Mahkeme kararında, gerçekte olmayan bir alacağın varmış gibi gösterilmek suretiyle muvazaalı olarak takip ve işlem yapılması halinde alacaklının zarara uğratılması halinde TBK 19 madde uyarınca muvazza nedeniyle işlemin iptal edileceğinden bahisle bu tür davalarda borçlu hakkında aciz belgesi alınmasına gerek bulunmadığından, davacının muvazaalı işlemden bulunan kişiden alacaklı olmasının yeterli olduğundan, TBK 19.maddesini irdeleyerek Manisa 5. İcra müdürlüğünün 2015/3056 esas sayılı takip dosyasının muvazzalı olduğunun tespiti ile maaş üzerine konulan 1.sıradaki haciz işleminin iptaline karar verdiği görülmüştür....
Mahkemece bozma ilamına uyularak, asıl ve birleştirilen davanın kabulüyle, 29096 Ada, 8 Parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 19/316 hissenin iptali ile 19/632 payının asıl davada davacı ..., 19/632 payının birleşen davada davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 03.04.2018 tarih, 2017/3592 Esas- 2018/2600 Karar sayılı ilamı ile "...Tasarrufun iptali davasında yapılan yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması halinde ..., satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanabilecektir. Tasarrufun iptali davasında davacının bu hakkı şahsi sonuç doğuracağından, davanın kabul edilmesi halinde tapu kaydının iptaline değil, İİK'nun 283/1. maddesi gereğince, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verileceğinden önalım isteğiyle iptal edilecek bir pay kalmayacağı görülmektedir....
TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2277 E. ve 2021/605 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda aciz vesikası sunulması dava ön şartı uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen aciz vesikası önşartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....
Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup uyuşmazlık ihtiyati haciz kararına karşı davalıların yaptığı itirazın kısmen kabulüne ilişkin Mahkemece verilen ara kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları, İİK'nın 257. ve devamı maddelerindeki düzenlemeler ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; İİK'nın 281/II maddesi gereğince "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez." düzenlemesi bulunmaktadır. Bu tür davalarda davanın kabulü halinde takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ....’in aleyhine açılan davadaki alacağın tahsilini engellemek amacıyla dava konusu taşınmazını diğer davalıya satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın ikinci kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK 19. maddesine göre açılmış muvazaa nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Yapılan tensip ile birlikte davanın yazılı usule göre yürütüleceği de belirtilmiştir....
Dava, terditli açılmış olup öncelikle TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı iptaline, olmazsa İİK 277 ve devam maddeleri gereğince tasarrufun iptali istenmiş olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2020 tarih, 2018/895 Esas ve 2020/556 Karar sayılı kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan .... Madencilik İnş. Haf. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında takip yapıldığını, takibin sonuçsuz kaldığını borçlu şirkete ait iş makinelerini düşük bedeller ile diğer davalı şirket ve şahıslara devrettiğini belirterek yapılan satışların BK’nun 19.maddesi gereğince iptali ile İİK’nun 283.maddesinin kıyasen uygulanarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali olduğu, 27.08.2013 tarihli haczin aciz belgesi niteliğinde olmadığı ve kesin aciz belgesi de sunulmadığından bahisle davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz. Şu halde; davacı vekilinin dava dilekçesinin içeriğinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanması ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Davanın TBK'nın 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeyerek davacının eşinden kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığı ve tasarrufun iptali davası koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Dava, davaya konu taşınmaz mal kaçırmak amacıyla diğer davalıya devredilmiş olup taşınmazlara ilişkin bu tasarrufların TBK 19 ve İİK'nın 277 vd maddeleri uyarınca iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 02/02/2023 tarih ve 2022/69 Esas, 2023/47 Karar sayılı dosyasından verilen kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK. 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasıdır.Karşı dava ise TBK 19. maddesi uyarınca muvazaa sebebiyle tasarrufun iptaline ilişkindir. İİK. 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön şartların bulunması halinde İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılır. Davacı-karşı davalı alacağı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Takibe konu senedin davacı ile davalı-borçlu arasındaki ödünç ilişkisi kapsamında verildiği hususu yeterli ve ikna edici delillerle ispatlanamamıştır....