Sulh Hukuk Mahkemesi, davacının taleplerinin salt tereke temsilcisi atanarak çözülecek konular olmadığı, tapu iptali ve tescil ve tazminat davalarının konusunu oluşturmaları gerektiği, diğer mirasçının davayı kabul veya reddine göre mahkemenin vereceği kararın davanın esasını çözeceği, henüz tapu iptali ve tescil davasının dahi açılmadığı, şu aşamada tereke temsilcisi tayini kararının bir netice vermeyeceği gerekçe gösterilmiş ise de, öncelikle, dava dilekçesi içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere, mevcut durumda davacının davalıyı hasım göstererek tapu iptali ve tescil davası açmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Murislerine ait eski tapu tamamen ortadan kalkmış, o tapunun yerine 2 adet daire gelmiştir. Yapılması gereken sadece bu 2 adet dairenin tapusunun mirasçılar olarak davacı ve kardeşi ... adına tapuda devri için gerekli işlemleri yapmaktır. ...'nın adına kayıtlı bir tapu yoktur ki davacı ona karşı bir tapu iptali ve tescil davası açsın!...
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tereke tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; ne dava dilekçesi ekinde ne de takip talebi ekinde bugüne kadar iflas masası konumunda olan müvekkiline ve tereke dosyasına söz konusu takibe ve huzurdaki davaya dayanak tutulan, ipotekle teminat altına alınan alacağa ilişkin kredi sözleşmeleri ve kredili hesaba ait cari hesap ekstreleri ibraz edilmediğinden iflas dairesi konumundaki müvekkili tarafından ipoteğin limitinin, borcun varlığının, miktarının, ne kadarının nakdi ve ne kadarının gayri nakdi olduğunun, ne kadarının ödenip ne kadarının ödenmediğinin incelenmesi ve tespit edilmesine olanak sağlanmadığını, icra inkar tazminatının alacağın tahsilini haksız yere geciktirmek amacıyla yapılan itirazlara yönelik olarak hükmedilebilen bir tazminat türü olduğunu, müvekkilinin tasfiye memurluğu görevi gereği ve bu görevin niteliği itibarıyla alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla davacı tarafından yapılan icra takibine itiraz edildiği iddiasının hukuki dayanaktan...
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tereke tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; ne dava dilekçesi ekinde ne de takip talebi ekinde bugüne kadar iflas masası konumunda olan müvekkiline ve tereke dosyasına söz konusu takibe ve huzurdaki davaya dayanak tutulan, ipotekle teminat altına alınan alacağa ilişkin kredi sözleşmeleri ve kredili hesaba ait cari hesap ekstreleri ibraz edilmediğinden iflas dairesi konumundaki müvekkili tarafından ipoteğin limitinin, borcun varlığının, miktarının, ne kadarının nakdi ve ne kadarının gayri nakdi olduğunun, ne kadarının ödenip ne kadarının ödenmediğinin incelenmesi ve tespit edilmesine olanak sağlanmadığını, icra inkar tazminatının alacağın tahsilini haksız yere geciktirmek amacıyla yapılan itirazlara yönelik olarak hükmedilebilen bir tazminat türü olduğunu, müvekkilinin tasfiye memurluğu görevi gereği ve bu görevin niteliği itibarıyla alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla davacı tarafından yapılan icra takibine itiraz edildiği iddiasının hukuki dayanaktan...
Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....
Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....
Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Öte yandan mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....
Hukuk Dairesinin 28.02.2019 tarih 2016/7488 Esas, 2019/1819 Karar sayılı ilamı ile “Mirasbırakan 04.11.2008 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefat etmiş, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından miras, Eğirdir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/472 Esas 2008/514 Karar sayılı ilamı ile reddolunmuştur. Ölenin en yakın mirasçıları tarafından reddedilen miras, Sulh Hakimi tarafından iflas hükümlerine göre resmi tasfiye yoluna gidilir. (20.09.1959 t. 4/10 sayılı YİBK) 4721 sayılı TMK'nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi resen iflas hükümlerine göre tasfiye etmesi gerekir....
T3 tereke tasfiye memuru tayin edildiğini, terekeyi temsil yetkisi nedeniyle iş bu davanın T3 hasım gösterilerek açıldığını, uzlaşma sağlanamadığından idare olarak eldeki davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, bu nedenlerle dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile Hazine adına tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır....
SONUÇ: 1-Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine ikinci bent uyarınca hüküm fıkrasının 2-A numaralı bendinde yer alan "davacıların murisin borçlarından dolayı mirasçı sıfatıyla ... dışındaki diğer davalı tereke alacaklılarına karşı şahsen sorumlu ve borçlu olmadıklarının tespitine" ibaresinin hüküm sonucundan çıkarılarak hükmün HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 25.04.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Mahkemece, davanın tereke defterinin tutulması talebine ilişkin olup süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. TMK'nın 589. maddesi "Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hakimin resen karar verdiği hallerde Devlet tarafından karşılanır....