Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 08.02.2000 gününde yapılan ihbar ile terekenin tasfiyesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda tasfiyenin kapatılmasına dair verilen 09.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR İstek, terekenin tasfiyesine ilişkindir. ... 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/136 Esas 2000/114 Karar sayılı dosyasından yapılan ihbar üzerine mirasbırakan ...’nun 26.10.1999’da ölmesi ve tek mirasçısı olan kızı ...’un mirası reddetmesi nedeni ile terekenin resmen tasfiyesine başlanmıştır. Mahkeme, tasfiye işlemleri tamamlandığından tasfiyenin kapatılmasına karar vermiştir. Hükmü, alacaklı vekili temyiz etmiştir. Tarafların davanın görülmesi ve sonuçlandırılması için ödedikleri paraların tümüne yargılama giderleri denir....

    Ancak; Dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre; muris ...'...

      Böylece mirasın reddi yönündeki iradesini ortaya koyan davacılar ölenin mirasının kabulü anlamına gelelebilecek herhangi bir işlem yapmamış ve bu mahiyette herhangi bir davranış sergilememiştir. Bu hususun aksi yönünde herhangi bir iddia ve delil de bulunmamaktadır. TMK'nın 605/2. maddesine dayanan mirasın reddi istemi süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Miras bırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2)....

      SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/02/2022 NUMARASI : 2021/25 2022/5 DAVA KONUSU : Tereke (Resmen Yönetilme Ve Tasfiye İstemli) KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İzmir Bolçova Vergi Dairesi Müdürlüğü vekilinin dava dilekçesinin özetle: dairelerinin 3130207283 vergi numaralı T.C....

      Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır. Türk Medeni Kanununun 612., 636. maddeleri ve İcra İflas Kanununun 180. maddesinin yollaması ile terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde İcra İflas Kanununun 208. maddesi ve devamı hükümleri uygulanacaktır. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde "iflas idaresi" yerine "tasfiye memuru" ve "Ticaret Mahkemesi" yerine "Sulh Hukuk Mahkemesi" geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir....

        Tevzi sonucu Adana 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 01/06/2020 tarih 2020/454 Esas 2020/444 Karar sayılı kararı ile;Mahkemenin vesayet ve tereke davalarına bakmakla görevli Ahkam-ı Şahsiye mahkemesi olduğu, 4721 Sayılı TMK'nın 8. 9. 23. ve 26 'ıncı madde hükümleri gözönüne alındığında Ortaklığın Giderilmesi (Miras Nedenli), Tereke (Resmen Yönetilme ve Tasfiye İstemli), Tereke (Resmi Defter Tutulması İstemli, Tereke (Tereke - C. Sav. Teslim İstemli) Tereke (Tespit İstemli), Terekenin Borca Batık olduğunun Tespiti, Tereke Tespit, Vasiyetname Açılması (El Yazılı), Vasiyetname Açılması (Noter) dava türlerinin Ahkam-ı Şahsiye dava türlerinden olmadığının, açıklanan nedenlerle bu davaya bakmakla mahkemelerinin görevli olmadığı, genel yetkili Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, Adana 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2020/104 Esas, 2020/352 Karar sayılı kararının içerik itibariyle görevsizlik kararı olduğu değerlendirilmiş ve yukarıda açıklanan nedenlerle işbu dosyadada Adana 4....

        Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin ilk kararın kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeniyle Dairemizin 22.12.2009 tarih ve... sayılı ilamı ile bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605’inci maddesinde; yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri, ölüm tarihinde terekenin borca batık olduğunun açıkça anlaşılması veya resmen tespit edilmesi halinde mirasçıların red beyanı aranmaksızın mirasın reddedilmiş sayılacağı, 611’inci maddesinde; yasal mirasçılardan birinin mirası reddetmesi halinde onun payının, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçeceği, 612’nci maddesinde; en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddolunması halinde mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği, 614’üncü maddesinde ise; tasfiye...

          Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince tereke, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecek ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilecektir. Yasada hak sahibi olarak tanımlanan kişiler, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçıları olan ... ..., ... ... ..., ve ...’dan ibarettir. Terekeden arta kalan değerin davacı ... dışındaki diğer davacılara verilmesi söz konusu olmayacağı gibi; diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün terekenin pasifinden de sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Bu hali ile davacı ... dışındaki diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün dava açmak için taraf olma sıfatı bulunmadığından belirtilen davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında da mirasın hükmen reddin tespitine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

            Bu husus mirasçı borçlular tarafından İİK'nın 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir Yine TMK’nın 632. maddesinde; ” Her mirasçı mirası ret veya resmi deftere göre kabul edeceği yerde terekenin resmi tasfiyesini isteyebilir...” aynı maddenin 3. fıkrasında;” resmi tasfiye halinde mirasçılar, terekenin borçlarından sorumlu olmazlar” hükmü yer almaktadır. Somut olayda; ... 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 26/12/2007 tarih, 2007/828 Esas 2007/1169 Karar sayılı kararı ile muris-keşideci borçlu Kadir ... Buzluk’un mirasçıları yönünden mirasın reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, daha sonra alacaklı tarafça mirasın reddi kararının iptali için ... 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/379 Esasına kayden dava açıldığı, yargılama neticesinde mirasın reddinin iptaline karar verildiği, terekenin resmi tasfiyesine hükmedilmediği ve işbu kararın 21/11/2016 tarihinde kesinleştiği görülmektedir....

              Somut olayda da davacı tereke tasfiye memuru tarafından ileri sürülen sebep şirketlerin faaliyetinin bulunmaması olup davalı şirketler yönünden TTk 531 ve 636?3 maddesindeki koşulların gerçekleştiği, şirketlerin tek ortak ve yetlilisi olan kişinin vefatı sonrasında şirketlerin hiçbir faaliyetinin kalmadığı,------- kayıtlarının resen terk edildiği, tek ortağın tüm mirasçıları tarafından mirasın reddedilmiş olması nedeniyle terekenin resmen tasfiyesi yoluna gidildiği şirketlerin devam etmesi imkanının kalmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne ve ------ numarasında kayıtlı ----- numarasında kayıtlı -------------- fesih ve tasfiyesine, her 3 şirkete tasfiye memuru olarak resen ----- atanmasına , harç ve yargılama giderlerinin ileride terekeden karşılanmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

                UYAP Entegrasyonu