Hukuk dairesi 2020/4002 Esas, 2020/5193 Karar 02.11.2020 tarihli kararıyla maddi tazminatın düşük olduğundan bahisle ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verildiğini, boşanma davası kesinleştikten sonra müvekkiline ödenen tedbir nafakasının sona ereceğini, iki çocuğuyla yaşayan müvekkilinin eğitim çağındaki küçük kızı için takdir edilen iştirak nafakası ile geçinmekte zorlanacağını, davalının ise mesleğinin hekimlik ve döner sermaye ek geliri olduğundan ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek davacı için boşanma davası kesinleştikten sonra aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakası takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk dairesi 2020/4002 Esas, 2020/5193 Karar 02.11.2020 tarihli kararıyla maddi tazminatın düşük olduğundan bahisle ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verildiğini, boşanma davası kesinleştikten sonra müvekkiline ödenen tedbir nafakasının sona ereceğini, iki çocuğuyla yaşayan müvekkilinin eğitim çağındaki küçük kızı için takdir edilen iştirak nafakası ile geçinmekte zorlanacağını, davalının ise mesleğinin hekimlik ve döner sermaye ek geliri olduğundan ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek davacı için boşanma davası kesinleştikten sonra aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakası takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İstinaf Sebepleri 1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesi, asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. C....
(karar kesinleşinceye kadar her ay 300 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra ise her ay 300 TL yoksulluk nafakası şeklinde), manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretinin takibe konulduğu anlaşılmıştır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların reddi, yoksulluk nafakasının reddi, velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı- karşı davalı erkek tarafından süresi içerisinde ''ziynet alacağı davasının kabulü, kusur belirlemesi,iştirak nafakasının miktarı , tazminatlar, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası'' yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla "erkeğin davasının kabulü, velayet ile şahsi ilişki düzenlemeleri, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası talebinin reddi, tazminat miktarları " yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, yoksulluk nafakası artırılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yanında, ülkedeki ekonomik gelişmeler (paranın satın alma gücündeki kayıp ve bu hususun taraflara etkisi) de gözönünde tutulmalıdır. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında, davacı lehine yoksulluk nafakası yönünden artırılan miktar fazladır....
Dairemizin, 26/12/2019 tarih, 2018/2251 esas ve 2019/2230 karar sayılı ilamı ile: "davalı vekilinin kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair hususlara ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine" hükmedilmiştir. Dairemizin kararı, davacı kadın tarafından reddedilen yoksulluk nafakası, davalı erkek tarafından ise hükmün tamamı yönünden temyiz edilmiştir. Yapılan temyiz incelemesi neticesinde; Yargıtay 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından kusur belirlemesi ve kadın yararına takdir edilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı vekili Av. ... 04.04.2016 tarihli dilekçesiyle kusur belirlemesi ve tedbir nafakasına yönelik temyiz talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden, temyiz dilekçesinin kusur belirlemesi ve kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı vekili Av. ... 04.04.2016 tarihli dilekçesiyle yoksulluk nafakası talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulması gerekmiştir....
Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m. 141/1). Davacı kadının, ilk defa ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülen yoksulluk nafakası isteği, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Davalı tarafın, bu isteğe açıkça muvafakatı bulunmamaktadır. Bu durumda ıslah da söz konusu olmadığına göre, davacının yoksulluk nafakası talebi artık incelenemez. Açıklanan nedenlerle, davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir....
Uyulan bozma kararında yer verilen ve boşanma sebebi kabul edilen olaylara göre, davalı-davacı (kadın)'ı boşanmada tam ya da ağır kusurlu saymak mümkün değildir. Bozmaya uyulduktan sonra davacı-davalı (koca)'nın “atipik psikoz” rahatsızlığı sebebiyle hukuki ehliyetinin kısıtlanmış olması, yoksulluk nafakası ile ilgili sorumluluğunda etkili değildir. Çünkü yoksulluk nafakasını tayinde, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK. m. 175/2) Bu nafakayı talep edenin kusurunun daha ağır olmaması yeterlidir. Bu husus da, uyulan bozma kararıyla tespit edildiğine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş olan kadın yararına, kocanın mali gücü oranında uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmelidir. Bu yön nazara alınmadan “kısıtlanmış olması sebebiyle kocaya kusur izafe edilemeyeceğinden” bahisle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru bulunmamıştır....