Noterliğinin 24.09.2021 tarih ve 16752 yevmiye nolu sözleşmesi ile T1 A.Ş ye devir ve temlik edildiği, davalı borçlu taşınmazını borcun doğumundan sonra devrettiği, davalılar arasında yapılan taşınmaz satış işlemi muvazaalı olup TBK 19. Maddesi ve İİK.277 ve devamı maddeleri uyarınca iptalinin gerektiği, davalılar arasında yapılan satış işleminin müvekkil şirket yönünden iptalinin gerektiği, İİK.md 281/2 maddesi ve 5411 sayılı yasanın ilgili hükümleri uyarınca müvekkil şirketin bir güven kuruluşu olması sebebiyle teminatsız olarak ihtiyati haciz ve tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, İ.İ.K. 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
AŞ'nin davacı ...’e borçlu olmadığının anlaşıldığından bahisle asıl dava olan tasarrufun iptali davasının reddine birleşen menfi tesbit davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....
Kat 4. nolu mesken nitelikli taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun müvekkili bakımından İİK. 277. ve devamı maddelerindeki şartlara uygun olarak iptali olmadığı takdirde TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali ile müvekkili bakımından dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve tüm fer’ ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara da iştirak etmemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesinin kararı ile; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, tasarrufun iptali talep edilen 367 ada 171 parsel 1....
İcra müdürlüğü 2015/190 esas sayılı icra dosyasındaki alacak ve fer'i lerinin tahsili amacıyla TDK 19. Maddesi uyarınca ve İİK'nun 283/3 maddesi kıyasen uygalanarak davacıya cebr-i icra yetkisi tanınmasına" karar verilmiştir. Karara karşı davalı T4 ve davalı T3 vekili ile davalı T5 vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/06/2022 (Ara karar) NUMARASI : 2022/151 ESAS (DERDEST DOSYA) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali KARAR : Kahramanmaraş 6....
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Dava konusu Ankara 19. İcra Dairesi 2017/865 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; 12/01/2017 tarihinde, borçlu T7 aleyhine, alacaklı ING Bank A.Ş.tarafından 37.725,57 TL miktarlı icra takibi yapıldığı, alacağın davacı şirkete devredildiği, borçluya yapılan ödeme emri tebligatının iade edildiği, takibin kesinleşmediği anlaşılmıştır. Davacının tasarrufun iptali talebinin dinlenebilmesi için borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmesi gerektiği ancak dava konusu Ankara 19....
Hukuk Dairesinin 2021/19277 Esas ve 2022/10757 Karar numaralı, 21/09/2022 tarihli kararıyla özetle; "Asıl davanın İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açıldığının anlaşılmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince asıl dava yönünden İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali koşulları olup oluşmadığı belirlenmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir. (...) Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne; muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davaları ise yazılı yargılama usulüne; tabidir. Birleşen dava yönünden davacı vekillerinin özellikle temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri beyanlara göre birleşen davanın TBK 19 maddesine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Farklı yargılama usulüne tabi davaların birlikte görülmesi caiz değildir....
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra takibinin kesinleşmesi tasarrufun iptali davalarında dava koşuludur. Şayet icra takibine karşı yapılan itirazın iptali için dava açılmışsa bu husus ön mesele kabul edilerek bunun sonucu ve dolayısıyla icra takibinin kesinleşmesi beklenmelidir. Somut olayda davacı alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmış ve Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/05/2007 tarih ve 2004/820 esas 2007/138 karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; anılan hüküm, taraflarca temyiz edilmeyerek 10/09/2008 tarihinde kesinleşmiştir. Başka bir anlatımla davanın dayanağı olan icra takibindeki alacak kesinleşmiş bulunmaktadır....
Dava, TBK.19.md uyarınca muvazaalı olarak yapılan ipoteğin kaldırılması ve terditli olarak İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda davacı alacaklının alacağının kaynağı olan bono 12/10/2016 düzenlenme tarihli olup dava konusu tasarrufun (ipoteğin) ise 11/10/2016 tarihinde konulduğu görülmektedir. Böylece borcun doğum tarihi bu ipotek yönünden tasarruf tarihinden sonra görünmektedir. Ancak uygulamada daha önceki herhangi bir ticari veya hukuki ilişkiden kaynaklanan borç nedeniyle daha sonraki tarihte bono düzenlendiği bir vakıadır....
incelenerek çekin düzenlenme nedeni olan alacağın hangi tarihte doğduğunun saptanması gerekeceği, davacı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişkinin Mayıs 2015'te başladığının kabul edildiği, bu durumda TBK'nun 19. maddesi gereğince açılan davalarda da iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması ön koşul olduğundan ve eldeki davada bu ön koşulun oluşmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir....