Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer. Ne var ki somut olayda, mahkemece tereke temsilcisine davetiye çıkartılmaksızın yokluğunda yargılamaya devam edilerek sonuca gidildiği görülmektedir. Hâl böyle olunca; Nizip Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 10.07.2009 tarih ve 2007/619 Esas, 2009/448 sayılı kararının kesinleşmiş bir suretinin evrak arasına alınması, ondan sonra tereke temsilcisine davetiye tebliğ edilerek, tereke temsilcisi huzuru ile davanın görülmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tereke temsilcisinin davada yeralması sağlanmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir....
nın tereke temsilcisi olarak atandığı, eldeki davaya tereke temsilcisinin 24.05.2018 tarihli hükmün açıklandığı celseye tereke temsilcisi sıfatıyla katıldığı, kararın 28.05.2019 tarihinde tereke temsilcisine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, dava terekeye iade talepli açılmış olup terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisinin ortadan kalkacağı açıktır. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi Av. ...'ya tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Oysa; davacı mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da bulunmamaktadır....
Yerel mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine verilmiş, tereke temsilcisi istinaf talebinde bulunmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 13/11/2020 tarihinde tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Tereke temsilcisinin temyiz talebi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 09/02/2021 tarihli ek kararı ile 13/11/2020 tarihli kararın kesin olması nedeniyle temyiz dilekçesinin, HMK'nın 366. maddesinin yollaması ile, HMK'nın 346. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. Tereke temsilcisi temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararı temyiz etmiştir. Somut olayda; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Bilindiği üzere; terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, Mahkeme kararının tereke temsilcisine tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, tereke temsilcisi olan (davacı)....'nin tereke temsilcisi sıfatıyla davacılar vekiline vermiş olduğu bir vekaletname de bulunmadığı, kararın ise davacılar vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Oysa; davacı mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları bulunmamaktadır....
-KARAR- Temyiz incelemesine esas olmak üzere; .... 2000/1096 E 2001/1337 K sayılı ilamı ile ..., ..., Mehmet Kahyalar ve ...’ın terekesine..... tereke temsilcisi olarak atandığı, geri çevirme ile ..... yargılama sırasında 16.01.2003 tarihinde öldüğünün tespit edildiği, mahkemece, yeni bir tereke temsilcisi atanıp atanmadığının .... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne sorulduğu, ne var ki dosya esasının eski olduğu gözetilmeden ..... 3....
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2000/1096 E 2001/1337 K sayılı ilamı ile ..., ........... tereke temsilcisi olarak atandığı, geri çevirme ile ..... yargılama sırasında 16.01.2003 tarihinde öldüğünün tespit edildiği, mahkemece, yeni bir tereke temsilcisi atanıp atanmadığının ..... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne sorulduğu, ne var ki dosya esasının eski olduğu gözetilmeden .... 3. Sulh Hukuk Mahkemesince UYAP üzerinden sorgulama yapılarak herhangi bir dava kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir. .... 3....
Tereke temsilcisi vekili ile davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, tereke temsilcisi ile davalıdan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle miras ortaklığı temsilcisinin (TMK. m. 640) özel kayyım niteliğinde olmasına; terekeye ait malların yönetiminde mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunması halinde Türk Medeni Kanununun 427. madde gereğince yönetim kayyımı gibi hareket etmek üzere tereke temsilcisi atanabileceğinin; somut uyuşmazlıkta Eynesil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/101 esasında görülen mirasbırakan muvazaasına dayalı tapu iptal/tescil davasına, konu taşınmazın ise terekeye dahil olmadığı, mirasbırakan tarafından sağlığında mirasçılardan birine temlik edilen taşınmaza ilişkin olduğu ve bu davanın mirasçılar arasında görülmesi sonucu taşınmazın terekeye dönmesi söz konusu olmayacağından mirascıların birlikte hareket etmesini gerektiren bir durumun bulunmadığının; böylece Türk Medeni Kanununun 640/3. maddesi gereğince terekeye temsilci atanması gerekmediğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve...
un terekesi için temsilci atanması gerektiği, tutanağın edinme sütununda ve hükmün gerekçesinde 1994 yılında davalıya satıldığı belirtilmiş ise de murisin 1994 yılında ölü olması sebebiyle bunun mümkün bulunmadığı açıklanarak, taşınmaz başında yeniden yerel bilirkişilerin ve tanıkların dinlenerek davalı ve babasının taşınmazı hangi hukuki sesebe dayalı olarak tasarruflarında bulundurduklarının açıklattırılması, çelişkilerin giderilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ile tereke temsilcisi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı tarafın taşınmazı sağlığında muris ...'un oğlu ...'a sattığını iddia etmiş olduğu, dinlenen tanıklar ile kardeşlerden ...'...
"Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın açıldığı tarih itibariyle kendisine kayyım atanması istenen şirket münferit ve ortak temsilcisinin vefat ettiği, kesinleşmemek ile birlikte mirasın mirasçılar tarafından ret olunduğu, bu şekilde mirasçılar ile miras arasında fiili bağın bulunmadığının mevcut dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513/2 maddesi, “Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür” hükmünü içermektedir....