Taşınmazlar üzerindeki ilk haciz kaydının 05/07/2012 tarihli olduğu, alacaklı vekilinin 11/07/2014 tarihinde; "borçlunun adına kayıtlı ve tespit edilecek başkaca taşınmazlarına kayden haciz konulması" talebinde bulunduğu, bu talep doğrultusunda şikayet konusu taşınmazlar üzerine 14/07/2014 tarihinde yeniden haciz şerhi işlendiği, alacaklının talep içeriği nazara alındığında, geçerli bir haciz talebinin olduğu, bu talep doğrultusunda taşınmazlara yeniden haciz konulmasında usulsüzlük olmadığı görülmüştür. İİK'nun 82. maddesinin 4 ve 12. bentlerinde yer alan haczedilmezlik şikayetleri, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa konulan her haciz yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır....
Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı borçlu temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 12.01.2022 tarihli 2021/6564 Esas ve 2022/298 Karar sayılı kararıyla "Alacaklının talebi üzerine, taşınmaz kaydı üzerine 27.12.2019 tarih, 77563 yevmiye numaralı haciz şerhinin işlendiği, bu durumda, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere, her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun, 27.12.2019 tarihli hacze karşı süresinde haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı bulunmaktadır....
dükkan niteliğindeki taşınmaz üzerindeki haczin taşkın haciz nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 19.01.2015 tarih ve 2015/312 E., 2015/998 K. sayılı kararının oy birliği ile kaldırılmasına karar verildikten sonra davacının temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi; İlk karar taşkın haciz şikayetine ilişkin olup; İcra Mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK'nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir....
Tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı tarafından dava dilekçesi ile haczedilmezlik şikayeti olarak nitelendirilmiş ve dilekçe içeriğinde de haczedilmezlik şikayetinden bahsedilmiş ise de, davacı tarafından aynı zamanda malların kendisine ait olduğu, kendilerine ait olan malları üzerinde haczin kaldırılmasının talep edildiği, davacı üçüncü kişinin davaya konu taşınırın mülkiyetinin kendisine ait olduğundan bahisle icra mahkemesine yaptığı başvuru HMK 33 maddesi gereğince hukuki nitelendirme hakime ait olacağından istihkak davası olarak kabul edilerek bu davanın istihkak davası prosedürü dahilinde noksan harç tamamlattırılarak görülmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. Bu itibarla, istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nin 353/1- a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın esasının incelenmeksizin mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davanın konusu, İİK 82/12'ye göre meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetidir. Dava konusu İzmir- Kiraz ilçesi, Cevizli mah. 12 Ada, 4 Parsel sayılı taşınmazın davacı-borçlu T1 adına kayıtlı iken 07/08/2017 tarihli haciz şerhi ile birlikte 11/04/2019 tarihinde dava dışı Zehra Yılmaz adına satış nedeniyle kaydının yapıldığı, taşınmazın Zehra Yılmaz adına kayıtlı olduğu görülmüştür. Somut olayda, meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayeti ileri sürülen taşınmazın dava tarihi 29/01/2020 tarihinden daha öncesinde borçlu tarafından dava dışı 3.kişiye satıldığı, bu nedenle davacı-borçlu tarafından haczedilmezlik şikayeti ileri sürülemeyeceğinden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken süreden reddine kara verilmesi bu nedenle hukuken yerinde değildir....
İcra Mahkemesi'nce borçlu belediyenin haczedilmezlik şikayeti üzerine yukarıda belirtildiği üzere duruşma açılıp alacaklıya da tebligat yapılmak suretiyle tarafların delil ve iddiaları sorularak, haczedilmezlik şikayetine konu edilen banka hesap ekstreleri getirtilerek yukarıda ilkeler doğrultusunda gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yapılarak yatan paraların mahiyetleri araştırılmalı havuz hesabı teşkil edip etmediği belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinden inceleme yapılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
İcra Mahkemesi'nce borçlu belediyenin haczedilmezlik şikayeti üzerine yukarıda belirtildiği üzere duruşma açılıp alacaklıya da tebligat yapılmak suretiyle tarafların delil ve iddiaları sorularak, haczedilmezlik şikayetine konu edilen banka hesap ekstreleri getirtilerek yukarıda ilkeler doğrultusunda gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yapılarak yatan paraların mahiyetleri araştırılmalı havuz hesabı teşkil edip etmediği belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinden inceleme yapılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup; iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Öte yandan, borçlunun ölümü ile İİK'nun 53. maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK'nun 82/12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceklerdir....
İİK'nun 82/12.maddesine dayalı olarak yapılacak meskeniyet iddiası haczedilmezlik şikayeti olup, borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği için haciz safhası bulunmadığı gibi meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de mevcut değildir. Genel kredi sözleşmesinden doğacak borç için verilen ipoteğe ilişkin takipte meskeniyet şikayeti dinlenilemez. Bu durumda Mahkeme'nin şikayetin reddine dair kararı gerekçe itibariyle yerinde değil ise de, açıklanan nedenlerle sonucu itibari ile doğru bulunduğundan onanması gerekmiştir. Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....