Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre murisin en yakın yasal mirasçılarının tümünün mirası reddi durumunda miras kendiliğinden sonraki mirasçılara geçmemekte, terekenin süreye bağlı olmaksızın iflas kaidelerine göre tasfiyesi gerekmektedir. Ancak tasfiye öncesinde, mirası reddedenlerin istemi ile sulh hâkimi tarafından red kendilerine bildirilen sonraki mirasçıların mirası kabul etmesi mümkün bulunmaktadır. Somut olayda; zararlandırıcı sigorta olayının oluşumunda kusurlu olduğu iddia edilen muris ...en yakın mirasçıları oldukları belirlenen ..., ... mirası reddi üzerine,... sayılı kararı ile mirasın reddi işleminin tesciline hükmedilerek kesinleştiği, sigorta şirketi ve ... dışındaki davalıların murisin sonraki mirasçıları oldukları anlaşılmaktadır....

    resmi tasfiyeye tabi tutulup tutulmadığınında araştırılması gerektiği, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar yönünden araştırma yapılarak borçlunun davada temsili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir....

      DAVA TÜRÜ : Terekenin Tesbit istemli DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:10.08.2016 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık terekenin tespiti isteğine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarih 2016/263 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 05.08.2016 tarih ve 29792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 19.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Yasal mirasçılar, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işleri yapmamış olmaları veya terekeyi sahiplenmemiş bulunmaları halinde terekenin ölüm tarihinde borca batık olduğu yönünde tespit kararı verilmesini isteyebilirler. Terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmeleri Türk Medeni Kanununun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olur. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz. Somut olayda; murise ait 88 model 16 LM 732 plakalı aracın, 10.02.2012 tarihinde .......

          Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, 02/09/2014 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti istenmesi üzerine davanın reddine dair verilen 30/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin tespiti isteğine ilişkindir. Davacı vekili, mirasbırakan Kamile (Aydın) Çiftçi'nin terekesinin tespitini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK'nın 619. maddesi gereği terekenin resmi defterinin tutulması talebi olmayıp, terekenin korunması kapsamında; tespiti (TMK m. 589) ve defterinin tutulması (TMK m. 590) isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

            Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK'nın 619. maddesi gereği terekenin resmi defterinin tutulması talebi olmayıp, terekenin korunması kapsamında tespiti (TMK m. 589) isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. TMK'nın 589. maddesi, mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakiminin istemi üzerine veya kendiliğinden tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alacağını, gerekli giderlerin ileride terekeden alınmak üzere başvuran kişiden önlem alınmasına, hakimin kendiliğinden karar verdiği hallerde ise devlet tarafından karşılanacağını, mirasbırakanın yerleşim yerinden başka bir yerde ölmesi halinde de o yerin sulh hakiminin, murisin ölümünü murisin yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirip, mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli tedbirleri almak zorunda olduğunu hükme bağlamıştır....

              Mal rejiminin tasfiyesi tamamlandıktan sonra terekenin paylaşımı söz konusu olabileceği, Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda davacı açısından belirlenecek katılma alacağı (varsa) terekeye ait borç olabileceği, Dolayısıyla da tüm borçların, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerekeceği, Bu ödeme yapıldıktan sonra da, terekeye ait borcun ödenmesinden sonra kalan miktar tüm mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılabileceği , davacının açmış olduğu dava katılma alacağına ilişkin açılmış kısmi bir dava olduğu, davacının ve diğer mirasçıların terekesinin belli olabilmesi mal rejiminin tasfiyesine bağlı olduğundan, katılma alacağı davası mal rejiminin tamamının tasfiyesine yönelik olabileceği, Terekenin net miktarının bulunması için öncelikle sağ kalan davacının katılma alacağının belirlenmesi gerektiğinden, terekenin tasfiyesi amacıyla açılacak dava mal rejiminin tasfiyesi davasının sonucu bekleyeceği, Davacının miras hakkının belirlenmesinde ölenin eş ve mirasçı olmasından...

              Mal rejiminin tasfiyesi tamamlandıktan sonra terekenin paylaşımı söz konusu olabileceği, Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda davacı açısından belirlenecek katılma alacağı (varsa) terekeye ait borç olabileceği, Dolayısıyla da tüm borçların, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerekeceği, Bu ödeme yapıldıktan sonra da, terekeye ait borcun ödenmesinden sonra kalan miktar tüm mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılabileceği , davacının açmış olduğu dava katılma alacağına ilişkin açılmış kısmi bir dava olduğu, davacının ve diğer mirasçıların terekesinin belli olabilmesi mal rejiminin tasfiyesine bağlı olduğundan, katılma alacağı davası mal rejiminin tamamının tasfiyesine yönelik olabileceği, Terekenin net miktarının bulunması için öncelikle sağ kalan davacının katılma alacağının belirlenmesi gerektiğinden, terekenin tasfiyesi amacıyla açılacak dava mal rejiminin tasfiyesi davasının sonucu bekleyeceği, Davacının miras hakkının belirlenmesinde ölenin eş ve mirasçı olmasından...

              Mirasın en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedilmesi halinde resmi tasfiyesine karar verecek olan mahkeme mirasın reddinin tespitine karar veren mahkemedir. Müteveffaya ait terekenin hak sahiplerine teslimi talebi üzerine tereke hakiminin yapması gereken iş, murisin mirasçılarını davet ederek mirasçılarına yahut mirasçıları adına bir veya birkaç mirasçıya tesliminden ibarettir. Mahkemenin, terekenin iflas yoluyla tasfiyesine karar vermek görevi bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mirasçı ...'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                TMK'nun 589 . ve devamı maddelerine dayalı "koruma önlemi" olarak ölüm tarihi itibariyle terekenin korunması amacıyla tespiti istemi 4721 s. TMK'nun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere "resmi defter tutma" değil, 4721 s. TMK'nun 589. ve devamı maddelerinde yer olan "koruma önlemi" olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır....

                UYAP Entegrasyonu