- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin senetten kaynaklanan alacağını tahsil için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının takibin zamanaşımına uğradığı yönünde açtığı davada icranın geri bırakılmasına karar verildiğini belirterek takip zamanaşımına uğramadığından devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının takibe dayanak senet nedeniyle açtığı menfi tespit davasının takip zamanaşımı süresini durdurduğu, takibe konu senedin zamanaşımına uğramadığı, İİK' nun 33/a maddesi uyarına takibe devam edileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş...
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Hukuki yararın dava şartı olduğu 6100 sayılı hmk'nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Tespit davalarında hukuki yararın bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.(HMK'nun 106). Mahkeme tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında hukuki yararı kendiliğinden araştır ve yarar yoksa menfi tespit davasını bu nedenle reddeder. Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir. Menfi tespit davası borçlu hakkında bir takip yapılmadan önce açılabileceği gibi sonrada açılabilir....
Gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen davacı üçüncü kişi zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için takip alacaklısına karşı, takip borçlusunun kendisinden böyle bir alacağı olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir. İİK 89/3 maddesi gereği açılan bu menfi tespit davasının davacısı yürütülen icra takibinin borçlusu olmayan üçüncü kişidir. İş bu davanın İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve davanın dayandırıldığı vakıalar da davacının isteminin bu yönde olduğunu göstermektedir. İİK 89. maddesi özel bir düzenleme olup, buna dayandırılan menfi tespit davası açılabilmesinin koşulları belirtilmiştir. Davacı haciz ihbarnamesinin kendisine tebliği üzerine eldeki davayı açmıştır. Hal böyle iken, yerel mahkemece işin esasına girilip varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/153 KARAR NO : 2021/583 DAVA : MENFİ TESPİT (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 15/02/2018 KARAR TARİHİ : 21/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesi ile 75.000 TL ve 75.000 TL olmak üzere toplam 150.000 TL 'lik iki adet çeklerin kaybolduğunu, bu durumun bankaya bildirildiğini, buna rağmen ihtiyati haciz ve icra takibi yapıldığını, takibe konu çeklerin altındaki ...'a ait imzanın sahte olduğunu, bu nedenlerle ... 24. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında borçlu olmadıklarına dair menfi tespit davası açılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde husumetin çek lehdarı ...ne yöneltilmediğinden usulden reddi gerektiğini, zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davacının çekin kaybolduğuna dair resmi kurumlara şikayeti olmadığını, çekte imzası bulunan ...'...
İcra mahkemesinde borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında genel mahkemelerde açılan menfi tespit davası, savcılık soruşturması veya ceza davasının bekletici mesele yapılması olanaklı değildir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 2001-2004 yılları arasında davalıdan mal aldığını ve bedelini ödediğini, davalının 2 adet faturaya dayanarak ihtiyati haciz kararı aldığını, ihtiyati hacze konu faturaların mal almamasına rağmen muhasebecilerinin aynı olması nedeniyle defterlere işlendiğini, müvekkilinin açtığı menfi tespit davasının kısmen kabul edildiğini ve 52.974 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin davalıya verdiği çeklerle toplam 78.229 TL ödeme yaptığını, ödemelerin takas edilerek fazla ödemenin davalıdan tahsilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, daha önce açılan menfi tespit davası da davacının ödeme iddiasının kabul edilmediğini, her iki davadaki vakıaların aynı olması nedeniyle kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/356 Esas - 2020/42 Karar sayılı 06/02/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; a)Davacının, davalı T5 aleyhine açtığı 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit davasının husumet yönünden REDDİNE, b)Davacının, davalı T3 aleyhine açtığı 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit davasının REDDİNE, c)6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesinin son cümlesi gereğince ret edilen 1.206.154,16 TL alacağın %10'u olan 120.615,42 TL inkâr tazminatının davacıdan alınarak davalı vergi dairesine verilmesine, ç)Davacının peşin yatırdığı 17.911,40 TL harçtan alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile Hazineye gelir kaydına, artan 17.731,50 TL peşin harcın talebi halinde davacıya iadesine, d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, e)Davalı T3 tarafından yapılan 50,00 TL yargılama...
Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar HUMK.443/4 m.), Mahkumiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları, (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 4. maddesi), Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı), Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar (İİK 72. madde), Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar ( MÖHUK. 41/2), Sayıştay kararları (6085 sayılı Sayıştay Kanunu 53. madde), idare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar (2577 sayılı İYUK28/1), Bu istisnai hükümlere göre, menfi tespit konulu ilamın anılan maddeler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Somut olayda takip dayanağı ilamda; borçlu tarafından açılan menfi tespit davası ile alacaklının borçluya karşı açtığı alacak davasının birleştirilmesine karar verilmiştir....
Davalının, abonesi olna davacının evinin elektriğini, kaçak elektrik kullandığı gerekçesi ile kestiği davacının açtığı menfi tespit davası sonucu kaçak elektrik kullanmadığının belirlendiği, menfi tesbit davasının yargılama sırasında verilen ihtiyati tedbir kararı ile bağlanan elektriğin defalarca kesildiği, davacının 22.7.2004 tarihinden 6.6.2006 tarihine kadar evinin elektriğinin bağlanmadığı ve uzun süre elektriksiz kaldığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 2008/14416-2009/4050 Günümüz yaşamı için zorunlu ihtiyaçlardan olan elektriği kesilmiş bir konutta uzun süre yaşam sürdürülmüş olmasının yaratacağı mağduriyetin ispata ihtiyacı olmadığı açıktır. Üstelik bu durumun davalının kusuru ile yaşandığı da kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabittir....