Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, borçlunun borcun doğmundan sonra dava konusu taşınmazın ablasına yaptığı satışın İİK'nun 278/3-1 maddesine göre bağış niteliğinden olup iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne ancak .... hakkındaki davanın ise, anılan şahsın yaptığı takiple ilgil olarak taşınmazlara haciz konulduğunu belirttiğinden sıra cetveline itiraz davası açabileceği, bu aşamada muvazaa nedeni ile iptalini talep etmesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir....

    Bozmadan sonra mahkemece, iddianın ileri sürüş biçimine göre davanın yasal dayanağının Borçlar Kanunu'nun 19.maddesi olduğu muvazaya dayalı tapu iptali tescil davası olduğu, son maliklerin davanın tarafı olmasının yeterli olduğu ve davalıların taşınmazı muvazaalı olarak satın aldıklarının ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddi yönünde direnme kararı verilmiştir. Dairemizce yeniden yapılan değerlendirme sonucu, davacının talebinin ileri sürülüşe göre BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu ve davanın esası yönünden davalı ...'ya yapılan satışın muvazalı olduğunun ispatlamadığının anlaşıldığıdığı ancak davalı ...'a yapılan hisse satışının borçlu konumundaki ...'...

      Dava, BK. 19. maddesine dayalı tasarrufların iptali istemine ilişkindir. 1-1086 Sayılı HUMK'nun 388. ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; 1086 Sayılı HUMK'nun 45. maddesi ile 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı davalar olup, asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek asıl ve birleştirilen davalar için tek hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir. 2-Mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “....Tekstil Konfeksiyon Turz. İth. İhracat....

        un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...

          Dosya alacaklısı tarafından bu devir işlemine ilişkin tasarrufun iptali talepli dava açılmış, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 2016/507 E 2018/222 K sayılı karar ile bu satış işlemine ilişkin tasarrufun iptaline, alacaklıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra ile satış yetkisi verilmesine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, gerek TBK'nın 19. maddesine dayalı gerekse İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları taşınmazın aynına ilişkin davalar olmayıp, verilen tasarrufun iptali kararı mülkiyet değişikliğine yol açmayacaktır. Tasarrufun iptali kararı ile, borçluya ait olmasa da o mal varlığı ile ilgili olarak alacaklıya cebri icra yetkisi tanınmakta ve bununla yetinilmektedir. Somut olayda da tasarrufun iptali kararı ile dosya alacaklısına taşınmaz mal ile ilgili sadece cebri icra yetkisi tanınmış, taşınmazda mülkiyet değişikliği sonucu doğmamıştır....

          Somut olayda, dava dilekçesinin incelenmesinde davanın sadece İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali istendiği, dilekçenin açıklama bölümünde de TBK 19. maddesinden söz edilmediği gibi hukuki deliller kısmında açıkça TBK 19. maddeye dayanılmadığı, sonuç talep kısmında da terditli istemde bulunulmadığı anlaşılmakla Mahkemenin 20/10/2020 tarihli celsede işlemden kaldırma gerekçesi doğru olmamıştır. Ancak HMK'nın 320/4 bendi karşısında Mahkemenin hatalı belirlemesinin önemi bulunmadığından sonuç itibari ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....

          muvazaaya dayalı tasarrufun iptali olup davacı yanın şirket hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin ise reddine," karar verilmiştir....

          Dava, TBK'nın 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/10/2021 tarih, 2019/1939 Esas ve 2021/1829 Karar sayılı kararı ile " ...Somut uyuşmazlıkta; Kendisine devir yapılan davalı Ayşe, Beylikdüzü'ndeki taşınmazı dava dışı 4. kişi Osman Nuri Er isimli kişiye 17/04/2014 tarihinde devretmiştir. Devir tarihi dava tarihinden öncedir. Mahkemece davanın İİK'nın 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak karar verilmesi istemi ile açılmış olmasına göre bu taşınmaz yönünden tazminat istenip istenmediği hususunda davacıdan açıklama isteyip sonucuna göre karar vermesi gerekirken pasif husumet yokluğundan red kararı verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur....

          K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacı alacaklının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Uyuşmazlık, İcra ve İflas Kanunu'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı üçüncü kişinin istihkak davası ile davalı alacaklı tarafından İcra ve İflas Kanunu'nun 97/17. maddesine dayalı olarak açılan karşılık tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Mahkemece, istihkak davasının kabulüne ve karşılık tasarrufun iptali davasının ise reddine karar verilmiştir. İstihkak davaları, alacak tutarı ile haczedilen dava konusu malın değerinden hangisi az ise, onun üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre nispi avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muvazaaya dayalı tasarrufun iptali ... ve ... ve müşterekleri aralarındaki muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasının yapılan yargılamasında mahkemenin görevsizliğine dair Mersin 1. Aile Mahkemesinden verilen 837/1128 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, davalı ...’in açtığı katkı payı ve tazminat davalarında hükmedilecek bedellerin tahsilini sonuçsuz bırakmak amacıyla üzerine kayıtlı taşınmazları devrettiğini, devralan diğer davalıların ...’nun bu amacını bilerek taşınmazların muvazaalı ve kötü niyetli olarak devraldıklarını açıklayarak tasarrufların iptalini istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu