Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Tüm bu açıklamalar karşısında, davayı takip yetkisi sona eren bir kısım davacı mirasçıları vekilinin 17.06.2016 tarihli temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Mirasçı T4 vekili, murisin son yerleşim yerinin Kadıköy olup İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında husumet olup davacı tarafından atanması talep edilen temsilciyi kabul etmediklerini, sadece yetki verilen dava dosyasına ilişkin olmak üzere mahkemece başka bir temsilci atanmasını talep etmiştir. Tereke temsilci adayı Av. T7 12/12/2019 tarihli duruşmada, tereke temsilcisi olmaya kabul ettiğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tereke temsilci adayı Av. T7'le ilgili menfaat araştırması yapılmış olup Talas ilçe emniyet müdürlüğünün 15.06.2020 tarihli tutanak ile taraflarla temsilci adayı arasında menfaat çatışması olmadığının bildirildiği, davacının tapu iptali ve tescil davasında tereke adına talepte bulunduğundan TMK'nın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle, muris T6'nın terekesine TMK 640/3 maddesi gereğince Kayseri 2....

    Buna göre; davalıların, terekeye temsilci atanması talepli davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı, bu kapsamda ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından terekeye temsilci atanması kararına yönelik istinaf talebinin 6100 sayılı HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine; davalıların, atanan tereke temsilcisinin şahsına yönelik istinaf talepleri yönünden ise tereke temsilcisinin şahsına yönelik itirazların vesayet makamı tarafından incelenmesi ve itirazı reddetmesi halinde itirazın incelenmesi için denetim makamına gönderilmesi gerektiğinden bu kısma yönelik istinaf dilekçesinin usul yönünden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) 1- ) Kayseri 3....

    Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.09.2018 gün ve 522-424 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü. -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/134 Esas, 2012/310 Karar sayılı ek kararı ile mirasbırakan ...'ün terekesine ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır....

      Bilindiği üzere bir mirasçı, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki birine karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur....

        Bilindiği üzere bir mirasçı, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki birine karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur....

          HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1612 KARAR NO : 2022/1320 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞEFAATLİ SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/12/2018 NUMARASI : 2018/1 ESAS - 2018/5 KARAR DAVA KONUSU : Tereke (Resmen Yönetilme Ve Tasfiye İstemli) KARAR : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/25 Esas ve 2016/27 Esas sayılı dosyalarının ara kararı gereğince ve tarafına verilen yetki belgesi uyarınca terekeye temsili atanması gerektiğini belirterek terekeye temsilci olarak mirasçılardan T3 atanmasını talep etmiştir. Davacı vekili; 28/02/2018 tarihli dilekçesi ile de ; Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2016/25 ve 2016/27 Esas sayılı dava dosyalarında terekeye temsilci olarak Av. T15 temsilci olarak atanmasını talep etmiştir. Davalılar tebligata rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır....

          Sayılı dosyasından verilen ve dosyaya sunmuş oldukları 14.07.2023 tarihli emsal kararı değerlendirmeksizin hüküm kurma yoluna gitmiş olduğunu, bu sebeple dava dilekçelerindeki açıklamalara işbu istinaf başvuru dilekçelerinde tekrar yer verme zorunluluğu doğduğunu, Davalı şirketin hissedarı olan ... T.C. kimlik numaralı müteveffa ...'nun 25.12.2022 tarihinde vefat etmesi üzerine yasal mirasçısı ... tarafından ikame edilen İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2023/1 Tereke sayılı dava dosyasıyla TMK 640 kapsamında müteveffanın terekesinin tespiti ve korunması için gerekli tedbirlerin alınması ve terekenin paylaşıma kadar yönetilmesi ve temsili için temsilci atanması talep ve dava edilmiş olmakla işbu derdest dosyada müteveffa ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki terekeye temsilci atanması davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm mirasçılar ... ve ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, terekeye temsilci atanması isteğine ilişkindir. Miras ortaklığı temsilcisi (TMK. md. 640) özel kayyım niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasi tayininde usul kayyım (mümessil) içinde uygulanır. Türk Medeni Kanununun 422. maddesi gereğince vasinin sıfatına karşı yapılan itirazlar ve vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi ile ilgili yasal hükümlerin mümessile yapılan itirazın ya da kaçınma sebeplerinin inclenmesinde de gözetilmesi zorunludur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki terekeye temsilci atanması davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekeye temsilci atanması isteğine ilişkindir. Miras ortaklığı temsilcisi (TMK. md. 640) özel kayyım niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasi tayininde usul kayyım (mümessil) içinde uygulanır. Türk Medeni Kanununun 422. maddesi gereğince vasinin sıfatına karşı yapılan itirazlar ve vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi ile ilgili yasal hükümlerin mümessile yapılan itirazın ya da kaçınma sebeplerinin inclenmesinde de gözetilmesi zorunludur....

                UYAP Entegrasyonu