceği açık olduğundan davanın karar verilmiş olması yerindedir....

                  Somut olayda; mahkemece, 14.01.2016 tarihli duruşmada davacı ve davalı dışındaki diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi için kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından 25.01.2016 tarihli dilekçe ile mirasçıların olurunun alınamadığı belirtilip terekeye temsilci atanmak üzere dava açmak için yetki istenmiş,mahkemece 26.01.2016 tarihli ara kararla davacı vekiline terekeye temsilci atanmak üzere dava açmak için yetki verilmiş olup, terekeye temsilci atanmak üzere dava açmak için verilmiş bir kesin süre bulunmamaktadır. Kaldı ki; davada yer almayan mirasçıların davaya dahil edilmesi gibi bir usuli müessese bulunmamakta olup, mirasçıların olurlarının alınması yönünde ara karar kurulması gerekirken yazılı şekilde mirasçıların davaya dahil edilmeleri için süre verilmesi de hatalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu