Satışa konu taşınmaz ilçe belediye hudutları içerisinde yer almakta olup, taşınmazın toplam alanı 239 m2, satış vaadine konu olan bölümü ise 70 m2 olduğundan, mevcut yapılaşma itibariyle 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili hükümlerine göre ifrazının mümkün bulunup bulunmadığı belediyeden sorulmuş 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi gereğince çıkarıldığı anlaşılan "Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği" 17. maddesine göre ifrazın mümkün bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır....
Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Sözleşmesi gereğince alıcı tarafından taşınmaz için kararlaştırılan bedelin ödenmesi sonrasında bağımsız bölümün alıcıya devir ve teslim etmeyi kabul beyan ve taahhüt ettiğini, müvekkiline devredilen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin 9. maddesi gereği; gayrimenkulün tapusunun, kat irtifakının kurulmasını takiben, alıcının 4.-5.-6. Maddelerde yazılı tüm sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirmiş olması şartıyla alıcı adına tescil edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kendisine devredildikten sonra, ......
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 25.07.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalının murisi ...tarafından dava konusu inşaattan 1. katta 1/4 arsa paylı (1) no'lu meskenin tamamının davacıya satışının vaat edildiği, satışın bedelinin ödendiği anlaşılmaktadır. Ancak dava konusu taşınmazda 3 adet daire inşa edildiğinden bilirkişi raporunda satış vaadine konu dairenin özellikleri gözetilerek arsa payına oranı 68/216 olarak belirlenmesi sebebiyle mahkemece bu payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Satış vaadi sözleşmesinde, açıkça satıma konu taşınmazın arsa payı oranı belirtildiğine göre, talep aşılarak 54/216 (1/4) payın üzerinde davacı adına 62/216 payın tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716 (önceki Medeni Kanun 642) maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Gerçekten Borçlar Kanununun 213 ve ön sözleşmeye ilişkin 22.madde hükmünce taşınmaz mülkiyetini nakletme özelliğinden dolayı taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin geçerliliği resmi şekilde yapılması koşuluna bağlıdır. Yasadaki resmi senetten maksat yasaların yetkili kıldığı memur tarafından usulüne uygun tanzim ve tasdik edilmiş senettir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerini düzenleyecek olan resmi memur ise 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60.maddesi hükmünce kuşkusuz noterliktir. Zira, anılan yasanın 60. maddesi 3.bendinde noterlerin görevleri arasında “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak” da bulunmaktadır....
Hükmü davacılar ve davalı ve birleşen davanın davacılarından ... temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile hükmün ... dışındaki davalılar tarafından temyiz edilmemiş olunmasına, özellikle Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 madde hükümlerince tapulu taşınmazların harici satışına değer verme olanağı bulunmamasına ve tapulu taşınmaz üzerinde zilyetlikle kazanma iddiaları dinlenemeyeceğine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2- Eldeki davada öncelikle üzerinde durulması gereken husus bir taşınmaz malın elbirliği mülkiyetine tabi iken satış vaadine konu yapılması halinde hukuki durumun ne olduğudur. Elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği bir pay söz konusu değildir. Mülkiyet hakkı elbirliği ile ortaklara aittir....
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Belirtilmelidir ki, satış vaadine konu bir taşınmazın tapu kaydı üzerinde ipotek, haciz veya ihtiyati tedbir kararı gibi şerhlerin bulunması o satış vaadi sözleşmesinin icrasını istemeye engel teşkil etmez. Satış vaadi sözleşmesi taşınmazın tapu kaydı üzerindeki kısıtlamalarla birlikte ifa edilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ve yoksun kalınan kira alacağının tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, yoksun kalınan kira alacağının tahsili davasının reddine dair verilen 19.01.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil ayrıca kira kaybı tazminatına ilişkindir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Yine, 07.06.1939 tarih ve 1936/31 Esas, 1939/47 sayılı YİBK’na göre de, “taşınmazın haricen satışına ve satışının vaadine ilişkin muameleler kanunen muteber bulunmamış ise de, satıcının bu işle görevli memur önünde ferağın icrasını ve aksi taktirde almış olduğu bedelin geri verileceğini taahhüt etmiş ve alıcı ile aralarında kararlaştırılmış bulunan bedeli bu şartla satıcıya vereceğini taahhüt etmiş (üstlenmiş) ise, bu gibi uyuşmazlıklar BK’nun 125. maddesine göre, 10 yıllık zamanaşımına bağlıdır. Zamanaşımı süresinin başlangıcı, ferağdan cayma (dönme) ve imtina tarihidir.” Bundan ayrı 07.12.1955 tarih ve 1955/17 Esas, 1955/27 sayılı YİBK’nda ise, “haricen taşınmaz satışına veya vaadine ilişkin senetler hangi şekilde olursa olsun, satış bedelinin geri alınması icra dairesinden istenmeyip, mahkemeye ait bu gibi isteklerin tetkiki icra dairelerinin haricinde bir görev olup, hukuk mahkemesinin görevine girer....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olaya gelince; davada 06.09.1990 ve 12.09.1990 günlü satış vaadi sözleşmelerine dayanılmıştır. Bunlardan 06.09.1990 günlü olanında vaat borçlusu Mümine ve diğerleridir. 12.09.1990 tarihli olanında ise davacılar miras bırakanına satış vaadinde bulunan bir kısım davalılar miras bırakanı ...’dır. Çekişme konusu 1973 parsele ait tapu kaydının incelenmesinden vaat borçlularına intikal yoluyla değişik paylar geldiği görülmektedir. Ne var ki, bu payların tamamı veya bir bölümünün satış vaadine konu edilip edilmediği hususunda tereddüt doğmuştur. Diğer taraftan satış vaadi borçlularından ...’nin baba adı satış vaadi sözleşmesinde “Veli” olarak yazıldığı halde tapu kaydında “...” olarak yazılıdır....
Mahkemece, satış vaadinin yerine getirilmesinin şartlarının imkansız hale geldiği ve tescil talebinin uygulama kabiliyeti bulunmadığı ve davanın terditli açıldığı belirtilerek, bilirkişi raporu ile belirlenen (halihazırda boş arsa olan taşınmazın 1/2 bedeli) 15.000 YTL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dosyada mevcut belgelere göre; 16.11.2000 tarihli Noter satış vaadi sözleşmesi, dava dışı Muhsin ve davacı arasında düzenlenmiştir. Satış vaadine konu taşınmaz, daha evvel davalının babası (tapuda malik olan) İzzet ve dava dışı Muhsin arasındaki 30.07.1980 tarihli Noter satış vaadi sözleşmesine konu olmuştur. Davalının babası İzzet, 1988 tarihinde ölmüştür (Davalı Rafet, iki mirasçısından birisidir). Davacı ile davalıların murisi arasında bir satış vaadi sözleşmesi bulunmamaktadır. Davalının murisi İzzet dava dışı Muhsin'e, Muhsin de taşınmazın satışını davacıya vaat etmiştir. Dava, taşınmazın tapuda üçüncü şahsa devri nedeniyle malik İzzet mirasçısına karşı açılmıştır....