WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız fiil iddiasına dayanan alacak (para alacağına) isteğine ilişkin olup; davacı tarafın geçici hukuki koruma isteği ihtiyati haciz olduğundan ilk derece mahkemesince herhangi bir niteleme yapılmaksızın ".. İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz..." denilerek her iki geçici hukuki koruma tedbirinden birden bahsedilmesi hukuka aykırı olmuştur....

Mahkemece, davacının alacak davası açmak suretiyle alacağını isteyebileceği ve ihtiyati tedbir talebinde bulunabileceği, davacının alacak davası açmak suretiyle ileri sürebileceği bir istemi ihtiyati tedbir yoluyla talep etmesinin HMK'nun 389'uncu v.d. maddelerine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, kararı ihtiyati tedbir isteyen (asil) temyiz etmiştir. 1-İhtiyati tedbir, hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup, ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir (Yılmaz, E.: Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Ankara 2001, s. 29)....

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nün … tarihli, … sayılı işlemine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre, tescil kararına konu taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesidir. Söz konusu işlemlere karşı bir dilekçeyle Danıştay nezdinde dava açılması, belirtilen işlemlerin maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi içinde bulunması halinde mümkündür. Ancak 728 sayılı ilke kararı, ne dava konusu bölgenin nitelikli doğal koruma alanı olarak tescil edilmesi işlemine ne de bu işleme karşı davacı tarafından yapılan başvurunun reddi işlemine dayanak teşkil etmekte; bir diğer deyişle, dava konusu düzenleyici işlemle bireysel işlem arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunmamaktadır....

      ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun Doğal (Tabii) Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları ile İlgili İlke Kararı nın ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlem niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından, bu işleme karşı açılan davanın görüm ve çözüm yeri Danıştaydır....

        I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile belirlenen kentsel sit alanı içerisinde yer alıp, ... II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 30/06/2006 tarih ve 418 sayılı kararı ile 2. grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen taşınmazın, 14/09/2009 tarihinde sanığın yetkilisi olduğu şirket tarafından satın alındığı, adı geçen Koruma Bölge Kurulu'nun 04/02/2010 tarih ve 3227 sayılı kararı ile suça konu taşınmaza ait rölöve ve restitüsyon projeleri onaylandığı gibi, ......

          tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, korunma ihtiyacı olan çocuk hakkında, koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alma yetkisini çocuk mahkemelerine vermiş (5395 s....

            Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, dava dışı üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen tazmini isteğine (para alacağına) yönelik olduğuna göre; ilk derece mahkemesince geçici hukuki koruma tedbirinin ihtiyati haciz olduğu kabul edilmesi suretiyle inceleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Öte yandan, 2004 Sayılı İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır....

            geçici hukuki koruma -ihtiyati tedbir kararı verilmesine..." karar verildiğini, mezkur kararda ayrıca "......

              Bu açıklamalara göre, davanın açılması sırasında veya dava sırasında, Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olan başvuru harcı yatırılmadan geçici hukuki koruma talep edilmesi halinde, geçici hukuki koruma talep edene başvuru harcını tamamlaması için usulünce ihtarat yapılarak süre verilmesi, bu sürede harç tamamlanırsa geçici hukuki koruma talebinin esasının incelenmesi gerekir (Bkz. Yargıtay 3. HD'nin 16/06/2022 tarihli ve 2022/1582 E., 2022/5882 K. sayılı uyuşmazlığın giderilmesi kararı)....

                Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.02.1993 günlü kararı ile Behice Eren Çocuk ve Gençlik Merkezinde koruma altına alınmış olup, 06.06.2004 tarihinde 18 yaşını tamamladığı, 2828 sayılı Kanunun 22, 24. maddelerine göre koruma kararının istisnalar hariç reşit olana kadar devam edeceği, yine dosyaya sunulan Ankara Valiliği İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün 08.01.2007 günlü yazısına göre mağdurenin 18 yaşını doldurduğundan dilekçe vererek kurumdan ayrıldığı, koruma kararının aynı Kanunun 24/c maddesine göre uzatılmasının da söz konusu bulunmaması karşısında, koruma kararı ortadan kalkmış olup, 22.09.2005’de verilen katılma kararı hukuki değerden yoksun olup, temyiz hakkı da vermeyeceğinden kurum vekilinin temyiz isteminin CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 31.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu