En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir (TMK m. 612). En yakın mirasçıları tarafından mirasın reddedildiği gerekçesiyle, mirasın mahkemece iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi talebinin TMK'nın 633. Maddesindeki 3 aylık süre ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Muris ...., 12.09.2011 tarihinde vefat etmiş, mirası en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddedilmiştir. Mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK m. 612/1 ve 636). Buradaki tasfiye süreye tabi değildir. TMK'nın 633. maddesinin uygulama yeri yoktur. Ayrıca sulh hukuk mahkemesince en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin saptanması halinde herhangi bir başvuruya gerek olmadan kendiliğinden resmi tasfiye yoluna gidilmesi gerekir....
Bunun üzerine miras, yine iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir. En yakın yasal mirasçıların reddi, kendilerinden sonra gelen mirasçılar yararına olmadıkça ve bunlar Yasanın 614. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde mirası açıkça kabul etmedikçe miras, sonra gelen mirasçılara geçmez. Bunlar, miras bırakanın borçlarından sorumlu da tutulamaz....
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İlk derece mahkemesi tarafından davacıların kötüniyetli davrandıklarına dair herhangi bir araştırma yapılmaksızın soyut ve tek yanlı bir gerekçe ile müvekkili bankanın davacıların murisine kullandırdığı 51.737,76.-TL tutarındaki alacağının davacılar tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak adeta gasp edilmesine hukuki gerekçe yaratıldığını, 4271 sayılı TMK'nın konuya ilişkin düzenlemesinde," Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas dairesi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali davası açabileceğine, reddin iptaline karar verilirse, mirası resmen tasfiye edileceği, bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir....
Benzer yönde 10.08.2003 tarih ve 25195 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Medeni Kanunu'nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük'ün 52. maddesi, "Resmi deftere göre terekenin mevcudunun borçlarını ödemeye yetmediği anlaşılır veya başlangıçta mevcudun borcu karşılayacağı kanati ile olağan usulle tasfiyeye başlanıp sonradan mevcudun borçları ödemeye yetmediği sonucuna varılırsa, sulh hakimi durumu derhal alacaklılara bildirir ve iflas usulü ile tasfiyeye karar vererek bu tasfiyeyi yapmak için bir veya birkaç memur atar. Bu tasfiye, İcra ve İflas Kanunu'nun iflasa ilişkin hükümlerine göre yapılır." hükmünü içermektedir. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde "iflas idaresi" yerine "tasfiye memuru" ve "Ticaret Mahkemesi" yerine "Sulh Hukuk Mahkemesi" geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir....
Anılan madde uyarınca mirasbırakanın ölüm tarihinde aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras ret edilmiş sayılır. Terekenin borca batık olup olmadığı mirasbırakanın terekesinin aktif ve pasifinin tamamen bilinmesi ile mümkündür. Mahkemece yapılacak iş mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla terekesinin aktif ve pasifini belirlemek ve sonucu uyarınca bir karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden mirasbırakanın terekesinin aktifi yerine davacının malvarlığı araştırılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Kabule göre de; davalılardan ... A.Ş. tarafından verilen cevap dilekçesinde mirasbırakandan olan alacaklarının üçüncü kişiye temlik edildiği belirtildiğinden temlik alan davaya dahil edilmeden yargılamaya devam olunması da doğru görülmemiştir...’’ şeklindeki gerekçeler ile hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir....
Mahkemece; resmi kurumlardan mirasbırakanın taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin bilgi istenmek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya mirasbırakana borcu olan mirasçıların mirasbırakanın mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle "Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün" 33. maddesi gereğince; ölüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/3699 Esas - 2018/8222 Karar) Diğer taraftan terekenin korunmasına yönelik ve tedbir niteliğinde olan terekenin tespiti isteminde, işlemler tamamlanınca terekeden el çekilmesi, koruma ve tespit kararı ile yetinilmesi gerekir. Tasfiye sonucu doğuracak şekilde hüküm kurulamaz. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/4861 Esas - 2017/6594 Karar) Murise ait terekenin 4721 s....
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında istem; TMK'nın 605/2. maddesinde; "Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır." şeklinde düzenlenen mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar, Türk Medeni Kanunu'nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça, yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça, her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Terekenin borca batık olduğunun tespiti, mirasın hükmen reddi istemli dava, tereke alacaklılarına karşı yetkili ve görevli Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılabilir. Bu nedenle, eldeki dosyaya bakma görevinin Hozat Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır....
Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/319 Esas, 2018/324 Karar sayılı ilam suretine göre dava dışı mirasçı Ebru İkiz'in muristen kalan mirası reddettiğinin tespit ve tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Dava, TMK'nın 605/2. maddesinde yer alan ''ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır'' hükmüne dayanılarak açılan, mirasın hükmen reddi (terekenin borca batık olduğunun tespiti) istemine ilişkindir. Bu maddeye dayanan istemler süreye tabi olmayıp mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Dava murisin alacaklılarına karşı açılır ve murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle murisin tüm mal varlığı terekesinin aktifini, tüm borçları ise terekesinin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczinin ve dolayısıyla terekenin borca batık olduğunun açık delilidir....
Somut olayda, 25/08/2016 tarihinde ölen muris Fatma Sönmez'in davalı kuruma borcunun bulunması nedeniyle mirasın terekenin borca batık olduğunun ve mirasın hükmen reddedildiğinin tespitine karar verilmiş ise de, murisin ölüm tarihi itibariyla gerekli ve yeterli araştırmaların yapılmadığı anlaşılmaktadır....