Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

maddeleri nazara alındığında, koruma amaçlı imar planı onaylanmış olan sit alanlarında, taşınmaz kültür varlığının bulunduğu parseller dışındaki tüm inşai ve fiziki müdahalelerin, idarenin bünyesinde koruma, uygulama ve denetim bürosu mevcut ise belirtilen bürodan, aksi halde ilgili Koruma Bölge Kurulundan alınacak izin ile gerçekleştirilebileceği, anılan kurumlardan izin alınmaksızın yapılan esaslı veya basit onarım kapsamında bulunan inşai ve fiziki müdahalelerin 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi uyarınca cezalandırılacağı, dava konusu yere ilişkin olarak koruma amaçlı imar planı mevcut olmaması durumunda ise basit tamirat ve tadilatta bulunabilmek için yine İdarenin bünyesinde koruma, uygulama ve denetim bürosu mevcut ise belirtilen bürodan, aksi halde ilgili Bölge Kurulundan izin alınması gerektiği ve izinsiz olarak yapılan uygulamaların 2863 sayılı kanunun 65/d maddesi ile yaptırım altına alındığı, esaslı onarım ve tamiratların ise mutlaka ilgili Bölge Kurulu izni ile gerçekleştirilebileceği...

    Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....

    Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....

    Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun “Geçici Koruma” başlıklı 91 inci maddesinde; “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.” hükmüne yer verilirken, bu maddeye dayanılarak hazırlanan ve 22/10/2014 tarihinde yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliğinde, “geçici koruma”; “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan koruma” şeklinde tanımlanmıştır....

      G E R E K Ç E Uyuşmazlık, idare mahkemesi kararı uyarınca ödenen tazminatın davalıdan rücuen tazmini davasında davayla birlikte istenen geçici hukuki koruma tedbirinin reddinden kaynaklanmaktadır. Davacı vekili 15/01/2020 tarihli dilekçesi ile, davalının tapuda adına kayıtlı taşınmazlara, trafik sicilde adına kayıtlı araçlarına, bankalarda bulunan mevduatlarına ve sair mal varlığına, ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır....

      koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, suçun işleniş biçimi, konusunun önem ve değeri, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı da dikkate alınarak hükümden sonra, 11/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması, Kabul ve uygulamaya göre de; Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nın 53/1 maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına...

        Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun ... günlü, ... sayılı kararı ile işyerinin ticari faaliyetten men edilmesine ilişkin Beşiktaş Belediye Başkanlığının ... günlü, ... sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ......

          Daire'nin 14/07/2009 tarih ve 2009/4155 sayılı kararı ile onanmış ise de, suça konu yerin 3. derece doğal sit alanı statüsünün devam ettiği, bu itibarla öncelikle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 05/11/1999 tarihli ve 658 sayılı ilke kararı doğrultusunda bu alanda havuz yapılması hususunda sanık tarafından kurula sunulmuş bir proje ve alınmış bir izin mevcut olup olmadığı araştırılarak, yine suça konu havuzun yapılış tarihi her türlü şüpheden uzak biçimde tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeyerek eksik kovuşturma sonucu beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27/11/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Dosya içeriğinde yer alan, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun …tarihli, …sayılı kararın içeriğinin "İstanbul ili, Silivri ilçesi, Mimar Sinan Köprüsü ve çevresinin …gün ve …sayılı Kurul Kararı ile I....

              Geçici hukuki koruma ise, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır.. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır. Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın "İhtiyati tedbirin şartları" başlıklı 389....

              UYAP Entegrasyonu