Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunun açık delilidir. Davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Dosya kapsamına ve toplanın delillere göre Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/64 esas sayılı dosyasının derdest olduğu UYAP'tan yapılan kontrolden anlaşılmıştır. Bu durumda davalı SGK Başkanlığı'nın alacağının kesinleştiğinden söz edilemez. HMK'nın 165. maddesi hükmü gereğince bu davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; mirasın hükmen reddine karar verilmesi halinde aynı zamanda terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine de karar verilmesi gerekirken bu hususta bir hüküm kurulmaması da doğru görülmemiştir....
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava, TMK'nın 605/2. maddesinde yer alan mirasın hükmen reddi (terekenin borca batık olduğunun tespiti) isteğine ilişkindir. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının da bir önemi bulunmamaktadır....
O halde, mahkemece yapılması gereken; davalı mirasçıların cüzi ödeme yapmalarının, mirası kabul iradesi anlamına gelmeyeceğinin dikkate alınması ile mirasçıların anılan madde kapsamındaki iddiaları uyarınca, murisin ölüm tarihine göre terekeye dâhil herhangi bir mal varlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak terekenin borca batık olup olmadığının tespit edilmesi ile yukarıda anılan Hukuk Genel Kurulu Kararının da gözetilmek suretiyle davalı mirasçıların mirası hükmen reddettiklerine dair itirazları değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, eksik araştırma, inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi amacıyla bankaların genel müdürlüklerine ve ilgili kurumlara yazılan yazı cevapları dosyamıza celp olunmuş, cevabi yazıların incelenmesi neticesinde ise hiçbir bankada hak, alacağa rastlanmadığı ancak adına kayıtlı taşınmaz mal tespit edilmiştir. Murisin T3 ve Garanti bankasına kredi borcundan kaynaklı borçlandığı, ayrıca Akbank da İlhan Sağlam için kefil olduğu ve kefaletten kaynaklı borcu olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar murisin ölümü tarihinde TMK 605/2 maddesi uyarınca ödemeden aczi resmen tespit edilmemiş ise de murisin ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olup olmadığının tespiti açısından dosyada bilirkişiye incelemesi yaptırılmış 16.01.2019 havale tarihli bilirkişi raporu denetime açık hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu anlaşılarak ayrıca kapsamlı araştırma neticesinde murisin mal varlığının aktif ve pasifleri karşılaştırıldığında murisin vefat tarihi itibariyle terekenin borca batık olduğu anlaşılmıştır....
Terekenin pasifinin belirlenmesi amacıyla da icra müdürlükleri ile muris adına kayıtlı Toprak Tekstil unvanlı ticari işletmeye ait defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak murisin vefat tarihi itibariyle borçlarının tespiti sağlanmalıdır. TMK’nin 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacıların durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir....
Mahkemece; Bankalara, SGK'ya, T12'ne, Belediye Başkanlığı'na, Trafik Tescil Şube Müdürlüğü'ne, icra müdürlüklerine yazı yazılarak murisin ölüm tarihi itibariyle borç-alacak miktarının ve dava açan mirasçılarına yapılan bir ödeme bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, mirasçıların mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarının olup olmadığının araştırılması, dosyada bu yöndeki tüm yazışmalar tamamlandıktan ve deliller toplandıktan sonra miras bırakanın terekesinin borca batık olup olmadığı yönünden gerekirse bilirkişiden rapor alınması ve terekenin borca batık olduğunun tespiti halinde, TMK'nın 605/2.maddesi uyarınca, mirası hükmen reddetmiş sayıldığının tespiti yönünde hüküm kurulması gerekir. Somut olayda; murisin ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olup olmadığının araştırılması kapsamında; gerekli müzekkereler yazılarak, murisin ölüm tarihindeki aktif ve pasif malvarlığı araştırılmıştır....
Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir....
İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir....
H.D'nin 22.02.2017 tarih ve 2016/3926 esas, 2017/1323 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, "...davanın niteliği gereği, davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan, davalının değil, davacının sorumlu tutulması gerekir..." şeklindeki kararı da gözetilerek, davanın açılmasına, davalılar sebebiyet vermediğinden, davacıların yaptıkları yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davalıların sorumlu olduğu düşünülemez. Eldeki dava, terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi talebine ilişkindir....
Tereke defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden, TMK'nin 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağı düzenlenmiştir. Borçluların bu husustaki başvurusu şikayet niteliğinde olup İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürülebilir. Somut olayda; şikayetçiler, muris Ayşe Beysun Özkamışlı’nın terekesi hakkında MK'nin 619. madde ve devamı kapsamında terekenin alacak ve borçlarının tespiti kapsamında resmi defter tutulmasına ilişkin Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2016/4 tereke sayılı dosyasında dava açtıklarını ve bu dava devam ederken icra takibi yapıldığı görülmüştür. Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca davacı borçlular hakkında icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekmekte olup, aynı yöndeki ilk derece mahkemesi kararına karşı davalının istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1- b-1....