Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Miras ortaklığında mirasçıların birlikte hareket etmeleri zorunluluğu, işlemleri, kullanım ve idareyi birlikte yapmaları, mirasçılar arasında anlaşmazlık bulunması veya bu konularda anlaşamamaları halinde miras ortaklığı adına gerekli işlemleri yapmak, dava açmak, açılmış veya açılacak davaları tatip etmek üzere Medeni Kanunumuz paylaşmaya kadar miras ortaklığına bir temsilci atanması olanağı sağlamıştır (TMK md. 640 ). Mirasçılardan biri veya bir kaçının isteği üzerine hakim mirasın paylaşımına kadar görev yapmak üzere miras ortaklığına bir temsilci atayabilir. Bilindiği gibi terekeye ait bir hakla ilgili olarak açılacak davalarda kural olarak tereke 4721 sayılı TMK'nın 701 ve devamı maddeleri gereği elbirliği mülkiyete tabi olduğundan yasal istisnalar dışında (örneğin TMK 702/son) tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya aynı yasanın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir....

Karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş ve ... ....Hukuk Dairesi'nin ....06.2012 tarih, 2012/5934 Esas-2012/7302 Karar sayılı kararı ile "...mirasbırakanın ....01.2011 de öldüğü, mirasın tümüyle paylaşılmadığı, mirasbırakanın mirasçıları ve miras payları oranında bir uyuşmazlık bulunmadığı, terekede mirasçılık hakları belli ise terekenin yönetimi için kayyım atanamayacağı TMK'nun 640/.... maddesi gereğince mirasçılardan birinin istemi üzerine Sulh Mahkemesi'nin miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabileceği, terekeye temsilci atanmasında ise davanın tüm mirasçılara yöneltilmesi, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak "...davanın kabulüne, miras bırakan ...'...

    Ne var ki; davacının miras bırakanının ölüm tarihine göre terekesi TMK'nın 701. maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların davaya katılımının sağlanması, muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanması gerekir....

      Dava, TMK’nun 589. maddesi gereği terekenin tedbir mahiyetinde tespitine ilişkindir. Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Tereke temsilci atanması istemine ilişkin olarak açılan davada, Aksaray 1.Sulh Hukuk ve Amasra Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tereke temsilci atanması istemine ilişkindir. Aksaray 1.Sulh Hukuk Mahkemesince ,davanın kabulüne, ...'ın muris ...’ın terekesini Aksaray 1....

        Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur. Somut olayda davacı ... ve müşterekleri, çekişmeli taşınmazların miras bırakanları ...’ten kaldığını ileri sürerek miras paylarına yönelik olarak dava açmışlar; Mahkemece de, davacı tarafça çekişmeli taşınmazın murislerine ait olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

          Somut olayda davacı, dava konusu taşınmazların babasından geldiğini ve tüm mirasçıların payları bulunduğunu bildirerek dava açmıştır. Muris ...’ın ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği hükümlerine tabi olduğu ve davacının da tereke adına talepte bulunduğu dosya kapsamıyla sabittir. Elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin 4721 sayılı Yasa'nın 640. ve 702. maddeleri uyarınca tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların davaya katılımının sağlanması, muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanması gerekir....

            Bu tür bir talep taşınmazın terekeye döndürülmesi niteliğindedir. 01/04/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca, muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptal tescil davalarında pay oranında istekte bulunulabileceği gibi taşınmazın terekeye döndürülmesi isteğinde de bulunulabilir. Bu halde davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemece 16/05/2017 tarihli ara karar ile terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere süre verildiği, Ardahan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/392 E., 2018/307 K sayılı kararı ile terekeye temsilci atandığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece terekeye temsilci atanması kararının kesinleşmesi ile davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerekirken (Yargıtay 1. HD., 2021/2385 E., 2021/6665 K; Yargıtay 1....

            Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut 3. kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler....

            Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur. Davayı açan mirasçılar, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir. Somut olayda dava, davacıların murisi ...’nun hissesinin bulunduğu dava konusu taşınmaza ilişkin murise ödenmekte olan ihbar ve buluculuk hakkının tahsili talebiyle açılmış olup, muris ...’nun 1987 yılında vefatı ile geriye mirasçısı olarak eşi ...ile çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nun kaldıkları, bu mirasçılardan çocukları ..., ..., ... ve ...'nun dava açtıkları, diğerlerinin ise davacı olmadıkları anlaşılmaktadır. Mirasçılardan ..., ... ve ...'nun davaya iştirakleri ya da muvafakatları sağlanmamıştır....

              UYAP Entegrasyonu