Mahkemece, kadın için aylık 650 TL yoksulluk nafakası, velayetleri anneye verilen müşterek çocuklardan 22/08/2012 doğumlu Mete için aylık 500 TL, 22/09/2016 doğumlu Eylül Ela için aylık 400 TL iştirak nafakası takdir edilmiş olup, değişen ekonomik şartlar, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları, müşterek çocukların yaşları itibariyle ihtiyaçları, nafakaların niteliği dikkate alındığında, takdir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk Eylül Ela için takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir....
Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek, kadın lehine 750,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1. Davacı-davalı erkek vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2. Davalı- davacı kadın vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında yoksulluk nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır. 2....
Aile Mahkemesi’nin 2016/1253 Esas, 2018/455 Karar sayılı gerekçeli kararında, müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası için herhangi bir yıllık artış öngörülmediğini, söz konusu yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarlarının yalnızca bir kez değiştirildiğini, ancak bu durumun müvekkili ve müşterek çocuk açısından ortaya çıkan mağduriyeti gidermeye yetmediğini belirterek, müvekkili lehine aylık 400 TL olarak belirlenen yoksulluk nafakasının artırılarak 2.000 TL ve müşterek çocuk için belirlenen aylık 550 TL iştirak nafakasının artırılarak aylık 3.000 TL olarak belirlenmesine, belirlenen nafakanın her yıl ÜFE oranına göre artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; nafaka artırım davasını kabul etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Her ne kadar mahkeme kararında kadının SGK'lı bir işte çalışıyor olması gözetilerek yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının işyerinin kapandığını istinaf ve temyiz aşamalarında beyan etmesi karşısında mahkemece kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa çalıştığı iş yerinin kapanıp kapanmadığı, iş yerinden ayrılmış ise kendi isteğiyle ayrılıp ayrılmadığının, kadının gelirinin bulunup bulunmadığının yanı sıra varsa düzenli ve yeterli olup olmadığı hususunun araştırılarak yoksulluk nafakası (TMK m. 175) istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Yargılama aşamasında davalı tarafından açılan terk nedenine dayalı boşanma davasının, nafaka davası ile birleştirilmesine karar verildikten sonra yapılan yargılama neticesinde mahkemece verilen hükmün, davalı/karşı davacı tarafından nafaka yönünden temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin 14.09.2010 tarihli bozma ilamı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra yerel mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde, temyiz talebinde bulunan davalı/karşı davacı kocanın temyiz taleplerinin yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi ve hüküm altına alınan tedbir nafakasının miktarına yönelik olması, bozma ilamında sadece yoksulluk nafakasına talep olmadığından dolayı hükmedilemeyeceğinin belirtilmiş olmasına göre mahkeme kararının yoksulluk nafakasına ilişkin kısmı dışında kalan hüküm fıkralarının kesinleştiğinden davacı tarafın tedbir nafakası yönünden bir temyizi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, yoksulluk nafakası...
Taraf vekillerinin bu beyanları kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilip, edilmeyeceğine dair kanaat oluşturmaya yeterli değildir. O halde, mahkemece davalı-karşı davacı kadının çalışma durumunun araştırılarak, sürekli çalışıp çalışmadığı, işten ayrılmış ise ayrılma sebebi, sürekli çalışıyor ise gelirinin davalı-karşı davacı kadını yoksulluğa düşmekten kurtarıp kurtarmayacağı araştırılıp değerlendirilerek yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, beyan ile yetinilip eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
Oysa ki maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T./Ateş D: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s. 302). 15. Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. 16....
Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra şartların oluşması ve talep halinde yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Davacı (kadın), ayrı yaşamakta haklılık iddiasıyla (davalının kendisini evden kovduğu iddiasıyla) tedbir nafakası istediğine göre, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, davacının yoksulluk nafakası talebi olmadığı halde, talep dışına çıkılarak, hüküm kesinleştikten sonra aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Oysa ki maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T./Ateş D: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s. 302). 16. Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. 17....
Hal böyle olunca, tarafların ekonomik ve sosyal durumu yeniden araştırılarak, davacı kadının üzerine kayıtlı görünen mesken, dükkan ve araç hakkında araştırma yapılıp değerleri, kiraya verilip verilmediği, kiraya verilmiş ise kira gelirleri gerektiğinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle belirlenip, davacı kadının yoksulluğa düşüp düşmeyeceği değerlendirilerek yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu " gerekçesi ile dairemizce verilen kararın kısmen bozulmasına karar verildiği Yargıtay kısmi bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edildiği, Yargıtay kısmi bozma ilamı doğrultusunda tarafların, ekonomik ve sosyal durumlarının davacı kadın lehine yoksulluk nafakası yasal şartları yönü ile araştırma yapılmıştır....