"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.01.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, muris ...’un 13.11.2014 tarihinde vefat ettiğini, murisin ortağı ve tasfiye memuru olduğu tasfiye halinde ... İnşaat Turizm Otomotiv ve Sanayii ve Tic. Ltd. Şti'nin borçları sebebiyle murisin de borçlu olduğunu, murisin terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur....
İcra Müdürlüğünün 2013/8954 Esas sayılı dosyasında müvekkilince icra takibi yapıldığını, murisin alacaklarının tamamının tespit edilerek davaya dahil edilmeleri gerektiğini, terekenin aktif ve pasifinin araştırılmasını, aktif mal varlığına rastlanılmasa dahi müvekkilinin terekenin borca batık olduğunu bilemeyeceğinden, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. 2....
Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ayrıca icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde de terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde ise terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir....
ve T6 ait Türkiye'de şubesi bulunan banka hesaplarına terekeye geri döndürme ihtimalinin ortadan kalkma tehlikesi bulunduğundan tedbir konulmasına, TAKASBANK ve Merkezi Kayıt Kuruluşu'na müzekkere yazılarak muris, T5 ve T6 hisselerine tedbir konulmasına ve tedavülünün yasaklandığının bildirilmesine, Türkiye'de şubesi bulunan tüm bankalara Müzekkere yazılarak murise ait tüm hesaplara tedbir konulmasına ve tüm hesap özetlerinin açıklamalı şekilde istenmesine,toplanacak diğer delillere göre Terekenin korunmasına yönelik olarak Mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınmasına, Terekenin tespitine, İşbu terekenin tespiti süresince Terekeye Temsilci atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanunu'na göre (İİK m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır. Muris ...’in 17.05.2014 tarihinde ölümüyle, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından TMK'nın 605/1, 609 uncu maddelerdeki prosüdüre uygun olarak mirası reddolunduğundan; burada uygulanacak tasfiye usulü, "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" usulüdür. İİK'nın 180 inci maddesi; reddolunan mirasın tasfiyesinin sekizinci bap (m. 208-256) hükümlerine göre; ait olduğu mahkemece yapılacağını hükme bağlamıştır....
TMK.nun 612. maddesinde, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği öngörülmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, mirasbırakanın ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "terekenin resmen tasfiyesi" terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte, farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK.nun 180; 208. vd. md.); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK.nun 632- 635. md.) gerçekleştirilmek durumundadır....
Tasfiye sonunda arta kalan değer varsa bunun, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. (TMK. mad. 612). Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, mirasbırakanın ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Buradaki tasfiye süreye tabi değildir. TMK'nın 633. madde hükmünün uygulanma yeri yoktur.Ayrıca sulh hukuk mahkemesince, en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin belirlenmesi halinde, herhangi bir başvuruya gerek olmadan kendiliğinden tasfiye yoluna gidilmesi gerekir. (Yargıtay 2. H.D'nin 12/06/2003 tarih ve 7484- 8676 sayılı kararı, HGK'nın 29/03/2006 tarih ve 2006/2- 65- 108 sayılı kararı) "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ile "terekenin resmen tasfiyesi" terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte farklı kurumlardır....
Miras açıldığı sırada terekenin pasifi aktifinden fazla ise tereke borca batık sayılmaktadır ve ayrıca, borca batıklık olgusunun tespiti dava yoluyla istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, terekenin borca batık olduğunun ifade edilmesi karşısında, Mahkemece söz konusu borca batıklık iddiasının bankaları da içerecek şekilde geniş kapsamlı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 25.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, terekenin resmen tasfiyesine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
O halde; TMK 612.maddesine göre terekenin tasfiyesinin sağlanması için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tasfiye memuru atanması ve tasfiyenin yapılması için bekletici mesele yapılması, ayrıca mahkemece tasfiye memuruna gerekli tebligatlar yapılması ve eldeki davada taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ...'e geri verilmesine, 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....