Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. (Sübjektif koşul) b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul) c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir....
katlarda bulunan çıkma ve balkonun davacılara ait 114 ada 11 parsel sayılı taşınmaza 6,26 metre tecavüzlü durumda olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda ana dosya davacılarının taşınmazına taşkın ve tecavüzlü şekilde bina inşa edildiğinin sabit olduğu, birleşen dosya davacıları-ana dosya davalıları tarafından temliken tescil talebinde bulunulduğu, emsal içtihatlar ve TMK m.725 hükmü gereğince temliken tescil talebinin kabulüne karar verilebilmesi için, taşkın inşaat yapan kişinin iyiniyetli olması, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olması, taşkın inşaat sahibinin temliken tescil bedeli ödemesi ve taşkın yapının arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının mümkün olması şartlarının gerçekleşmiş olması gerektiği, her ne kadar, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden fazla olması ve temliken tescil bedelinin depo edilmesi şartlarının gerçekleşmesi şartlarının oluştuğu sabit ise de, davalı-birleşen dosya davacılarının sübjektif iyiniyet şartını yerine...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, müşterek malik oldukları 360 ada 9 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından duvar ve inşaat yapılarak müdahalede bulunulduğunu, uyarılarının sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yapıların yıkımını istemiş, birleşen davanın reddini savunmuşlardır. Davalı, davacılar ile aralarını belirleyen sınırın en az 35 yıldan bu yana mevcut olduğunu, bu güne kadar niza doğmadığını, yıkım talep edilen kısmın değerinin arsa değerinden çok üzerinde olduğunu, muhik tazminat karşılığı adına tescil için dava açtığını belirterek davanın reddini savunmuş, birleşen davasında temliken tescil isteminde bulunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir....
Davalı (birleşen dosya davacısı) ..., asıl davanın reddini savunmuş, birleşen davasında ise davacıların mirasbırakanı Kemal'in kendisine borcu nedeniyle üzerine bina yaptığı dava konusu taşınmazın alımı ve geri kalan paranın ödenmesi konusunda anlaştıklarını, binayı iyiniyetle inşa ettiğini ileri sürerek, temliken tescil, takas, mahsup ve zararın tazmini isteklerinde bulunmuştur. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, davalı ...'in temliken tescil talebinin reddine, birleşen davanın ise, HUMK'nun 409.maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Karar, davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının iyiniyetli olmasının mümkün olmaması nedeniyle temliken tescil isteminin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, ayrıca zemin değerinin de yapı değerinden daha yüksek olduğunu, ifraz şartlarının oluşup oluşmadığının da araştırılmadığını, bu nedenlerle verilen kararın kaldırılması gerektiğini, ayrıca oluşan zararlarına ilişkin de yeterince araştırma yapılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle;itirazların yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek itirazların reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava; elatmanın önlenmesi, kal, ecrimisil ve tazminat tahsili istemine ilişkindir. Davalı tarafından da yargılama sırasında savunma yoluyla temliken tescil isteğinin ileri sürüldüğü anlaşılmıştır....
Bu iki koşulun varlığı halinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarıda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, TAŞKIN YAPININ TESCİLİ VE TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu 2422 parsel sayılı taşınmaza davalının haksız işgalinin bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi, olmadığı takdirde elatılan kısmın adına tescilini ve davalı tarafın arazisinde kalan ağaçların bedeli olan 100,00 TL'nin tahsilini istemiş, yargılama sırasında davasını ıslah ederek elatmanın önlenmesi, tescil ve olmadığı takdirde dikilen ağaçların ve imal edilen kuyunun bedeli olarak 10.350,99 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iyiniyetli olmadığı ve davalının haksız kullanımının olmadığı gerekçesi ile tescil ve elatmanın önlenmesi davasının reddine, davacının davalının arazisi üzerine diktiği ağaç inşaa ettiği kuyunun levazım bedeli olan 3427,80 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir....
Açıkçası yeri olmadığı halde davanın hak düşürücü sürenin varlığı nedeniyle reddi yasaya aykırıdır. Ancak; Türk Medeni Kanununun 724.maddesinin yapı sahibine tanıdığı hak kişisel haktır. Bu özelliğinden ötürü yapı sahibi ve onun halefleri bu hakkı ancak inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona veya onun haleflerine karşı ileri sürebilir. Az yukarıda sözü edildiği üzere davacının inşaatı 1985 yılında yaptığı, o tarihlerdeki malikinin ... olduğu anlaşılmaktadır. Davalı olanlar ise malik ...’la miras ilişkisi bulunmayan taşınmazı miras yolu ile değil tapuda satış suretiyle mülk edinen üçüncü kişilerdir. Tapudaki birden fazla temlik işleminin şahsi hakkın sonuçlarını bertaraf etmek kastı ile yapıldığı da iddia ve ispat edilmediğinden şahsi hakka dayanılarak üçüncü kişiler aleyhine açılan temliken tescil davası dinlenemez. Mahkemece davanın reddi sonuç olarak doğrudur....
Davalı vekili; müvekkilinin söz konusu yeri 1976 yılında Belediyeden satın aldığını, satın aldığında yerin tapusuz olduğunu, kendisine gösterilen sınırlar çerçevesinde duvar, ev ve baraka yaptığını, kendisine gösterilen sınırlar uyarınca 38 yıldır nizasız kullandığını, tapulama yapıldığında bir sınır kayması söz konusu olabileceğini, müvekkiline bir kusur atfedilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddini, eğer davacının iddia ettiği gibi bir ihlal ortaya çıkarsa, taşkın inşaat hükümleri doğrultusunda bedeli mukabilinde temliken tescile karar verilmesini talep etmiştir Mahkemece; 27/05/2015 tarihli fen bilirkişi raporu doğrultusunda müdahalenin menine, tecavüzlü yapıların kaline ve taşınmazın eski haline getirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, kal, eski hale iade ve savunma yoluyla ileri sürülen TMK’nin 725.maddesine dayalı temliken tescil istemlerine ilişkindir....
Mahkemece, elatmanın önlenmesine, ecrimisil yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, 189 ada 20 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalıların davacının bayii (satıcısı) ile yaptıkları satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak binalarını yaptıkları, temliken tescil istediklerini savundukları, ancak temliken tescil konusunda bir davaları olmadığı, 4721 s. TMK'nun 724. maddesine dayalı isteğin savunma yoluyla ileri sürülemeyeceği saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine....