Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Somut olayda; davacı vekili tarafından müvekkilinin davalılardan Ali'den Kredi Kartı Sözleşmesinden kaynaklı alacaklı olduğunu, davalı Ali'nin alacağını bertaraf etmek amacıyla muvazaalı olarak dava konusu taşınmazdaki 3/16 hissesini davalıya devrettiğini ileri sürerek TBK'nın 19. maddesi kapsamında tasarrufun iptaline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine yönelik kararın verildiği, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacılar ile davalının iştirak halinde malik oldukları ve davacıların babasının adına kayıtlı taşınmazın babalarının sağlığında 2.eşi olan davalıya muvazaaya dayalı satış yapması nedeniyle Ulubey Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal-tescil davası sonucunda tapu kaydının muris muvazaası nedeniyle iptaline, davacıların veraset ilamındaki paylarına göre tesciline karar verildiğini belirterek, murisin vefat ettiği 6.1.2005 tarihinden dava tarihi 3.6.2008 tarihine kadar 2.500 TL ecrimisil bedelinin tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, tapu iptal-tescil davasının kesinleşmesinden sonra taşınmazın tahliye edildiğini beyan etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; İlk derece Mahkemesi muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkin talebi dosyadan TEFRİK ederek eldeki dosyayı oluşturmuştur. Davacı vekili 22/02/2022 tarihli dilekçesi ile; "Isparta ili, Merkez ilçesinin, Çünür Mah. Aşağıharmanyeri mevkiinde, 8402 ada ve 2 parsel numaralı bağımsız bölüme ait tapu kaydına tapu iptal ve tescil davası açıldığı yönünden şerh verilmesi"ni talep etmiş, İlk derece mahkemesi 21/02/2022 tarihli ara kararı ile "1- Davalıdır şerhi talebinin yasal dayanağının olmadığını, talebin ihtiyati tedbir talebi olarak değerlendirilmesi halinde ise HMK 390/3 maddesi uyarınca davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşıldığından davacının "davalıdır" şerhi konulması TALEBİN REDDİNE," karar verilmiştir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zaman aşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Mahkemece ileri sürülüşe göre davanın İİK. 277....
Mahkememizce toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde, davacının alacağının tasarruftan önce doğduğu, gerçek bir alacak olduğu, davalı borçlu T6 tarafından dava konusu Ordu ili, Ünye ilçesi, Gölevi mahallesi 984 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesi T6 adına kayıtlı iken 1/4 hissesinin 1.000,00 TL karşılığı T5, 1/4 hissesini 1.000,00 TL karşılığı T7'a devredildiği, dava konusu taşınmaz hissesinin devir tarihi itibariyle gerçek değerinin 135.127,52 TL olduğu, devir bedeli ile gerçek bedel arasında misli fark bulunduğu, BK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımının söz konusu olmayacağı ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesinin muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmayacağı, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve hak düşürücü süre eldeki davada uygulanmayacağından, İİK'nın 280/1 maddesi kapsamı uyarınca tasarrufun iptali davalarında ispat yükü davacı...
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalılar arasındaki dava konusu senet ve bu senede dayalı olarak yapılan icra takibinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne Adıyaman 2.İcra Müdürlüğü'nün 2012/4551 sayılı dosyasındaki 27.1.2010 tanzim 20.5.2010 vadeli 100.000 TL değerindeki bono ile ilgili takibin davacı yönünden muvazaa nediyle iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı Hacı Han vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK’nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. ../... 2014/18021 -2- 2017/1743 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere,d elillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hacı Han vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İİK’nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal konusu tasarrufun davacının dava konusu ......
Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İBK’nda sözü edilen muris muvazaasında, mirasbırakan ile sözleşmenin karşı tarafı malın temliki hususunda anlaşmakta, ancak görünüşteki sözleşmenin niteliğinin değiştirilmektedir. Dolayısıyla muris muvazaası aynı zamanda tam muvazaa niteliğindedir. Muris muvazaasında mirasbırakan ile karşı taraf arasında yapılan muvazaa anlaşması mevcut olup, amaç mirasçıları aldatmaktır. Bu muvazaa türünün bünyesinde iki farklı sözleşmenin yer alması nedeniyle nisbi muvazaa niteliğindedir. Çeşitli şekillerde ortaya çıkar; gerçekte bağış olan işlemi satım sözleşmesi gibi, gerçekte bağışlamasına karşın ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi....