Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın usule ve Yargıtay içtihatlarına göre tasfiye memuru ... yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye sürecini eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı ticaret sicili müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını ve yargılama masraflarından ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle müvekkilinin aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir....

    Somut olayda davalı şirket 04/04/2016 tarihinde tasfiye kararı almış, dahili davalı T5 tasfiye memuru olarak atanmış ve şirketin 24/05/2017 tarihi itibariyle tasfiye nedeniyle sicilden terkini gerçekleştirilmiş ise de davacının, ihyası istenen şirket hakkında rücuen tazminat davası açtığı, dava tarihi terkin tarihinden sonra ise de davaya konu iş kazasının 2013 yılında gerçekleştiği, dahili davalı tasfiye memurunun bu iş kazasından haberdar olmamasının kabul edilemeyeceği, davacının şirketin ihyasını istemekte hukuki yararının bulunduğu, dahili davalı tasfiye memurunun iş kazası sonucu oluşacak borçlar için gerekli parayı ayırmadan tasfiye işlemlerini bitirerek ticaret sicilinden terkin ettirdiği için davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretininden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, dahili davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince...

    maddesi gereğince de ortaklar karar vermedikçe tasfiye memurunun şirket mallarını toptan satamayacağını, ortaklar kurulunun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için TTK’nın 388. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki nisapların şart olduğunu, 05/09/2011 tarihinde alınan kararların toplantının belirtilen yerde yapılmaması, çağrı usulüne uyulmaması, toplantıya davacıların katılmasının engellenmesi, tasfiye memurunun iyiniyetli olmaması gibi nedenlerle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, tasfiye memurunun iyiniyetli davranmayarak görevini kötüye kullanması nedeniyle tasfiye memurunun azlini, yeni bir tasfiye memuru tayin edilmesini, 05/09/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlar ile şirket mevcudunun ortaklara tasfiye payı olarak dağıtılmasına ilişkin 21/09/2011 tarihli kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Müdahiller vekili, davanın reddini istemiştir....

      Daha sonra şirket ortağı olan davacının talebi üzerine atanan tasfiye memurunun da görüşü alınmak suretiyle ilk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek kararla şirketin ihyası davası kapsamında atanan tasfiye memurunun görevine son verilmiş, yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır. Davalı ... vekilinin istinaf istemi ise tasfiye memurunun atanmasına ilişkin ek kararın kaldırılmasına ilişkindir. HMK'nın "İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar" başlıklı 341. maddesinin 1. fıkrası, "İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir." hükmünü içermektedir....

        Birleşen davada davacı şirket adına tasfiye memuru, şirket ile mevcut tasfiye memuru arasındaki davalarda temsil için temsil kayyımı atanmasını talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; tasfiye halinde Taç Konserveciler San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye tasfiye memuru olarak atanan ... ile ilgili şirket arasında Antalya İcra Müdürlüklerinde ve Antalya Mahkemelerinde tarafların karşılıklı olarak açtıkları birden çok dava ve icra takiplerinin bulunduğu, şirket tasfiye memuru olan ... ile tasfiye halindeki şirket arasında menfaat çatışması olduğu gerekçesiyle, asıl dava yönünden davalının itirazının reddine, asıl dava yönünden davanın kabulü ile tasfiye memuru olarak atanan ...'in tasfiye memurluğundan azline, davalı şirkete tasfiye memuru olarak mali müşavir ...'...

          Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/... esas sayılı dosyasıyla sınırlı olmak üzere ek tasfiye için yeniden tesciline karar verilmesini davanın açılmasına sebebiyet veren ... aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğnuda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı ticaret sicili müdürlüğünnü sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkili yönünden açılan davanın reddini talep etmiştir....

            maddesi gereğince de ortaklar karar vermedikçe tasfiye memurunun şirket mallarını toptan satamayacağını, ortaklar kurulunun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için ...’nın 388 maddesinin .... ve 4. fıkralarındaki nisapların şart olduğunu, 05/09/2011 tarihinde alınan kararların toplantının belirtilen yerde yapılmaması, çağrı usulüne uyulmaması, toplantıya davacıların katılmasının engellenmesi, tasfiye memurunun iyiniyetli olmaması gibi nedenlerle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, tasfiye memurunun iyiniyetli davranmayarak görevini kötüye kullanması nedeniyle tasfiye memurunun azlini, yeni bir tasfiye memuru tayin edilmesini, 05/09/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlar ile şirket mevcudunun ortaklara tasfiye payı olarak dağıtılmasına ilişkin .../09/2011 tarihli kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Müdahiller vekili, davanın reddini istemiştir....

              Maddesi ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin Madde 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan tasfiye sürecini eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı müvekkili ... nün sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek müvekkili yönünden davanın reddini istemiştir. DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, tasfiye sonucu sicilden kaydı silinen şirketin ihyasına ilişkindir. İhyası istenen Tasfiye Halinde ... Ltd. Şti'nin sicil kaydı alınıp incelendiğinde tasfiye sonucu kaydının kapandığı, tasfiye sonucu kaydının kapanması nedeniyle tasfiye memurunun davacı tarafça davalı gösterildiği anlaşılmıştır. TTK 547....

                Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin tasfiye işlemleri esnasında şirket aleyhine herhangi bire alacak veya başkaca bir dava bulunmadığını, şirketin ticaret kanunu ve diğer mer'i mevzuat kuralları çerçevesinde tüm hak alacak ve borçları olmadan kanuna uygun olarak tasfiye edildiğini, tasfiye memurunun sorumluluğuna gidilebilmesi için şirketin tasfiyesi aşamasında şirket aleyhine açılan bir davanın olup olmadığına bakılması gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen davanın tasfiye aşamasında bulunmadığını, Tunceli .... Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi'nin ...E....

                  Müdürlüğünün ... esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu, takip temelinin tasfiye halinde davacı kollektif şirket ortaklarının sorumluluğu kapsamında alacak istemine ilişkin olduğu, karşı davanın tasfiye memurunun şirket ve davalıyı zarara uğrattığı iddiası ile tazminat istemine ilişkin olduğu, şirket merkezinin "..." olduğu, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, mahkememizin yetkisiz olduğu anlaşıldığından, kesin yetki kuralı dava şartı olduğundan resen dikkate alınmış, HMK.114/ç ve 115.maddesi uyarınca Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan asıl ve karşı davanın usulden reddine dair aşağıda yazılı karar verilmiştir. dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu