Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; yargılama sırasında daha önce şirket yönetimine hakim olan ortaklar tarafından mahkememizce atanan kayyum heyetinin sağlıklı şekilde şirket yönetimi için gereken işlemlerin yerine getirilmesini ortadan kaldıracak pek çok engellemeler gerçekleştirildiği, kayyum olarak görevlendirilen kişilere yönelik birçok eylem nedeniyle soruşturmalar açıldığı, şirket ortaklarının bu olumsuz tutumları nedeniyle mahkememizce son celse şirket ortaklarının kayyum görevlendirilmesi ile ilgili beyanlarına başvurulduğu, şirket ortaklarının çoğunluğunun Genel Kurulu toplayıp şirket müdürü seçilinceye kadar şirket ortaklarından ... ve ...'ın kayyum olarak atanmasını kabul ettikleri, ...'ın müdürlük yetkisinin kaldırılmasına ilişkin kararının kesinleşmesinden sonra davacı ... tarafından davadan feragat edildiğinden davacı ...'ın davalı Saray Piliç İşl. San. ve Tic. Ltd....

    İlk derece mahkemesince, dava konusu takibin muhatabı ve borçlusunun şirket olduğu, davacının talebinin ise takibin, kendi ortaklık hissesi yönünden iptaline ilişkin olduğu, zararın dolaylı zarar olması halinde de şirket ortağı tarafından açılan davada talebin şirket adına olmasının gerektiği, ancak şirket ortağı davacının açtığı bu davada kendi hissesi yönünden hükümsüzlük ile iptal talep ettiği, bu nedenle 6100 sayılı HMK'nın dava şartlarına ilişkin 114/1-h bendinde ifade edilen "Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması" kuralına aykırı surette açıldığı, davanın şirket adına ve onun yararına açılması gerekmesine rağmen davacının kendi adına olarak dava açmasında her hangi bir hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/533 KARAR NO : 2021/953 DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) DAVA TARİHİ : 26/08/2021 KARAR TARİHİ : 15/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ------ %50 hissesini devralarak şirket ortağı olduğunu, davalının ----aynı zamanda münferit imza yetkilisi müdürü olduğunu, söz konusu hisseleri devralmadan önce yapılan incelemelerde şirketin iyi durumda, gelişmeye açık bir şirket izlenimi verdiğini, şirket cirosunun davalı tarafından manipüle edilerek şişirildiğini, müvekkilinin satın aldıktan sonraki hızlı düşüş ile farkettiğini ve yanıldığını anladığını, müvekkilinin şirket hakkında gerçeğe aykırı bilgi verilerek zarara uğratıldığını, davalının bankalardan ---- müvekkiline ait çekleri vermeye ikna ettiğini...

        , oğlunun şirkette hala ortak olması nedeniyle ilerde bununla ilgili herhangi bir zarar gelmemesi nedeniyle oğlunun velayet hakkına dayanarak TTK’nın 638. maddesine istinaden şirket ortaklığından çıkartılması için davalı şirkete ihtarname gönderdiğini ancak davalının hiçbir işlem yapmadığını,kendisinin de şirket işlerinden anlamadığını belirterek oğlu ...’nın şirket ortaklığından çıkarılmasını ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir....

          KARAR Davacı alacaklı vekili, 23.05.2014 tarihinde haczedilen pergola tentenin müvekkili şirketçe borçlu şirkete satıldığını ve montajının haciz adresinde yapıldığını, takip dayanağı 10.04.2013, 10,05.2013 ve 10.06.2013 tarihli çeklerin mahcuzun imali ve montajına ilişkin 08.08.2012 tarihli sözleşme uyarınca borçlu şirket tarafından keşide edildiğini, 3. kişi şirket ile borçlu şirket arasında muvazaalı devirler yapıldığını öne sürerek davanın kabulü ile istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı 3. kişi yetkilisi duruşmada alınan beyanında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; borçlu şirket ile 3.kişi şirket kurucu ve ortaklarının akraba oldukları,aralarındaki işletme devrinin danışıklı olduğu,işletme devrinin alacaklının haklarını etkilemeyeceği TBK.'...

            nin ortağı olduklarını, şirket ortağı olan...ve ...'ın, şirket hisselerini davalı ...'a noter aracılığı ile devrettiklerini, şirket ana sözleşmesinin şirket hisselerinin devrini yasakladığını, müvekkillerinin açık iradesine rağmen davalı ...'ın ortak olma ısrarını sürdürdüğünü, şirket yönetim kurulunun bir an önce şirket pay sahipliği konusundaki belirsizliğe son vermek için, şirket anasözleşmesinin 6/son maddesi ve TTK'nın 418/4.maddesinin verdiği yetkiyi kullanarak, davalıya devredilen 552 payın yargılama aşamasında belirlenecek rayiç değerinin mahkeme veznesine veya banka hesabına depo edilmesi karşılığında, davacı ortaklara devri için dava açmalarına karar verdiğini, ileri sürerek davalıya devir edilen 552 paydan 138 payın ...'e, 138 payın ...'e, 138 payın ...'a ve 138 payın ...'a devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı müvekkilinin ... ve ...'...

              in müdür olarak atandığı, dava tarihi itibariyle davacı şirketin yetkili temsilcisinin ise... olduğu, dava konusu yapılan 15.01.2009 tanzim, 15.01.2010 vade tarihli 135.000,00 TL bedelli senedin ise alacaklısının ..., borçlularının ise davacı şirket, davalı ... ve dava dışı şirket ortakları ... ve ... ile davacı şirketin yeni yetkilisi ve ortağı... olduğu, davacı şirket tarafından davalı aleyhine cumhuriyet savcılığına yapılan şikayet sonucunda takipsizlik kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, dava konusu senetin alacaklı tarafından takip konusu yapıldığı ve dosya borcunun davacı şirket tarafından ödendiği, her ne kadar davacı tarafça senedin müdürlükten ayrıldıktan sonra davalı tarafından sahte olarak düzenlendiği iddia edilmiş ise de, senedin altında davacı şirket dışında davalı ve dava dışı şirket ortakları ve şirketin yeni yetkilisi...'...

                Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre 3. kişi sayılır. TTK'nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, 3. kişi şirket ortağı nezdinde sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çerilmesi mümkün, İİK'nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur....

                  Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur;ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. 6102 sayılı TTK'nun 133. maddesinin ikinci bendine göre gönderme yapılan İİK'nun 94/1. maddesine göre anonim şirket payının haczi, alacaklıların borçlu şirket ortağının şirket payı ve hissesini haciz talebine ilişkin olup, doğrudan anonim şirketin borcundan dolayı ortakların pay ve hisselerinin haczi mümkün değildir.O halde mahkemece, borçlu şirketin isteminin kabulü ile usule uygun olmayan icra müdürlüğünün 10.11.2014 ve 14.01.2015 tarihli haciz işlemlerinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

                    Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan, şirkete göre üçüncü kişi sayılır. TTK'nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, 3. kişi şirket ortağı nezdinde sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çevrilmesi mümkün, İİK'nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur....

                      UYAP Entegrasyonu