Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.10.1988 gün ve 1998/2-656-688; 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95; 16.05.2007 gün ve 2007/2-275-275; 11.03.2009 gün, 2009/2-73-118 sayılı ilamlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların "yoksul" kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Önemle belirtilmelidir ki, asgari ücretle çalışılıyor olması, yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu değildir. Aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olan eş de, diğer koşulları varsa yoksulluk nafakası isteyebilir. O halde, yerel mahkemenin karşı davacı kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiğine ilişkin direnme kararı yerindedir. Ne var ki, mahkemece hükmedilen yoksulluk nafakası miktarına yönelik diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiştir....
Mahkemece, davalı kadın için aylık 400 TL yoksulluk nafakası takdir edilmiştir. Değişen ekonomik şartlar, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların niteliği dikkate alındığında kadın için takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir....
Mahkemece iştirak ve yardım nafakası taleplerinin kısmen kabulüne yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olup, hüküm yoksulluk nafakası yönünden hatalı bulunarak, Dairemizin 21.06.2016 tarih, 2016/6286-9615 E-K sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece, “bozmaya uyulmuş ise de; davacı kadının gelir durumunun yoksulluk sınırının üstünde olduğu ve davalı ile gelir durumunun birbirine yakın olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına daha önce iştirak ve yardım nafakalarına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları Yargıtay tarafından reddolduğundan bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu defa hükmü, davacı yoksulluk nafakası yönünden; davalı iştirak ve yardım nafakaları yönünden temyiz etmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2017 tarihinden itibaren 2.270 TL'ye çıkarılmıştır....
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarihli ve 1998/2-656 E., 1998/688 K.; 16.05.2007 tarihli ve 2007/2-275 E., 2007/275 K.; 20.06.2019 tarihli ve 2017/2-2424 E., 2019/751 K. sayılı kararlarında; “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi malî kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. 14. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, nafaka talebi hakkında hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı kadın, dava dilekçesinde hiç bir gelirinin olmadığını, yapılan yardımlarla ayakta durmaya çalıştığını beyan ederek aylık 500.00 TL yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı kadının yoksulluk nafakası istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir....
Aile Mahkemesinin 2007/582 Esas 2007/683 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları ve kararın 27/07/2007 tarihinde kesinleştiği, tarafların boşanma tarihlerinde davalı kadının çalıştığı ancak davacının davalı kadına yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiği ve mahkemece aylık 700 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden davalının emekli olduğu, taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokolünde mahkeme davacısının davalı kadına yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiği, yapılan SGK kaydı araştırmasından mahkeme davalısı kadının protokol düzenlendiğinde çalıştığı, dolayısıyla işbu protokolün bu hususlar da göz önüne alınarak düzenlendiği, daha sonrasında mahkeme davalısının maddi durumunda bir iyileşme olmadığı gibi emeklilik sebebiyle maaşının dahi azaldığı anlaşıldığından, davacının sırf boşanmayı sağlayabilmek için imzaladığı boşanma protokolü gereğince yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmesi sonrasında, aradan geçen zaman içerisinde, tarafların...
Nafakaya ilişkin itirazların incelenmesinde; Boşanma veya ayrılık vukuunda, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK. md.182/2) amir hükmü gereğince, velayeti anneye verilen ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafaka miktarında isabetsizlik bulunmadığı, bağımsız açılan iştirak nafakası davasında, dava tarihinden itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince söz konusu nafakanın dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra ise iştirak nafakası olarak adlandırılması hatalı ise de; nafaka miktarı aynı olduğundan söz konusu yanlışlığın sonuca etkili olmadığı ve maddi hatanın yerinde düzeltilme imkanın bulunduğu, Davacının düzenli bir işi ve gelirin bulunduğu, tarafların benzer ekonomik ve sosyal duruma sahip olduğu, bu kapsamda yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı ve yoksulluk nafakası talebinin reddinde herhangi...
Hükmün erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 16.09.2019 tarih ve 2019/2723 E., 2019/8680 K. sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin 2016/11 E., 2017/70 K. sayılı kararına karşı sadece erkek tarafından istinafa başvurulduğundan, yoksulluk nafakası yönünden hüküm kurulmamış olmasının erkek için usuli kazanılmış hak oluşturduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemenin, ilk hükümde yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmamış olması nedeniyle, kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı vermesi gerekirken kadın aleyhine kesin hüküm oluşturacak şekilde yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oy birliğiyle karar verildi. 27.12.2022 (Salı)...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; davacı adına yoksulluk nafakası, müşterek çocuk adına da iştirak nafakası hükmedilmesi istemiyle açılmıştır. Davacı taraf, iştirak nafakasının miktarının az olması, yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik olarak süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. İştirak nafakası miktarına yönelik yapılan inceleme sonunda; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi " nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK'nın 341/2 maddesine göre karar tarihi itibariyle miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 17.380,00- TL' dir....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesince kadının yoksulluk nafakası talebi kabul edilerek aylık 400-TL yoksulluk nafakasına hükolunmuş, bölge adliye mahkemesince ise SGK hizmet dökümüne göre kadının 01.05.2018 tarihinde çalışmaya başladığı, en son çalıştığı iş yerinden 18.11.2020 tarihinde istifa ederek ayrıldığı, işinden kendi isteği ile ayrılan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği belirtilmiş, bu konuda erkeğin istinaf kanun yolu incelemesi talebi yoksulluk nafakası yönünden kabul edilip, sair yönlerden esastan reddedilmiştir. Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175)....