DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemenin 09.12.2015 tarihli kararının gerekçe kısmında davacı-karşı davalı kadının emekli olduğu ve sabit gelirinin bulunduğu tespit edilerek bu talebinin reddine denilmesine rağmen, hüküm kısmında yoksulluk nafakasıyla ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Dairemizin 18.09.2017 tarihli ve 2016/4316 Esas 2017/9615 Karar sayılı ilâmıyla, diğer sebepler yanında yoksulluk nafakası hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği ifade edilerek karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen 21.03.2018 tarihli gerekçeli kararda, tarafların sosyal ve ekonomik durumunun dikkate alındığı ifade edilerek, davacı-karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....
Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." 181.madddesinde de; "Kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda; davacı vekili, ıslah dilekçesinde; davacı yararına dava tarihinden itibaren aylık 600 TL tedbir nafakası ödenmesini, 06.11.2013 tarihinden itibaren de aylık 600 TL yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmektedir. Bu şekliyle, davacı taraf, davasını kısmen ıslah etmiş durumdadır. Tedbir nafakası, evlilik birliği içinde, evlilik birliğinin devamı süresince hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ise, evliliğin sona ermesinden sonra hüküm ve sonuçlarını doğuran, boşanmaya bağlı hükmedilebilen bir nafaka türüdür....
yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi çocuk için takdir edilen tedbir - iştirak nafakası miktarının da makul olduğu, düzenli işi ve geliri bulunmayan bu anlamda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın için tedbir - yoksulluk nafakası takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, kadın için takdir edilen tedbir nafakası miktarının da makul olduğu anlaşıldığından, tarafların bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
İnternet Reklamcılık ve Ticaret yetkilisi imzalı belgede kadının 09.10.2013 tarihinden beri çalıştığını ve kendisine 1500 TL net ücret ödendiğinin belirtildiği, yine bir kısım kadın tanıklarınca da kadının internet üzerinden çalışmasının bulunduğunun beyan edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı kadının çalışma durumunun yeniden araştırılarak, sürekli çalışıp çalışmadığı, işlen ayrılmış ise ayrılma sebebi, sürekli çalışıyor ise gelirinin kadını yoksulluğa düşmekten kurtarıp kurtarmayacağı araştırılıp değerlendirilerek yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve reddedilen tazminat istemleri yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden davalı-karşı davacı erkeğin akıl hastası olduğu ve kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığına dayalı bir dava yoktur (TMK m. 165). Davalının hareketleri iradi olmadığından, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı "evlilik birliğinin sarsılması" hukuki sebebine dayanarak boşanmaya karar verilemez. Asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.29.02.2012 (Çrş.)...
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı kadının yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, ortak çocuklar yararına hükmolunan iştirak nafakası ile kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile ortak çocuklar yararına aylık 350,00’şer TL iştirak nafakası ile kadın yararına 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönlerinden temyiz edilmiştir. Davalı erkek tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığına göre ilk derece mahkemesince belirlenen kusur durumu ve kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası kararı davalı yönünden kesinleşmiştir....
Tüm dosya kapsamı, kesinleşen hususlar, Yargıtay bozma ilamı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumları, kadının asgari ücret düzeyinde düzenli ve sürekli gelirinin olması, erkeğin de asgari ücretin biraz üstünde gelire sahip bulunduğu dikkate alındığında tarafların gelir düzeylerinin birbirlerine yakın olduğu dikkate alınarak TMK 175.madde yasal koşulları gerçekleşmediği gözetilmek suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu haliyle; davalı karşı davacı erkeğin, yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 5.bendinin yoksulluk nafakasına ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacı karşı davalı kadının, yoksulluk nafakası talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Her ne kadar yargılama sırasında yoksulluk nafakası kararı kesinleşmiş ise de, her dava davanın açıldığı tarihteki koşullara bağlı olup, yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının açıldığı tarihte ortada kesin hükme bağlanmış yoksulluk nafakası kararı bulunmadığına göre, davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bölge adliye mahkemesi kararına karşı taraflarca yapılan temyiz başvurusu üzerine Dairemizin 22.11.2021 tarihli ve 2021/7080 esas, 2021/8592 karar sayılı ilamı ile hüküm tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmuş, diğer yönlere ilişkin temyiz başvurusu yerinde bulunmayarak hükmün onanmasına karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince bozma ilamına uyulmasına karşın, münhasıran davalı davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hususunda hüküm kurulduğu, tedbir nafakası talebi hususunda ise olumlu olumsuz karar verilmediği anlaşılmakla, davalı davacı kadının tedbir nafakası talebine ilişkin olarak, uyulmasına karar verilen Dairemizin 22.11.2021 tarihli ve 2021/7080 esas, 2021/8592 karar sayılı ilamı kapsamında karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....