Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkında olduğu gibi karar düzeltmeye getirmek de miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Tüm bu açıklamalar karşısında, davayı takip yetkisi sona eren davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 20/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi....

    , terekeye ait gayrimenkullerin tereke temsilcisi tarafından düşük miktarla kiraya verildiğini, pek çok menkul malın kaybolduğu halde mahkeme hakiminin tereke temsilcisini isticvap etmeyerek terekenin zarar görmesine göz yumduğunu, geç rapor sunan bilirkişiye yüksek bilirkişi ücreti takdir ettiğini, önceki tereke temsilcisi avukatının isticvap edilmediğini pek çok yönde dilekçe verdiği halde yerine getirilmediğini, mahkeme hakiminin yapmadığı işlemler sebebiyle terekenin ve kendisinin zarara uğradığını..." belirterek reddi hakim talebinde bulunmuştur....

      ün terekesine ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...'e tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, davacı mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakkı da bulunmamaktadır....

        Bu nedenle davacılar vekilinin karara karşı karar düzeltme hakkı da bulunmadığından karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, Tereke temsilcisinin karar düzeltme sebeplerinin incelenmesine gelince, Mahkemece verilen gerekçeli kararın ilk tereke temsilcisi olan ...’e usulüne uygun biçimde tebliğ edildiği gibi tereke temsilcisinin karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenlerin de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığından, karar düzeltme isteğinin REDDİNE, tereke temsilcisinden HUMK'un 442/3. maddesi ve 4421 sayılı Yasa gereğince takdiren 490,00 TL para cezası alınmasına, karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, 24/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/3 esas 2015/4 karar sayılı ve 20.01.2004 tarihli tereke dosyasında yargılama sırasında ölen davacı ... terekesine ...’ın temsilcisi olarak atandığı, duruşmalara katılan tereke temsilcisine gerekçeli kararın tebliğ edildiği, ancak; kararın davacı ... Biginsoy mirasçıları vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı ......

            İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında 28/06/2022 tarihli ara karar ile; "Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

            Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Mirasçının kendisine yönelik haciz baskısı altında murise ait bir borcu ödemiş olması 4721 sayılı TMK'nın 610/2. maddesinde belirtilen tereke işlemlerine karışma olarak kabul edilemez. Somut olaya gelince; mahkemece davacı ... yönünden murise ait tereke borcunun yapılandırdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olsa da, mirasçı ...’ın borcun yapılandırması için başvuruda bulunması tek başına mirasın kabulü olarak yorumlanamaz. Yapılandırma doğrultusunda davacı mirasçı ...’ın, murisi ...’nın vergi borcunu ödeyip ödemediği ve terekeyi sahiplenip sahiplenmediği araştırılmamıştır. Bu haliyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Tereke hukukuna ilişkin olarak açılan davada ... Sulh Hukuk ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tereke hukukuna ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 589. maddesinde "miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi, istem üzerine veya resen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.", aynı Yasanın 19. maddesinde de "Bir kimsenin ikametgahı, yerleşmek niyeti ile oturduğu yerdir" hükümlerine yer verilmiştir. ... Tereke Hakimliğince, müteveffanın ölmeden önce, Yerleşim yerinin ... Beldesi, ... mahallesi ... Caddesi NO:... .../... olduğu gerekçesiyle, ... Tereke Hakimliğine yetkisizlik kararı verilmiştir. Söz konusu adresin ......

                Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1463 - 1728 sayılı kararı ile mirasın reddine karar verildiği, Bursa Sulh Hukuk Mahkemesinin ihbarı ile dava açıldığı anlaşılmakla, yetkili mahkeme Bursa Tereke Mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Bursa Tereke Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 08/05/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Hukuk Dairesi Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 1) Gerekçeli karar başlığında davalı ... vekili olarak gösterilen Avukat ...’a adı geçen davalı tarafından verilmiş vekaletname dosya içerisinde bulunmadığından, anılan davalı adı geçen avukata vekaletname vermiş ise, vekaletnamenin aslının ya da harçlandırılmış ve baro pulu yapıştırılmış onaylı örneğinin dosyaya konulması, vekalet vermemiş ise gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde adı geçen davalıya tebliğ edilerek temyiz süresinin beklenilmesi, 2) Tereke temsilcisi ... tarafından, tereke temsilcisi sıfatıyla tereke adına Av. ...’a verilmiş bir vekaletname dosya içerisinde bulunmadığından, tereke temsilcisi tarafından adı geçen avukata tereke adına verilmiş vekaletname varsa aslının ya da harçlandırılmış ve baro pulu yapıştırılmış...

                    UYAP Entegrasyonu