Terekeye temsilci atanmasından sonra, tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. 13.07.2010 takip tarihi itibariyle muris .... terekesi davalı olup, henüz mirasçılarına intikal etmediği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Murisin terekesine .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1 Esas sayılı dosyasıyla tereke temsilcisi atanmıştır. Dosya içindeki aidat ödemelerinin de, murisin terekesinden tereke temsilcisi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Mirasta hak sahibi olup olmadığı ve ne kadar miktarda hak sahibi oldukları belirlenmemiş mirasçılara, murisin bağımsız bölümlerinin aidat borcu nedeniyle icra takibi yapılamayacağından, tereke idaresine yönelikte usûlüne uygun bir takip olmadığı, itirazın iptali davasında tereke temsilcisinin davaya dahil edilmesinin de hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir....
Yukarıdaki emredici kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında; mahkemenin ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar veremeyeceğini, ancak gecikmeden doğan zararın karşılanması ve alacağın %15'den aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesinin istenebileceğini hüküm altına almıştır. Dosyamızda davalı alacaklının, davacı borçlu hakkında Karaman İcra Dairesi'nin 2019/2600 Esas sayılı takibi 03/04/2019 tarihinde başlattığı, davacı borçlunun, davalı alacaklı hakkında açtığı işbu menfi tespit davasını ise takip tarihinden sonra 27/11/2020 tarihinde ikame ettiği belgelerle sabittir. Bu nedenle işbu dava, takip tarihinden sonra açılan menfi tespit davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.11.2014 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, tereke tespitine ilişkindir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. TMK'nın 589. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen terekenin tedbir niteliğindeki tespitine ve defter tutulmasına ilişkin karalar kesin olup, temyizi mümkün bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARARININ ÖZETİ:Ordu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/356 Esas sayılı derdest olan dava dosyasında; "Davacı tarafça dava yolu ile 03/12/2020 tarihi itibariyle menfi tespit isteminde bulunulmuş olduğundan, bu haliyle davacı vekilinin 03/12/2020 tarihli ihtiyati tedbir talebi bakımından 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinin uygulanması gerektiğinden ve dava dilekçesindeki açıklamalara göre davacı aleyhine dava tarihinden önceki bir dönemde Ordu İcra Müdürlüğünün 2020/10854 E. sayılı icra takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı ve davacı tarafından takip başlatıldıktan sonra eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından, 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesi uyarınca davacı vekilinin, icra takibinin geçici olarak durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve fakat icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin ise mezkur yasanın 72/3- c.2 maddesi doğrultusunda takdiren %15 teminat mukabilinde kabulüne...
(TMK m. 589/2) Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "Onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler....
İİK'nın 72. maddesinde menfi tespit davalarıyla ilgili ihtiyati tedbir düzenlemesi mevcut olup, anılan hükmün HMK'nın 389 vd. maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir....
nın terekesine tereke temsilcisi atandığı, tereke temsilcisi atanmakla davacıların artık eldeki davada taraf sıfatı kalmadığından kararı istinaf etme haklarının bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin reddine; dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, yapılan keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre çekişmeli taşınmazın davacıların mirasbırakanı ... ile davalı tarafından yarı yarıya kullanıldığının anlaşılmasına, sair iddiaların ise taraflarca ispatlanamamasına göre verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tereke temsilcisi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri ile tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur. B....
DEĞERLENDİRME-GEREKÇE: Dava, ihtiyati tedbir talebi istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355....
Bu bakımdan murisin vergi borçlarından sorumlu bulunan mirasçıların mirasın hükmen reddi talebi değerlendirilirken; murisin ölüm tarihinden önceki 5 yıl öncesinde almış oldukları ve miras paylarına dahil edilebilecek değerlerin olup olmadığının da belirlenmesi ve şayet böyle bir kazanım varsa da davanın bu yönden de reddedilmesi gerektiğini, öte yandan; TMK md 610/f.2 hükmünde ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçının mirası reddedemeyeceği hususunun düzenlendiğini bu kanun maddesi doğrultusunda dava hakkında karar verilmeden önce davacıların tereke işlemleri yapıp yapmadıklarının, tereke mallarının gizleyip gizlemediklerinin veya kendilerine mal edip etmediklerinin de tespiti gerektiğini, anılan maddeler kapsamında yer alan hususların hiç araştırılmadan mahkemece hüküm...
Ölümü üzerine vesayet makamı, terekesi ve mirasçıları belirlenmek üzere keyfiyeti tereke hakimliğine ihbar etmiştir. Tereke hakimliği, mirasbırakanın menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarını terekesini tespit etmiş, korunması için gerekli önlemleri almış, son kararında "terekeden el çekilmesine, tereke mevcudunun tek yasal mirasçı olan .. ...'na teslimine" karar vermiş; hüküm, lehine vasiyetname düzenlenen ... Cemiyeti tarafından temyiz edilmiştir. Mirasbırakanın ... Cemiyeti lehine yaptığı vasiyetname,... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/2122 esas, 2007/137 karar sayılı kararıyla iptal edilmiş, karar 06.04.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda "vasiyet alacaklısı" sıfatını kaybeden ... Cemiyeti'nin verilen kararı temyiz etmekte korunmaya değer bir hukuki yararı kalmamıştır. Öyleyse temyiz isteğinin bu sebeple reddine karar verilmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz talebinin REDDİNE oybirliğiyle karar verildi.01.12.2010 (Çrş.)...