WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz ... miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, davacının yargılama aşamasında 09.04.2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalı oğlu Sebahattin, davacı eşi ..., davacı çocukları ... ile ...'in kaldıkları, Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/242 E- 2018/137 K sayılı kararı ile davacı ...'nın terekesine ...'ün temsilci olarak atandığı, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın tereke temsilcisine 26.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır....

    İTİRAZ: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili , tereke mahkemesince tereke memurunun davaya konu şirketin payları ile ilgili atanması konusunda bir karar oluşturulmadan yetki belgesi ile tereke memurunun genel kurula katılmak istediğini, yetki belgesinde şirketin bilgileri de bulunmadığını,müteveffanın pay defterinde payı bulunmadığını, davanın temelini oluşturan payların intikaline ilişkin yönetim kurulu kararının iptali davası İstanbul 19....

      Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmakla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır. Diğer bir ifadeyle, mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir. Somut olayda, davanın tereke temsilcisi tarafından takip edildiği, tereke temsilcisi olan davacı tarafından temyiz eden vekile tereke temsilcisi sıfatıyla verilmiş, usulünce düzenlenmiş bir vekaletname bulunmadığı, Dairece yapılan geri çevirmeler ile de temin edilemediği gibi karara karşı tereke temsilcisinin temyiz isteğinde de bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, davada sıfatı kalmayan davacı tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine olanak bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/67 Esas, 1962/465 Karar sayılı mirasçılık belgesinde adı geçen “... kızı ...”nın terekesine ...’nin tereke temsilcisi olarak atandığı, eldeki davada ...’nin 15.10.2015 ve 19.11.2015 tarihli celselere tereke temsilcisi sıfatıyla katıldığı, geri çevirme sonrası davacılar vekilin ibraz ettiği bila tarihli dilekçe ile Zeki tarafından tereke temsilcisi sıfatıyla kendilerine verilmiş vekaletname bulunmadığını bildirdiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer....

          Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.11.2010 tarih ve 2010/214 Esas, 2010/164 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ...’in terekesine ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, geri çevirme kararı sonrası davacılar vekilinin 18.04.2019 tarihli dilekçe ile tereke temsilcisi ... tarafından tereke temsilcisi sıfatıyla kendisine verilmiş bir vekaletname bulunmadığını bildirdiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifade ile davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...’e tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Hemen belirtilmelidir ki, eldeki dava mirasçılar tarafından açılmış bir dava olmayıp, tereke temsilcisi tarafından tereke adına açılmıştır. Öte yandan tereke temsilcisi atanmasına ilişkin davaların açılma sebebinin, terekeye dahil olan taşınmazların davalı tarafından kullanılmasından kaynaklandığı görülmektedir. Hâl böyle olunca; davanın tereke adına açıldığı gözetilerek, davalının miras payına isabet eden kısım mahsup edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı tereke temsilcisinin temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davacı tereke temsilcisi dava dilekçesinde; eski tereke temsilcisinin yönetiminde olan gayrimenkullerin sayısının altmış beşten dörde düştüğünü, bu durumun eski tereke temsilcisinin 29.01.2015 tarihli faaliyet raporu ve 11.12.2015 tarihli beyanı ile 08.04.2015 ve 10.08.2018 tarihli kendi beyanlarında mahkemeye bildirilmiş olduğunu, 11.11.2014 tarihinden itibaren gayrimenkul sayısının düşmesinden dolayı eski tereke temsilcisinin ücretinin tereke toplam gelirinin üç katından fazlasına çıktığını, bu sebeple tereke hissedarlarına gelir dağıtılmadığını, eski tereke temsilcisinin terekenin icazet verdiği iki davanın yirmi altı duruşmasına katıldığı ancak davaya beş defa katılmayarak davanın açılmamış sayılmasına sebep olduğu, Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 457 nci maddesinin şartları oluştuğu hâlde Konya 1....

                nin beyanları doğrultusunda, muvazaa iddiasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi uyarınca ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davada tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2. Dava sırasında mirasbırakan ... terekesine atanan tereke temsilcisinin davayı takip ettiği, tereke temsilcisinin atanmasıyla tereke ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkilerinin ortadan kalktığı, böylelikle mirasçıların istinaf yoluna başvuru hakkının da tereke temsilcisine geçtiği gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, 11.11.2022 tarihli tashih şerhi ile temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1....

                  Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek, diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir. Kanunun 589....

                    İstinaf Sebepleri Davacı vekili; gerekçeli kararda tereke idare memuru Avukat ...'ın vefatı gözetilmeksizin eksik ve hatalı şekilde hüküm kurulduğunu, şirketin kiralanan taşınmaza yaptığı faydalı ve zorlu masraflar ile dava konusu taşınmaza değer kattığını, bu masrafları kiraya veren davalıdan isteme hakkına sahip olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; muris ... ile davacı kiracı arasında 01.06.1995 tarihli ve beş yıl süreli yazılı kira sözleşmesi yapıldığı, kiralanan henüz tahliye edilmediğinden talebe konu masrafların istenmesinin mümkün olmadığı, davanın muris ...'in terekesine temsilci olarak atanan Avukat ...'ın hasım olarak gösterildiği, tereke temsilcisi Avukat ...'ın vefatı nedeniyle tereke dosyasında ...'...

                      UYAP Entegrasyonu