"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10.10.2011 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil mümkün olmaz ise tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; temliken tescil talebinin reddine, bedel istemiyle ilgili olarak davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 23.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, temliken tescil, kabul edilmediği takdirde tazminat istemine ilişkindir....
Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa, durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir. TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır....
Mahkemece, her ne kadar davalı-karşı davacının iyi niyetli olduğu gerekçesiyle temliken tescil davasının kabulüne karar verilmiş ise de, çap kaydı oluşan taşınmazlar üzerine taşkın inşaat yapılması halinde iyiniyetin varlığı kabul edilemeyeceğinden, temliken tescil isteminin reddine, asıl davadaki elatmanın önlenmesi, kal isteğinin ise kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı-karşı davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Somut olayda davacı, taşkın inşaat nedeniyle elatmanın önlenmesi, taşkın kısmın yıkılması ve ecrimisil istemlerinde bulunmuştur. Davalı, yargılamanın devamı sırasında 07.10.2008 tarihli dilekçesi ile savunma yoluyla taşkın kısmın adına tescilini istemiş, eldeki davada hüküm verilmesinden sonra 20.10.2008 tarihinde temliken tescil istemli dava açmıştır. Davalının Mustafakemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/1258 esas numarasında açtığı tescil istemli davanın sonucu eldeki dava sonucunu etkileyecek niteliktedir. Bu nedenle, HUMK’nun 45. maddesinde belirtilen yol izlenerek, eldeki dava ile Mustafakemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/1258 esas numarasında kayıtlı dava birleştirilerek görülmelidir. Yukarıda açıklanan nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....
Davalı, davaya konu binayı kendi taşınmazına yaptığını, yapının imar nedeniyle tecavüzlü hale geldiğini ileri sürerek temliken tescil savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile davalının elatmasının önlenmesine, binanın taşkın kısmının masrafı davalıya ait olacak şekilde yıkılmasına karar verilmiş, verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2013 tarihli, 2013/15513-17179 Esas-Karar sayılı ilamıyla “...davalının temliken tescil savunması bakımından TMK’nın 725.maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi...” gerektiğinden bozulmuştur....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; temliken tescil talebinin dayanağını oluşturan şeker üretim ve ambalajlama tesisi, teneke kutu üretim tesisi ve poşet fabrikası gibi yapıların imar öncesinde tescil talebine konu 2207 ada 2, 3, ve 4 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalmadığı, anılan muhdesatın davacı ve davalı Hazinenin paydaş kılındığı 2042 ada 1 parsel sınırları içinde kaldığı, davacının maliki olduğu kadastral 405 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ise tescil talebine dayanak edilen yapıların mevcut olmadığı, dolayısıyla dava konusu 2207 ada 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temliken tescil koşullarının oluşmadığı; öte yandan tescil talebine konu 2207 ada 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde harita mühendisi bilirkişi raporunda krokide Ev1 ve Ev2 ile gösterilen iki adet taşkın yapı bulunduğu, bu yapılara da halen davacı tarafça tasarruf edildiği, davalılar tarafından açılmış bir elatmanın önlenmesi davası...
Saptanan bu hususlar dikkate alındığında, davacılar murisinin dava konusu evi inşaa ettiği tarihte, taşınmazın kendisine ait olması ve taşınmazın ifrazının mümkün olmaması nedeniyle temliken tescil şartları oluşmamış ise de; davalı tarafça davacılar aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasının kabul edilerek kesinleştiği ve bu davada davacılar murisi tarafından iyi niyetle inşaa edilen, dava tarihine kadar davacılar tarafından kullanılan dava konusu eve yönelik tazminata da hükmedilmediği gözetildiğinde, dava konusu evin davalı mamelekinde sebepsiz zenginleşme meydana getirdiği açık olup; davacıların, davalıdan dava konusu evin muhik tazminat bedelini talep edebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, davacılara ait yapının dava tarihindeki muhik tazminat bedeli bilirkişiler marifetiyle belirlenerek, bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde tazminat isteminin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, temliken tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, temliken tescil talebi reddedilmiş, tazminata hükmedilmiştir. Hüküm, bir kısım davalılar tarafından tazminat yönünden temyiz edilmiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/07/2013 NUMARASI : 2013/148-2013/287 Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil, temliken tescil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi ve ecrimisil yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kal istemi yönünden ise davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.03.2015 Salı günü saat: 09.59'da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, paydaşlar arasında imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL, TAZMİNAT -KARAR- Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkin olup mahkemece elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil ve temliken tescil isteğine ilişkin birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre,2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine 23.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....