Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

, oysa dava konusu taşınmazın kullanıcıları açıkça belli olduğunu, davacının 08/06/2005 tarihinde aldığı işbu taşınmazın, aldığı tarihten bu yana emlak vergilerini düzenli olarak ödemiş ve taşınmaz üzerinde zilyetliğini ve tasarrufunu devam ettirdiğini, halihazırda da taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunu, davalı kadastro tutanağının mülkiyet hanesinde adı yazılı tespit malikleri ile varsa tutanağın beyanlar neticesinde yanına şerh yazılı kişi veya kişilere ait olduğunu, bu nedenle T3 olarak gösterildiğini, haklı davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :  Kullanım kadastrosu sırasında  Çengeldere Mahallesi çalışma alanında bulunan 1492 ada 9 parsel sayılı 485,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı kargir evin 20 yıldan beri ... oğlu ...'ın fiili kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın beyanlar hanesinde "..." olarak geçen baba adının "..." olarak düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki mevcut şerhin, "İş bu taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı kargir ev 20 yıldan beri ... oğlu ...'...

    e ait olduğunun tespiti ile bu hususun beyanlar hanesinde gösterilmesi için Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2005/... Esas ve 2007/.. Karar sayılı davayı açtıkları, mahkemece Kadastro Mahkemesi dosyasının taraflar arasında kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın 20.04.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, dava konusu taşınmazın yukarıda bahsedilen Kadastro Mahkemesinin ilamı neticesinde davacı ... .../.. Eksilmez dışındaki diğer taraflar adına tapuya tescil edildiği ve tapu malikleri arasında Sulh Hukuk mahkemesinde görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davasının bulunduğu belirlenmiştir. Eldeki davada da davacılar tarafından taşınmaz üzerinde bulunan 3 katlı binanın zemin ve zemin üstü 1. katının davacı ...'a, zemin üstü 2. katın davacı ...'e ait olduğunun tespiti ile bu hususun beyanlar hanesinde gösterilmesi için dava açtıkları mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır....

      Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli taşınmazın Hazine adına tesciline; çekişmeli 1810 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine "İş bu taşınmaz bahçe olarak 20 yılından beri ... oğlu ...'nun kullanımındadır" ibaresinin kaldırılarak yerine "İş bu taşınmaz bahçe olarak 20 yıldan beri ... oğlu ...'nun kullanımındadır" şeklinde yazılmasına, Kadastro Müdürlüğüne açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine davacının isminin ... oğlu ... şeklinde yazıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 1810 ada 3 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde taşınmazın 20 yılı aşkın süre ile ... oğlu ...'nun kullanımında olduğu yazılı olup, davacı ... oğlu ... beyanlar hanesinde ismi geçen kişinin kendisi olduğunu iddia etmektedir....

        cebel diye tabir edilen ekime elverişli olmayan bir yer olduğunu, müvekkilinin 816 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan yaklaşık 9.000,00 m²'lik bölümü kendi taşınmazı diye kullandığını, müvekkilleri ve öncesinde babasının buradaki zilyetliğinin nizasız ve fasılasız olarak 1950'li yıllardan bu yana devam ettiğini belirterek; Tire İlçesi, Çobanköy Mahallesinde bulunan 816 sayılı parselin doğu kısmında yer alan ve müvekkilinin kullandığı yaklaşık 9.000,00 m2'lik alan içerisinde kalan muhtelif yaşlardaki 103 adet deliceden aşılama zeytin, 22 adet eski dikme zeytin, 30 adet yeni dikme zeytin ağacı ve 6 adet incir ağacından oluşan muhtesatların tapuda müvekkili adına şerh verilmesini, olmadığı takdirde bilirkişi raporuyla belirlenen ve kesinleşen ağaçlara ilişkin toplam değerin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir."...

        Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, hükme dayanak yapılan fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 64,82 metrekarelik bölümün orman tahdit hattı içinde kaldığının dava konusu 115 ada 12 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde gösterilmesine, dava konusu taşınmazın tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, hükme dayanak yapılan fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün orman tahdit sınırları içerisinde kaldığının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir. Dava konusu 115 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tutanağının beyanlar hanesinde taşınmaz ve üzerinde bir katlı kargir evin 15 yıldan beri Gülşen Karagül'ün kullanımında olduğu belirtilmiştir. Teknik bilirkişi ...'...

          Mahkemece, taşınmaz Hazine adına tescil edildiğine göre Hazine’nin davaya dahil edilmesi gerektiği gözetilmediği gibi, taşınmazın beyanlar hanesinde ismi geçen ... oğlu ... isminde bir şahsın var olup olmadığı yöntemince araştırılmamış ve varsa usulüne uygun şekilde davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği üzerinde durulmamıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilmesi mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye Hazineye tebliğ edilip husumet yaygınlaştırılmalı, Hazineden delil ve belgeleri istenmeli, taşınmaza ait tutanağın beyanlar hanesinde ismi geçen ... oğlu ... isminde bir şahsın var olup olmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmalı, böyle bir şahsın yaşayıp yaşamadığı hususunda usulüne uygun şekilde zabıta araştırması yaptırılmalı, ......

            Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişme konusu 1622 ada 7 sayılı parselin 2/B vasfıyla Hazine adına tesciline, tutanağın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin kaldırılarak yerine "İş bu taşınmaz bahçe olarak 15 yıldan beri ... oğlu ...'in fiili kullanımındadır" şeklinde düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... Müdürlüğünü temsilen Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine davacının baba adının yanlışlıkla ... yazıldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 1622 ada 7 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde taşınmazın 15 yıldan beri ... oğlu ...'in kullanımında olduğu yazılı olup, davacı ... oğlu ... beyanlar hanesinde ismi geçen kişinin kendisi olduğunu iddia etmektedir....

              Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, eşya hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arzın malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Bir kişi lehine muhdesatın tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2. maddesi olanak sağlar. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca “taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.” Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur....

                UYAP Entegrasyonu