Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Bu durumda, harici satış sözleşmelerinin akdedildiği tarihte tapuda kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazlar için düzenlenen harici satış sözleşmelerinin haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmeyeceği açıktır. Öte yandan; taraflar arasında harici satış sözleşmesinin mevcut olduğunun davalı tarafından kabul edilmiş olması vakıayı ikrar olup, davanın kabulü anlamına gelmeyeceği kuşkusuzdur. Davacı, iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde ödediği bedel yönünden tazminat talebinde bulunmuştur. Kural olarak, 10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler....

    Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18/08/2020 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi ile davaya konu taşınmaz ile dava dışı aynı yer 6 ve 7 nolu bağımsız bölümleri satın aldığını, davacı adi yazılı sözleşmeyi davalıların eşi ile yaptığını ve bedeli davalıların eşlerine ödediğini, davalılar, davacı ile eşleri arasında yapılan adi satış sözleşmesini kabul ettiklerini ve dava dışı 6 ve 7 nolu bağımsız bölümün tapusunu resmi işlem ile devrettiğini, 8 nolu bağımsız bölümü ise fiilen teslim etmediğini, daha sonra 8 nolu bağımsız bölümün 6 ve 7'ye tabi olduğunu sandıklarını, bu nedenle tapu devrini unuttuklarını ve burayı da devredeceklerini söylediklerini, ancak devretmediklerini, müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu 8 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ve adına tescili, olmazsa bedelinin iadesi için işbu davayı ikame ettiklerini, yerel mahkeme taraflar arasında resmi şekil şartlarına uygun bir satış vaadi sözleşmesi olmadığını, davalıların eşlerinin davalılar adına...

    Noterliği'nin 27.01.2009 tarihli, 27657 yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesinin davacı açısından geçersiz olduğunu ve bağlayıcı olmadığını, davalı vaat alacaklısı ... ile dava dışı şirket arasında yapılan bağımsız bölüm satım sözleşmesinin feshedildiği ve bu doğrultuda vaat alacaklısına senet verildiğini, davalıların iyiniyetli olmayıp işbirliği içerisinde olduğunu ileri sürerek davalılar arasında akdedilmiş düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesinin feshi ile davacı yönünden geçerli ve bağlayıcı olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalılar ve birleştirilen davada davalılar, dava ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur. Mahkemece, asıl davada tapu iptali ve tescile ilişkin talebin reddi ile 50.000,00TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ... İnşaat Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'...

      Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkememin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu , yerel mahkemenin "Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu gönderilen paranın taşınmaz için gönderilen kapora mı yoksa emlak ve cayma bedeli olarak mı gönderildiği hususuna ilişkin olduğunu, davalı taraf emlak komisyonu olarak ödendiğini iddia etse de dosyada mevcut satış sözleşmesinde davalının eşinin şahit olarak imza attığı, TMK'nın 520/3 maddesi uyarınca taşınmaz simsarlığının yazılı şekilde yapılmasının geçerlilik koşulu olduğu, dosyada bu yönde yapılmış herhangi bir sözleşme bulunmadığından davalının bu savunmasına itibar edilmediğini kapora ve cezai şart niteliği yönünden yapılan incelemede ise emsal Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere dayanak adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu geçersiz olan sözleşmeye istinaden yapılmış olan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca istenebileceği dosyada bulunan satış sözleşmesinin incelenmesinde...

      Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir....

        vatandaşı olan davalı ...- ile düzenlenen 16.01.2000 tarih 7786 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinde ... köyün 147 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın yarısının satışının vaad edildiğini, ancak yürürlükte bulunan yasal mevzuat gereğince yabancı uyruklu şahısların köy sınırları içersinde taşınmaz edinemeyeceklerinden satış vaadi sözleşmesinin iptaline ve sözleşme ile ödenen 50.000 Markın iadesini talep etmiştir. Karşı dava dilekçesi ile davalı ve karşı davacı ... davacı karşı davalı ...'a satış vaadi sözleşmesi ile toplam 140.0000 Mark ödediğinden davada iadesine karar verilmesi istenilen 50.000 mark dışında ödenen 90.000 markın da tahsilini istemiştir. Birleştirilerek görülen davada ise davacı ... davalı ...'a satış vaadi sözleşmesi gereğince ödediği ancak sözleşme metninde yer almayan toplam 140.000 markın ilk dava dosyasında iadesine karar verilmesi istenilen 50.000 Mark dışında ödenen 90.000 markın ödetilmesini istemiştir....

          taşınmazın davalı adına kayıtlı hisselerin davacının hakkı olan ve bedelini noter huzurunda nakit olarak ödediği kısmının davacı adına tesciline karar verilmesini, tapu iptali ve tescil yönündeki talebinin uygun görülmemesi halinde davaya konu satış vaadi sözleşmesindeki, davalının hissesinin günümüz piyasa bedelinin tespit edilerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, rayiç bedel belli olmadığı takdirde satış bedelinin satış vaadi sözleşmesinin düzenleme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Zira, bu gibi durumlarda, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ivazlı (bedel karşılığı) yapıldığından değil de, bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilir. Böyle olunca da, uyuşmazlıkta 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uygulama yeri bulur....

            Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalıların istinaf başvurusunun usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek reddini talep etmiştir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava, harici taşınmaz satış sözleşmesine dayalı olarak davalı tarafa devredilen araca ilişkin satış sözleşmesinin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

            UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava yükleniciden konut satımı nedeniyle fazla ödenen satım bedelinin iadesi, taşınmaz için yapılan masrafların tahsili; birleşen dava, harici satım sözleşmesinin geçersizlik nedeniyle iptali ile ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece davanın reddi üzerine hüküm davacı vekilince dava dilekçesindeki gerekçelerle istinaf edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu