Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, 16.01.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR Dava, mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. (TMK. m.612) Gerçekleşen bu hukuki duruma göre, ortada tereke malını teslim alabilecek bir mirasçı bulunmamakta ve “kendiliğinden iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi bir tereke” bulunmaktadır....

    Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler....

    Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 nci maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. 3.3. Terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü vb. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. 3.4....

      No:11/28 Selçuklu/Konya adresine kayıtlı 295241 numaralı su-atıksu aboneliğinde mahallinde yapılan inceleme neticesinde ve mahalle muhtarlığından alınan bilgilere göre merhumun eşi, Halime Yılmaz'ın ikamet ettiği ve sürekli su kullanımının olduğu söz konusu aboneliğin borcunun bulunmadığının tespit edildiğini, 4721 Sayılı TMK'nın 605. maddesinin 1. fıkrasında “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmü ile mirasın kayıtsız, şartsız reddi (hakiki ret/gerçek ret), 2. fıkrasında “Ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır”. hükmü ile mirasın hükmen reddi düzenlendiğini, TMK'nın 610/2. maddesi uyarınca da ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayarı ve miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemeyeceğini, madde metninden de...

      Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu; söz konusu satış tereke dosyasında, tereke hakimliğince alınan karar ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlere şikayet niteliğinde olup, bu talebin tereke hakimliğince değerlendirilmesi gerektiği, zira tereke hakimliği TMK.nun 593. madde gereğince terekeyi resmen yönetmekte, yönetim görevi kapsamında TMK.nun 593/3. madde gereğince araç satış ve paylaştırma işlemleri yaptığı, TMK ve ilgili tüzük hükümleri incelendiğinde mirasın paylaştırılması ve vesayet hükümlerinde taşınır malın satış işlemi aşamasında mahkemeye verilmiş bir görev bulunmadığı, davacıların talebi terekeyi resmen yöneten Bakırköy 12. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği, dava ve talep konusunda Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olmakla dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, talep halinde görevli mahkeme olan Bakırköy 12. Sulh Hukuk Mahkemesine tevziine karar verilmiştir....

      Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir. Mirasçıların tamamının oluru alınmak suretiyle tereke malvarlığı unsurlarının bir kısmının veya tamamının bir mirasçıya teslimi de mümkündür. Mirasçıların tamamının oluru alınmadan terekenin paylaştırılması sonucunu doğuracak şekilde karar verilemez....

      Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Davacıların murislerinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olmaları mirası kabul anlamında yorumlanamaz. Öte yandan, davacılar aleyhine açılan vasiyetnamenin tenfizi davasında, davacıların davaya cevap vermeyerek davayı reddetmiş sayılmalarının veya icra takiplerine itiraz etmemiş olmalarının da terekeye sahiplenme anlamına gelmeyeceği açıktır. Bu hususların davanın reddi gerekçesi olarak değerlendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

        Ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez....

          Atanmış mirasçılar için ise süre, miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. 605'nci maddesinin 2'nci fıkrasında ise, mirasın hükmen reddi düzenlenmiştir. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Bu olgunun saptanması için her zaman dava açılabilir....

            Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi dışında müdahale talep eden tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Gerekçeli karar, temyiz isteyen ve asli müdahale talep eden müteveffa ... Terekesi Tasfiye Memuru vekilince temyiz edilmiştir. Temyiz isteyen ... Terekesi Tasfiye Memuru’nun hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı gibi hükmü 02.08.2010 tarihinde tebellüğ etmiştir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup HUMK'nun 176. maddesi uyarınca adli ara vermede de süreler işlemekte olduğu halde temyiz dilekçesi 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra mahkemeye verilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu