Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı T4 vekilinin istinaf sebepleri; Müvekkili hakkında aciz durumunun gerçekleşmediği, müvekkili adına araç kaydı bulunduğu, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, icra takip tarihi ile satış tarihi dikkate alındığında muvazaa hususunun söz konusu olmadığı, bilirkişi raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığı hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme sonunda; Elde ki dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri ile BK'nın 19.maddesine dayanan muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır....

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1952 doğumlu mirasbırakan ... ’ın 19.04.2013 tarihinde ölümü üzerine davacı çocukları ..., ... ve ...’in mirasçı kaldıkları, davacıların annesi ile mirasbırakanın 2001 yılında boşandıkları, mirasbırakanın dava konusu 565 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 3/32 payının tamamını 13.250 TL bedelle 14.04.2010 tarihinde bizzat davalı kardeşi ...’e satış yolu ile temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

    Davacının diğer isteği ise TBK’nun 19.maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle tapu iptali ve davalı eş adına tescili olup bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulur. Mahkemece yapılması gereken iş, BK’nun 19.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının bu dosyada genel hükümlere göre görülmesi aile konutu şerhi konulması isteminin ise tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi daha sonra da tefrik edilen dosyanın görevli Aile Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Ayrıca kabule göre de; mahkemece TBK 19. Maddesine göre muvazaa iddiaları açısından taraf delilleri toplanılarak yapılan satışın muvazaalı olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılması muvazaanın ispatı halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekir....

    TBK' nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa iddiasına dayalı davalarda ise yazılı yargılama usulü uygulanır. Somut olayda, davacının davalılardan T5'ten İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2018/284 esas sayılı dosyasından taraflar arasındaki boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasından dolayı alacaklı bulunduğu ve takibin kesinleştiği davalı borçlu T5'in dava konusu taşınmazdaki 1/2 hissesinin diğer davalı kardeşi T3'a tapuda devretmesi nedeniyle TBK'nın 19.maddesi gereğince muvazaa nedeniyle yapılan satış işleminin iptali ile haciz ve satış talep etme yetkisi verilmesi talepli davanın açıldığı anlaşılmıştır....

    gözetilerek İİK 283 maddesinin uygulanması taleplerinin de dikkate alınmadığını, Yerel mahkemece sırf TBK 19 maddesi nitelemesi yapılması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek Yerel mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    İlk derece mahkemesince davacının talebinin TBK'nın 19 ve terditli olarak İİK'nın 277,278/3- 1 maddeleri kapsamında olduğu kabul edilerek her iki yasal düzenleme yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmış ise de; davacı tarafça, davalılar arasındaki tasarrufun TBK'nın 19.maddesi gereğince muvazaalı olduğu ve muvazaalı devir işleminin İİK'nın 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanarak iptalinin talep edildiği, mahkemece davacının talebinin TBK 19 dışında, İİK 277.maddesine dayandığı yönündeki belirlemesinin ve bu yöndeki değerlendirmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmış, davacının talebi yalnızca TBK'nın 19. maddesi kapsamında değerlendirilmiştir....

    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....

      Bu itibarla; - Davanın TBK 19 md. kapsamında da değerlendirilmesi, muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalarda hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı gözetilerek işin esasına girilmesi, - Dava konusu icra dosyasının getirtilerek dosya arasına alınması, - Mustafakemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/1685 Esas 2019/665 Karar sayılı dosyasının dikkate alınması, gerekmektedir. Tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 6100 Sayılı HMK'nun 353/1- a.6 maddesi gereğince Mustafakemalpaşa 1....

      Muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “...tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Diğer taraftan; mirasçı, sözleşmenin tarafı olmadığından, sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 tarihli ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. 6.3....

        Üçüncü kişiler muvazaa anlaşmasının dışında kalan, muvazaa anlaşmasına katılmayan kimselerdir. Muvazaa anlaşması taraflarca gizli olarak yapılmaktadır. Bu nedenle üçüncü kişilerin yazılı muvazaa anlaşmasını ele geçirmesi çok zor hatta olanaksızdır. Gerek öğretide gerekse uygulamada üçüncü kişilerin muvazaa uygulamasını her türlü kanıtla ispat edebileceği ortaklaşa kabul edilmektedir. (İhsan Özmen, Eraslan Özkaya, Muvazaa Davaları, 1993 bası, sayfa 12 vd.) Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277 nci maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

          UYAP Entegrasyonu