DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı adına çıkartılan ödeme emri tebligatı "aranılan saatlerde adreste muhataba rastlanılmadı. Komşusu Kürşat Lök'den soruldu. Muhatabın işe gittiği öğrenildi Evrak Refetbele Mahalle Muhtarına teslim edildi. Adres kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırılarak komşusu ... haber verildi. Komşusu imza vermekten imtina etmiştir" açıklaması yazılarak tebliğ edilmiş olup, haber verilen komşunun kim olduğunun belirtilmediği gibi, muhatabın işe gittiği konusunda beyanda bulunan komşusu Kürşat Lök'ün imzadan imtina edip etmediği yazılmadığından, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Yönetmeliğin 30/1. maddeleri gereğince, anılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu tebliğ işlemi şeklen usulüne uygun olmadığından, beyanda bulunan Kürşat Lök'ün adreste ne sıfatla görev yaptığının araştırılmaması önem arz etmez....
Mahkemece şikayetçi tarafından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin tebliğlerinin usulsüz olduğuna ilişkin bir şikayetinin olmadığına ilişkin gerekçesi davacının şikayet dilekçesindeki beyanları dikkate alındığında dairemizce yerinde görülmemiş ise de, 89/2 haciz ihbarnamesinin 19.09.2019 tarihinde davacıya bizzat tebliğ edildiği anlaşılmakla davacının usulsüzlüğünü iddia ettiği birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerini en geç bu tarihte öğrenmiş sayılacağı, bu tarihe göre de yasal 7 günlük sürede birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulsüzlüğünün şikayet konusu edilmediğinden, davacı üçüncü kişiye bakiye borç muhtırasının da 23.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddia edilmediğinden 11.11.2019 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinden de en geç 23.12.2019 tarihinde tebliğ edilen muhtıra ile haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden haciz ihbarnamelerine itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
DAVA KONUSU : TAKİBİN İPTALİ VE USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ödeme emrinin T.K.'nun 21.maddesine aykırı olarak tebliğ edildiğini, takibi 15/04/2019 tarihinde öğrendiklerini, müvekkilinin takip konusu bonoda ciranta olduğunu, keşideci protesto edilmediğinden, müvekkili hakkında kambiyo takibi yapılamayacağını belirterek, takibe itiraz etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, dava açmadan önce arabasının, bu dosyadan bağlandığını, müvekkiliyle anlaşarak arabasını geri aldığını, dosyadan haberi olmadığı iddiasının iyi niyetli olmadığını belirterek, itirazın reddini istemiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraza ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde borca itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süreye tabi olup, sürenin geçirilmesi hak kaybına yol açacağından, şirketi müştereken temsile yetkili diğer temsilci ya da temsilcilerine ulaşılamaması halinde, sonradan diğer yetkili temsilci ya da temsilcilerin icazet vermesi koşuluyla şirket yetkililerinden biri şirket adına icra mahkemesinde borca itirazda bulunabilir. Somut olayda, itiraz ve şikayette bulunan T1 takip borçlusu olmadığı, dolayısıyla itiraz ve şikayetini şirket adına yaptığının kabulü gerekir....
Bu sözleşmeye dayanarak kira alacağı nedeniyle tahliye istekli olarak takip yapılmasında ve dava açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Borçluya gönderilen 13 Örnek ödeme emri borçlunun tatilde olduğundan bahisle Tebligat Kanununun 21.maddesine göre, dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye ise borçlu ile birlikte çalışanı . ..ye imzası karşılığı tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun vekili, yargılamaya katılmış ve ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü yargılama aşamasında ileri sürmüştür. Ancak davalı borçlu vekili, tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi süresinde de takibe itirazda bulunmamıştır.Bu durumda 27/08/2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra Mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30/03/2005 tarih ve 2005/6-190-220 ve 28/09/2005 tarih, 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, icra dosyasında vekil varken asile yapılan 103 davetiyesi tebligatının Tebligat Kanunu 11. maddesi uyarınca geçersiz olduğunu, haciz işlemi uygulanan gayrimenkulün müvekkili ve ailesinin aile konutu olarak kullandığı haline münasip tek evleri olduğunu, haczi, icra dosyasından bilirkişi raporlarının 11/12/2020 tarihinde e-tebliğ ile tebliğ edilmesi ile öğrendiğini, kullanılan evin gerek aile birliğinin devamı için yaşam ve barınma, gerekse müşterek çocuklarının okul ve sosyal hayatlarının devamı için gerekli olduğunu, yerel mahkeme tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile ilgili karar verilmediğini, yerel mahkemenin taleplerden sadece biri hakkında karar verdiğini ve verilen kararın eksik ve yanlış olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da kabul gördüğü üzere dosyada vekil var iken asile yapılan tebligatın hukuken geçersiz olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emri, 07/03/2014 tarihinde Tebligat Yasasının 21.maddesine göre, dava dilekçesi ise bizzat davalı imzasına 02/05/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki, davalı borçlu bu tarih itibariyle, tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde itirazda bulunmadığından 07/03/2014 tarihindeki ödeme emri tebligatı kesinleşmiştir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü varsa dahi, resen nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nu 30/05/2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28/09/2005 gün ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece, ödeme emri tebligatının usulüne uygun şekilde yapıldığının kabulü ile işin esasını incelemesi ve neticesine göre bir karar vermesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Başvuru; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte imzaya borca itiraz ve İİK'nun 82. maddesine dayanan meskeniyet şikayeti niteliğindedir. İİK'nun 82. maddesinin 1.fıkrasının 12. bendinde yer alan haline münasip evin haczedilmezliği şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 168. maddesinin 4. ve 5. bendine göre; imzaya ve borca itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece re'sen gözetilmelidir....
Zira mahkemeler HMK 294 ve HMK 297 maddeleri gereği her türlü kararlarını meşru ve makul sebeplerle temellendirmekle ödevlidir. Somut olayda mahkemenin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği açık ise de, bu hakkını ikinci derece mahkeme nezdinde istinaf dilekçesi aracılığıyla davalıların ziyadesiyle kullandığı da görülmektedir. İstinaf dilekçesi ilk derece mahkemesi nezdinde meydana gelen diyalog eksikliğini ortadan kaldırmış ve ikame etmiştir. Hal böyle olunca dosyadaki bilgi ve belge ve özellikle istinaf dilekçesi dikkate alındığında hükmün inşasını değiştirecek bir beyanda ileri sürülmediğine göre davacının hükme yönelik usulü istinafları ret edilmiş ve dairemizce işin esasına girilmiştir. Dava dilekçesindeki davacının açık talebi müdürlüğün tebligatların usulsüzlüğünü resen dikkate alamayacağı iddiasıdır. Mahkeme ise önündeki talep usulsüz tebliğ şikayeti olmamasına rağmen yargılamasını bu yönde yapmış ve tebligatın usulüne uygun olduğuna karar vermiştir....