kabul edilmediğinden menfi tespit davasına konu bedeli davalıya ödemek zorunda kaldıklarını belirterek, davanın istirdat davası olarak görülmesini istemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72/ I. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir....
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kararın sonuç kısmında davacı vekilinin yüzüne davalının yokluğunda ibaresi olduğunu oysa ki bu davada vekili bulunmadığını, yerel mahkemece her ne kadar dava konusunun abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası olduğunu ve TKHK 73/A-1 hükmünde geçen istisnalardan olmadığını ve bu nedenle ara bulucuya başvurmanın zorunlu olduğu belirtilse de menfi tespit davaları için arabulucuya başvurmasının zorunlu olmadığını doktrin ve Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, menfi tespit davalarının niteliği itibariyle bir alacak veya tazminat davası değil tespit davasının bir türü olduğunu, menfi tespit davalarının karşı tarafın parasal bir edime mahkum edilmesi şeklinde bir hüküm içermediğinden arabuluculuk Kanunu md. 18/A'nın açık lafzı karşısında hüküm yorum yoluyla genişletilmesinin mümkün olmadığını, ilgili maddenin hukuki temeli dava konusunun karşı tarafı bir edime mahkum etme çabası içinde olduğunu,...
Asliye Ticaret Mahkemesi ilamı ile davacının menfi tespit davasının reddine karar verildiğini, ilamın Yargıtay denetiminden de onanarak geçtiğini, bundan sonra ilamda belirtilen vekâlet ücreti ve işlemiş faiz şikâyete konu icra dosyası ile takibe konu edildiğini, İİK'nun 72. madde hükmü menfi tespit davalarının kabulüne karar verilmesi halinde işbu ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağını emrettiğini, İİK'nun 72. maddesi hükmü açık olduğundan daha önce hukuka aykırı şekilde verilmiş olan Yargıtay kararını emsal kabul ederek, yerel mahkeme tarafından şikâyetin kabulüne karar verilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini beyanla, istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddini istemiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi (olumsuz) tespit davası sonunda alınan ilam, İİK’nun 72/5. maddesi hükmü karşısında kesinleşmeden takibe konulamaz....
Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/164 Esas numarası ile tasarrufun iptali davası açtıklarını ve davanın devam etmekte olduğunu, açılan menfi tespit davası ve İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesindeki davaların açılmış olması ile sürenin kesildiğini ve zamanaşımının gerçekleşmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, TTK 749. maddesine göre bonoyu düzenleyen keşideciye karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır. Takip dayanağı senedin 15/10/2011 vade tarihli olduğu, menfi tespit davasının 10/12/2013 tarihinde açıldığı, 08/03/2018 tarihinde davanın reddedildiği, menfi tespit davası açılmasıyla zamanaşımının kesildiği, menfi tespit davasına karşı savunmada bulunulması nedeniyle alacak iradesinin ortaya konulduğu, takipten sonra zamanaşımına koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Bu durum karşısında, davacının iddia ettiği olayın haksız fiil niteliğinde olduğu, davalıya sigortalı aracın da hususi nitelikte otomobil olduğu, dolayısıyla davacının halefiyete dayalı talebe karşı menfi tespit istemli olarak açtığı haksız fiil hükümlerine dayandırılan davada HMK'nın 2. Maddesi gereği genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir....
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda 20.01.2011 gün, 11528–233 sayılı ilam ile takip borçlusunun açtığı menfi tespit davasının sonucuna göre davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerektiği gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir....
Davalı T5 cevap dilekçesinde özetle; davacı ve avukatları tarafından tehdit edidiğini, bu kişilerin daha önceden de tarafına usulsüz işlemler teklif ettiğini, davacının daha önce alacaklısı olduğu diğer dosyalardan anlaşarak ve indirim yaptırarak yüklü ödemeler yaptığını öğrendiğini, davacının açtığı bu davanın süresinin geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "davacının açtığı menfi tespit talebini içerir davanın süre nedeniyle reddine, davacının tedbir talebinin reddine " karar verilmiştir. Karar tarihinden sonra davacı ve davalı vekili ile birlikte 04/07/2018 tarihli sulh protokolü ve feragat dilekçesi sunulduğu görülmüştür. Mahkemece 06/07/2018 tarihli ek karar ile davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davalı T3 vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
Mahkemece; davacının tüm davalılar aleyhine açtığı menfi tespit davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, davacının davalı T3 aleyhine açtığı çek istirdadı davasının kısmen kabulü ile, 40.000,00 TL çek bedelinin davalı T3'tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Menfi tespit yönünden verilen usulden redde ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, dosyada menfi tespit taleplerinin kendiliğinden istirdata dönüştüğünü, dava dilekçesindeki tazminat talepleri husunda bir hüküm kurulmadığını belirterek kararın bu yönleri ile kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde; kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2016/1038 Esas KARAR NO : 2021/1262 DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 22/09/2016 KARAR TARİHİ : 23/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dosyasına ilişkin icra dosyasına dayanak çekin arkasındaki kaşenin ---------- ------------- yaptırıp ------------------, takibe konu çek üzerinde yer alan imzanın müvekkiline kesinlikle ait olmadığını, dolayısıyla açıkça itiraz ettiklerini,----- ciroladığı çekler nedeniyle müvekkili aleyhine çok sayıda icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin maddi ve manevi olarak büyük kayıplar yaşadığını, yine müvekkili adına bu sebepten ötürü ---- dosyasından takip başlatıldığını ve ---- itirazlarının kabul kabul edildiğini ve başlatılan icra takibinin durdurulduğunu, --- müvekkilinin imza itirazına karşı vermiş olduğu karar emsal olması ve...
Mahkemece toplanan delillere göre; davacının daha önce dava konusu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle dava açtığı, mahkemenin 17/05/2006 tarih ve 2005/529 E., 2006/152 K.sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği, önceki davada senetlerin hatır için verildiğinden bahisle menfi tespit talebinde bulunulduğu, iş bu davada ise senetteki imzaların davacıya ait olmadığı ileri sürülerek menfi tespit talebinde bulunulduğu, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i maddesi uyarınca tarafları, dava konusu ve dava sebebi aynı olan kesinleşmiş kararın, sonradan açılan dava için kesin hüküm teşkil edeceği, bu davada da kesin hükmün mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....