Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bozma Kararı Dairemizin 13.01.2020 tarih, 2019/2214 E. ve 2020/296 K. sayılı ilamı ile Mahkemece, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesini doğru görülmediği gerekçesiyle gerekçesiyle bozulmuştur. C. Mahkemece Verilen Direnme Kararı Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile belirsiz alacak davası açma şartlarının mevcut olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....

    Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımmında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, geçersiz satış sözleşmesine dayanan alacak isteğine ilişkin olduğu ve para alacağından kaynaklandığına göre, geçici hukuki koruma tedbirinin ihtiyati haciz olarak nitelendirilip değerlendirilmesi gerektiği halde, ilk derece mahkemesince 23/10/2020 tarihli tensip zaptı ara kararı ve aynı tarihli gerekçeli kararında ihtiyati tedbir olarak değerlendirilmesi hukuka aykırı olmuştur. Keza, 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 766 sayılı kanun gereğince kadastro çalışmalarının 1972 yılında yapıldığı, 2560 sayılı İSKİ Kanunu'nun verdiği yetkiye dayalı olarak 13.03.1984 yılında içme ve kullanma suyu temin edilen ve edilecek olan yüzeysel su kaynaklarının kirlenmeye karşı korunması hakkındaki yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1988 yılından bu yana Sazlıdere Baraj Gölü'nün korunması gereken havzalar arasına alındığı, dava konusu taşınmazın Sazlıdere Barajı kısmen kısa kısmen de orta mesafeli koruma alanında kaldığı, koruma alanı kapsamında olan bu tür yerler üzerinde koruma alanı kapsamına alındığı tarihten sonraki zilyetliğin hukuki kıymet taşımadığı, kadastro tespitinin yapıldığı tarih ile taşınmazın baraj havza koruma kapsamı alanına alındığı tarihler arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımının geçmediği, davacılar yararına zilyetliğe dayalı kazanım koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle...

      I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 12/07/1995 gün ve 6848 sayılı kararı ile belirlenen Tarihi ... Kentsel ve Tarihi Sit Alanı içerisinde bulunan, 25/12/2007 gün ve 26737 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun 2007/12893 sayılı kararı ile ilan edilen “... ve Çevresi (... Mahalleleri) Kentsel Yenileme Alanı” sınırları içerisinde kalan, ...I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlılarını Koruma Kurulu'nun 17/04/2002 gün ve 13830 sayılı kararıyla korunması gerekli anıt eser olarak tescil edilen, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 11/07/1981 gün ve 13091 sayılı kararı ile sınırları belirlenen ... Protokol içerisinde kalan... Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 07/05/2009 gün ve 732 sayılı kararı ile Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 11/07/1981 gün ve 13091 sayılı kararı ile sınırları belirlenen ......

        Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır.. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....

        tarih ve ... sayılı Altındağ Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü işlemi yönünden ise; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 9. maddesinde "Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez....

          Gemi Yüzey Koruma Boya San. Tic. Ltd. Şti.'nden alınmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: 25/01/2017 tarih ve 29959 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 05/01/2017 tarih ve 99 sayılı "Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı"nın, "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünün 2. maddesinin (ç) bendinin iptali istenilmiştir....

              Dava, koruma kararının kaldırılmasına ilişkin olup bu istek koruma altında bulunan çocuğun hak ve menfaatleriyle ilgili olduğundan, ilgili sıfatıyla verilen kararı temyiz etme hakkı mevcuttur (HMK.md.387/1). Temyiz edilen kararın temyizi kabil olmadığına dair yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. O halde mahkemece verilen 22.04.2015 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar usul ve yasaya aykırı olup bozularak kaldırılmasına, temyizi incelenmesine karar verilmiştir. 2-Hükmün esasına ilişkin temyiz incelemesine gelince; a-Dava, hakkında koruma kararı alınan ...'ın koruma kararının kaldırılmasına ilişkindir....

                Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız eylemden kaynaklanan tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu açıktır. Bu durumda ilk derece mahkemesince de geçici hukuki koruma tedbiri ihtiyati tedbir olarak değerlendirilip ve bu yönde inceleme yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür....

                UYAP Entegrasyonu