Dava İİK 277 ve devamı maddeleri ile BK‘nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine nedenine dayalı tasarrufun iptali istemidir. Alacaklının alacağına kavuşmayı hedeflediği bu türden taleplere dayalı açılan davalarda ister kanunda düzenlenen tasarrufun iptali sebeplerine isterse de muvazaa sebebine dayanılsın her iki davanın dinlenebilmesi için takip konusu borcun tasarruf tarihinden daha önceki bir tarihte doğmuş olması şarttır. Bunun ispatı da davacı tarafa aittir. Takibe konu çekin keşide tarihi 26/06/2015 iken dava konusu tasarruf işleminin tarihi 19/06/2015 tarihidir. Buna göre çekin ileri tarihli düzenlendiği ispatlanmadıkça borçun doğum tarihi, tasarruf işleminden önceki bir tarih olmaktadır. Ticari defterlere dayanılmadıkça çekin ileri tarihli düzenlendiği olgusunun kesin delillerle ispatlanması zorunludur(HMK 200 vd. maddeleri). Yazılı delil başlangıcı bulunması halinde tanık dinlenmesi caizdir....
İlk derece mahkemesince, İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; davanın muvazaa nedenine dayalı olduğunu, dava dilekçesinde açıkça yazıldığını, bu nedenle davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK'nin 19 uncu maddesi uyarınca muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....
Bu durumda ilk derece mahkemesince, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19.(818 sayılı BK'nın 18) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek ve ispat yükü davalıya yüklenerek yazılı şekilde hüküm kurulması neticesinde davalı ... vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince esastan reddi doğru olmamış, istinaf mahkemesi kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12....
Mahkemece; ıslah yoluyla hile hukuksal nedenine dönüştürülen davada hile olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalıların temyiz istemi üzerine Dairece "...ıslah dilekçesinin içeriği ve ileri sürülüş biçiminden ıslahla dönüştürülen davada sahtecilik hukuksal nedenine dayanıldığının kuşkusuz olduğu, ne var ki eldeki davada ; davacı taraf muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı davasını ıslah etmiş ise de; usulüne uygun ıslah yapılmadığının açık olduğu, ancak sahtecilik iddiasına dayalı Yasada öngörüldüğü şekilde yöntemine uygun yapılmış bir ıslahın bulunmadığı, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan tapu iptal ve tscil davası yönünden ise muris tarafından yapılmış bir temliki işlemin de sözkonusu olmadığı saptanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulmuş, bu defa davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur....
un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Miras bırakan Hüseyin'in 19.05.2013 tarihinde öldüğü mirasçıları olarak davacı kızları ile dava dışı çocuklarının kaldığı, davalının kızı Naciye'den olma torunu olduğu miras bırakanın çekişmeli 477 parsel sayılı taşınmazını 13.05.2013 tarihte davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi(mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....
tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, çekişme konusu 289 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden tapu kaydında muris ...’nin herhangi bir satış işlemi bulunmamaktadır. Sadece kadastro tespitinde tarafların miras bırakanı ...’nin taşınmazdaki payını davalıların murisi Ayşe’ye satıldığı belirtilerek taşınmazın 10/28 payı Ayşe adına tespit görmüştür. Bu durumda muris muvazaasına değil, tapulama tespitinin hatalı yapıldığından bahisle iptal ve tescil davası açılması olanaklı olduğu gözetildiğinde, davanın reddine karar verilmesi doğru olduğuna göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (6100 sayılı HMK.'...
Gerek dava dilekçesi, gerekse mahkemenin kabul biçimine göre dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedenine dayanmaktadır. "Aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair 4787 sayılı Kanunun" 4. maddesinde; “Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler: 1-22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler. 2- 20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi. 3- Kanunlarla verilen diğer görevler.” şeklinde Aile Mahkemelerinin bakacağı işler açıkça ve sınırlı sayıda belirlenmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :.........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davalı.......... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ........neden müvekkilinin alacağı olduğunu, alacaklıdan mal kaçırma amacı ile borçlu şirkete ait markaların muvazaalı olarak diğer davalı şirkete devredildiğinden, muvazaalı işlemlerin iptaline karar verilmesini istemiştir....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Ancak, bilindiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değerdir. Somut olayda, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri 615.000,00 TL olup, davacının miras payına (1/2) isabet eden değer 307.500,00TL'dir. Dava değerinin 307.500,00 TL olduğu kabul edilerek harcın buna göre hesaplanması yerindedir....