Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. O halde, mahkemece dava konusu taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihinde aile konutu olup olmadığının tespiti amacıyla tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi ve tüm delillerin toplanılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken ölü mirasçı Gülsüm'ün mirasçıları davaya dahil edilmeden, taraf teşkili sağlanmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    OLAY VE OLGULAR Dava konusu olay, sanığın, olay tarihinde eşi olan mağduru dövdüğü yönünde yapılan ihbar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında mağdur hakkında alınan adli muayene raporunda, başta 3 cm çaplı şişliğin, sağ kaşta 1 cm lik cilt sıyrığının, burunda 0,5 cm lik sıyrığın, dudakta 2 ayrı yerde 0,5 cm ve 0,5 cm lik abrazyonların, sağ ve sol omuzlarda 1,5 cm lik ekimozların, sol omuzda ayrıca 4 cm çaplı ekimozun, batın bölgesinde 1 cm çaplı 3-4 günlük yanık lezyonunun, yine batında 1 cm çaplı yanık lezyonunun, sol bacak diz üstünde 15 cm, 10 cm ve 8 cm uzunluğunda üç adet kesinin, sağ elde 1 cm lik sıyrığın, sol elde 3-4 adet cilt sıyrıklarının, sağ dizde 2 cm lik cilt altı kesisinin bulunduğu hususlarına yer verildiği, olay tarihinden önce 18.12.2014 tarihli yine mağdur hakkında alınan adli muayene raporunda, kesici delici alet ile sağ bacak diz kapağı üstünde yaklaşık 3 cm genişliğinde kesi olduğunun belirtildiği, mağdurun 25.12.2014 tarihinde kadın sığınma evine yerleştikten...

      Mahkemece Türk Medeni Kanununun 353. maddesi uyarınca velayet kendisine kalmış bulunan babadan çocukların malvarlıklarıyla ilgili defter tanzim edip bu malvarlığında veya yapılan yatırımda gerçekleşecek önemli değişiklikleri bildirmesi konusunda sağ eşe bildirim yapılmış, çocuk mallarının yönetimi konusunda gerekli özeni göstermemesi halinde gerekli önlemlerin alınacağı konusunda uyarılmıştır. Davalı babanın çocuk mallarının yönetmekte yeterince özen göstermediğine ve malların yönetiminin tehlikeye düştüğüne ilişkin bir olgu ve olayın varlığı mevcut olmadığına göre, artık tapu kaydına konulan tedbirlerin devamına karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bozma yapılmamış, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK. md. 438/7)....

        Tereke mirasçılar arasında bu taşınmaz bakımından paylaşıldığına ve paylaşmaya uygun tapu kaydı oluşturulduğuna göre, artık, dava konusu taşınmaz bakımından mirasçıların elbirliği şeklindeki mülkiyet ortaklığı kalmamıştır. Dolayısıyla tespit isteği davacıya hukuksal bir yarar sağlamıyacaktır. Başka bir ifade ile, tespit istemekte davacının korunmaya değer hukuksal bir yararı bulunmamaktadır. O halde, davanın "hukuksal yarar bulunmadığından" dava şartı noksanlığı (HMK. 115/1) sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.04.05.2015(Pzt.)...

          Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/27 Tereke Esas, 2016/7 Karar sayılı ve 26/01/2016 tarihli dosyada ise mirasçılardan ... ile ...’in mirası reddetmesi, yine mirasçılardan ...’nin mirası reddetmediği gibi terekenin tespiti ve resmi defterinin tutulması yönünde talebi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 3.3.1 Talep edenler vekili, tereke defter tutma işlemleri tamamlanmadan, İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/27 Tereke Esas, 2016/7 Karar sayılı ve 26/01/2016 tarihli dosya derdest iken 06.01.2015 tarihinde mirasın reddi talebinde bulunmuştur....

            Hal böyle olunca miras 2 pay kabul edildiğinde, yarısının (1 pay) eşi Aydın'a, murisin altsoyu olmadığı için kalan yarısının halefiyet yoluyla ve eşit payla anne ve babasına (1 pay), anne-babanın murisinten önce ölmüş olmaları nedeniyle anne-babaya intikal eden 1 payın kendi altsoyu olan . ve .'e intikal edeceği, . ve Müzeyyen'in muristen önce ölmüş olmaları nedeniyle intikal eden 1 payın Müzeyyen'in altsoyu olan ...'ye verilmesi gerekirken, anne-babaya geçen miras payının kendi altsoylarına intikal edeceği gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. TMK 499/1 maddesinin 3. bendi uyarınca; sağ kalan eş, mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır. Somut olaya gelince; davacının murisi ..'ın Müzeyyen isminde bir kardeşinin bulunmadığı, adı geçen ..'...

              Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan Ömer Zeybek'in mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK'nin 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutunun Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm aile konutunun özgülenmesi (TMK.md.254) isteğine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 20.01.2014 tarihli 2014/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.23.06.2014(Pzt.) .......

                  Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad.599/2) ve müteselsilen (TMK mad.641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı ve davalılar, ortak mirasbırakan ... ...'ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad.499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır....

                    Davacı vekili 21.12.2017 tarihli dilekçesi ile, dava dilekçesindeki sonuç ve istek kısmının bir numaralı bendindeki aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi ve iki numaralı bendinde ise davalı tarafından tasarruf edilmiş olan terekeye ait çekle ilgili davalının miras payından mahsubu taleplerinden vazgeçtiğini beyan etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsedilen çekin murisin sağlığında tahsil dilerek murisin talimat verdiği yerlere ödendiğini, bunun ortaklığın giderilmesi davası ile ilgisinin bulunmadığını, murisin eşi hakkındaki taleplerin mahkemenin görevi dışında olduğunu, menkul mallarda ortaklığın giderilmesi taleplerinin uygun olmadığını ikisinin birlikte aynı mahkemede görülmesinin mümkün olmadığını savunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu