Mahkemece, dava konusu taşınmazın tapu kaydında 775 sayılı yasa gereğince tahdit şerhinin bulunması, tahsisten itibaren 10 yıl içerisinde taşınmazın satış vaadine konu edilemeyeceği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine, ikinci kademedeki bedel iadesi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....
Davacı vekiline dava dilekçesinde açıkça belirtilmeyen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verilmeme sebebinin bildirmek ve dava sebeplerini açıkça bildirmek üzere süre verilmiş olup, davacı vekilince sunulan dilekçe ile ilgili taşınmazın belediye beyannamesinin yapılmadığı, dosyasının oluşturulmadığı gerekçesi ile tapu müdürlüğü tarafından işlem yapılmadığı beyan edilmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde bedel iadesine dair talebin yer almadığı görülmüştür. Tapu iptali ve tescil talebine dayanak taşınmaz satış vaaadi sözleşmesinin 24/06/2020 tarihli olduğu görülmüştür. Davalı şirket adına taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde imzası bulunan ....'in Kadıköy .... Noterliğinin 23/06/2020 tarih ve ... yevmiye nolu vekaletnameye dayalı olarak işlem yapıldığı belirtilmiştir....
İlk derece Mahkemesince, satış vaadine konu payın dava dışı 3. kişiye devredildiğinden davalı adına kayıtlı pay bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davada, satış vaadine konu ve davacıya satışı vaat edilen davalı payının (1/6) davalı tarafından üçüncü kişiye satıldığı ve ifanın artık imkansız hale geldiği ileri sürülerek alacak talep edildiğinden, ilk derece Mahkemesinin nitelendirmesi, giderek davanın reddi gerekçesi hatalıdır....
ın Düşüncesi: Uyuşmazlıkta, taşınmazını satan yükümlü adına, satıştan evvel yaptığı ve bilahare vazgeçtiği satış vaadine ilişkin sözleşmede yer alan satış bedeli esas alınmak suretiyle salınan kaçakçılık cezalı tapu harcını onayan Vergi Mahkemesi kararı Danıştay 9 ncu Dairesince bozulmuş olup, ilk kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararının yükümlüce temyizen incelenmesi istenilmektedir. Olayda, satıcı yükümlü, taşınmaz satışı nedeniyle satış bedeli üzerinden tapu harcını ödemiş olup, taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinden düşük satıldığına ilişkin herhangi bir tesbit yapılmaksızın, satıştan evvel yaptığı ve bilahare vazgeçtiği satış vaadine ilişkin sözleşmede yer alan bedelin done alınması suretiyle yapılan tarhiyatta isabet görülmediğinden, yükümlü temyiz isteğinin kabulü ile Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.05.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil olmaz ise tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, 02.09.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademedeki istek ise satış vaadine konu bağımsız bölümün rayiç değerine karşılık fazla haklar saklı kalmak üzere 10.000 TL’nin tahsili istemleriyle açılmıştır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir....
Ancak, Dairemizin öteden beri uygulamasına göre satış vaadine konu taşınmaz sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden satış vaadi alacaklısına teslim edilmiş ise 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasında bulunmak Türk Medeni Kanununun 2.maddesinde yer alan “dürüst davranma” kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Somut olaya gelince; 11.1.1994 günlü sözleşme ile satışı vaad edilen taşınmaz tapuda bahçeli ev ve ahır olarak kayıtlıdır. Taşınmazda davacının 1/8, davalının ise 3/8 payı mevcuttur. Tarafların paylı mülkiyet rejimine göre malik oldukları ve payları oranında yararlandıkları çekişme konusu taşınmazda ayrıca bir teslim gerekmeksizin davacı da zilyettir. Böyle olunca, davalının zamanaşımı savunması dinlenemeyeceğinden çekişmenin esası ile ilgili bir hüküm kurulması yerine sözleşme ve dava tarihlerine bakılarak davanın zamanaşımı yönünden reddi doğru değildir. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı-K.davalı vekili tarafından, davalı-k.davacılar aleyhine 21.11.2005 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil, birleşen dosyada sözleşmenin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl dava ve birleşen davanın reddine dair verilen 28.3.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı (k.davalı), davalı (k.davacı) vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Birleştirilen davada satış vaadi borçlusu 27.08.1996 günlü biçimine uygun düzenlenen sözleşmenin iptalini istemiştir. Mahkemece her iki davada reddedilmiştir....
Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 (önceki Medeni Kanunun 634) ve 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716 (önceki Medeni Kanun 642) maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcunu isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur....
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerini düzenleyecek olan resmi memur ise 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60. maddesi hükmü gereğince kuşkusuz noterliktir. Zira, anılan yasanın 60. maddesinin 3. bendinde noterlerin görevleri arasında “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak” da bulunmaktadır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri hukuken sözleşme özelliği taşıdığından hiç şüphesiz sözleşmenin varlığı için iki tarafın yani vaat borçlusu ile vaat alacaklısının sözleşmenin yapıldığı anda birlikte bulunmalarını ve sözleşme iradelerini noter önünde açıklamalarını gerektirir. O yüzden, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri noterlikçe re’sen tarafların huzurunda onların irade beyanları alınarak ve bu iradeleri resmi senede geçirilerek düzenlenir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı ... aleyhine 10.2.2002 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tescil, davacı ... vekili tarafından davalı ... ve .... aleyhine 1.3.2002 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine davalar birleştirilerek yapılan duruşma sonunda; davacı ... ve......'...