Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. 3- Bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin iyiniyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 5.7.1944 tarihli ve 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir. 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, iyiniyetin ispatı taşkın yapı malikine ait ise de iyiniyet iddia ve savunması def'i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulmalıdır....

    gösterilen çaplı taşınmaza uygun inşa edilmeyen duvar nedeniyle davalının iyiniyetli olmadığı, taşkın yapı sahibi davalı T3'ün iyiniyetli olduğunu ispat edemediği, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; -Davanın KABULÜNE, Amasya İli, Merzifon İlçesi, Gazi Mahbup Mahallesi, 167 ada, 3 ve 8 parselde kayıtlı davacıya ait taşınmazın fen bilirkişisi Muharrem Özdemir'in 01/03/2021 tarihli raporunda sarı renkli A harfi ile gösterilen 44,08 m2'lik bölümüne davalı tarafından yapılan 40,71 m uzunluğunda beton duvar niteliğindeki tecavüzlü yapı nedeniyle davalının MÜDAHALESİNİN MEN'İNE ve YAPININ KAL'İNE, - Davalının TMK'nın 725.maddesi gereğince temliken tescil talebinin REDDİNE, -Fen bilirkişisi Muharrem Özdemir'in 01/03/2021 tarihli raporunun kararın eki sayılmasına, karar verilmiştir....

    Bu durumda iyiniyetin varlığı kabul edilemeyeceğinden TMK'nın 725. maddesindeki taşkın yapı nedeniyle tescil veya irtifak hakkı kurulması koşulları gerçekleşmediğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

    (Sübjektif koşul) b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul) c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Arsasına taşılan ve bu nedenle taşkın yapıdan zarar gören komşu, zamanında ve geçerli olarak itiraz etmişse, artık “iyi niyet” ve “halin icabı” koşullarının bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Bu durumda, taşkın yapı sahibi TMK'nun 725/2. maddesindeki talep hakkından yani temliken tescil talebinden (tapu iptal ve tescil) yoksundur. Bu halde arsasına taşılan komşu, taşkın yapının kaldırılmasını her zaman sağlayabilir. Ancak itirazın yapılmaması, taşkın yapıya rıza göstermek anlamına gelmez. Nitekim susma bir hukuki işlem de değildir....

    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanunu'nun 725.maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir....

    o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğunun, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açabileceğinin öngörüldüğünü, ayrıca, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, taşkın yapı sebebiyle Türk Medeni Kanununun 725. maddesinden kaynaklanan talepler, müstakilen temliken tescil davasına konu yapılabileceği gibi, taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davalarda savunma yoluyla da ileri sürülebilir....

    TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir....

    Yine, anılan belediyece davalıya ait bu yapının ilave ve çekme kat yapılması nedeniyle 26.12.1997 günü yapı tatil tutanağı düzenlenerek, 29.12.1997 gün ve 4893 numaralı encümen kararı ile yapının 3194 sayılı yasanın 32. maddesi uyarınca yıkım kararı alınmıştır. Görülüyor ki, dava konusu binanın zemin dışındaki kısımlarının imar planına aykırı olması, daha açığı kaçak olması nedeni ile yıkım kararı alınmış, ancak zemin kat ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunulmamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere TMK’nun 725. maddesine dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, sübjektif ve objektif iyiniyetin olmadığı, temelli kalması için yapılmış bir yapı bulunmadığı ve taşkın yapının yıkımı gerektiği hallerde davanın reddi gerekir. Davanın reddini gerektiren haller arasında binanın bir bölümünün imara aykırı yapılmış olması bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davada, TMK’nun 725. maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir....

      Dolayısıyla anlatılan bu nedenlerle TMK'nın 725. maddesi gereğince temliken tescil talebinin reddine" şeklinde karar verilmiştir....

      (Sübjektif koşul) Somut olayda; davalı hazine mülkiyetinde bulunan tescil harici taşınmaza taşkın olarak inşa edilen binanın yapı ruhsatına ekli rölevede binanın davacıya ait parsel sınırlarına uygun şekilde çizildiği, fakat davacı tarafından sınırlara uyulmaksızın inşa edildiği anlaşıldığından davacının iyiniyetli kabul edilmesi mümkün değildir. Yine davaya konu taşınmazın çap kaydı bulunmaktadır. Çaplı taşınmazlarda davacının iyiniyet iddiası dinlenmeyeceğinden davacının temliken tescil isteminin sübjektif şart gerçekleşmediğinden reddi gerekirken yazılı nedenlerle kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 23.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        UYAP Entegrasyonu