Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Uyuşmazlık, kira sözleşmesinden kaynaklanmayıp 818 sayılı Kanun'un 58. maddesinden kaynaklanan bina sahibinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine göre temyiz incelemesi Dairemizin görevi dahilinde olmayıp, Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın adı geçen Daire Başkanlığına gönderilmesine, 03.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    DAVA : Şirket Müdürünün Azli, Şirket Ortaklığından Çıkma DAVA TARİHİ : 19/07/2023 KARAR TARİHİ : 10/11/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023 Mahkememizde görülmekte olan Şirket Müdürünün Azli, Şirket Ortaklığından Çıkma davasının yapılan açık yargılaması sonunda, İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan ...'nin müvekkili ile kardeş olan diğer davalı ...’nın ortak olduğu bir şirket olduğunu, davalı şirketi imzaya ve temsile yetkili müdürünün davalılardan ... olduğunu, şirket faaliyetlerine devam ederken aile arasında meydana gelen tartışma nedeniyle dava dışı aynı zamanda ortakların babası olan .... ile davalı ...’nın kayınpederi arasında tartışma çıktığını, tartışma sonucunda davalı ...'nin kayınpederi ... öldüğünü, bu durumun ortaklar arasında fiili uyuşmazlık çıkarttığını, ortaklığın devamının imkansız hale geldiğini, davalılardan şirket müdürü ...'...

      Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 6762 sayılı eski TTK döneminde verdiği kararlarında, şirket alacaklısının alacağını şirketten tahsil edememiş olmasından kaynaklı zararının doğrudan zarar olduğu, dolayısıyla şirket alacaklılarının doğrudan doğruya zararları için şirket yönetim kurulu üyeleri (limited şirkette şirket müdürü) aleyhine tazminat kendilerine ödenmek üzere sorumluluk davası açabilecekleri ve bunun için alacaklının şirketten olan alacağının yönetim kurulu üyelerinin kusurlu eylem ve işlemlerinden dolayı şirketten tahsil edilememiş olması ya da şirketin iflas etmiş ya da fiilen ödeme güçlüğü içinde bulunmasından dolayı alacağın şirketten tahsilinin imkansız olması şartlarının gerçekleşmesi gerektiği vurgulanmıştır. Dava konusu olayda, davacı şirket tarafından dava dışı borçlu şirket aleyhine acılan itirazın iptali davasının yargılaması sonucunda İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ... E. – ......

        nın yöneticisi olduğu şirketin faaliyet alanının aynısı olan yeni bir şirket kurup, şirket ana sözleşmesine aykırı olarak ve diğer ortakların yazılı iznini almaksızın orada da yönetici olmasının şirket müdürü olan davalının haksız rekabet etmeme kuralına aykırılık oluşturduğu, bu nedenle TTK'nın 630'uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince şirket müdürünün azli için haklı nedenin oluştuğu, anlaşılmıştır. Kaldı ki, bilirkişilerin 16/02/2020 tarihli raporlarında yer alan; şirket müdürü ...'nın 03/01/2018 tarihinde müdür olarak atandığı, bu tarihten sonra şirketin faaliyetlerinin durduğunun malî tablolardan anlaşıldığı, satışlarda 2014 yılında başlayan gerilemenin 2018 yılında iyice azaldığı, 2019 ve 2020 yıllarında hiçbir satış yapılmadığı ve şirketin durma noktasına geldiği, vergi dairesince re'sen terk işlemlerinin başlatıldığı yönündeki tespitler, şirket müdürü ...'...

          Dava şirket müdürünün sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır. Davacı, davalının şirket müdürü olduğu dönemde şirketi zarara uğratıcı eylemlerde bulunduğunu, şirket hesaplarını düzgün tutmadığını, şirketin borçlarını ödemediğini, 31/08/2014 tarihli bilanço ve şirket ticari defterleri ve banka hesapları üzerinde yapılan incelemede banka kredi borçları ile bir kısım firmalara olan borçların bilançoda gösterilmediğini, alıcı hesabının güncel olmadığını böylece şirket kasasının çok büyük miktarda açık verdiğini ve bu paranın nereye aktarıldığının tespit edilemediğini, bu nedenle uğranılan zararın tazminini talep etmiş, mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya içinde bulunan ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporundan davalının 23/08/2013 ile 29/08/2014 tarihleri arasında davacı şirket müdürü olarak görev yaptığı, davalının 29/08/2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müdürlük görevinden azledildiği sabittir....

            Dava, TTK 309 ve 336'ncı maddeleri gereği şirket müdürünün fiilleri nedeniyle doğrudan doğruya zarara uğranıldığı iddiası ile açılan tazminat davasıdır. Davacı, dava dilekçesinde kendisinin zarara uğradığını bu nedenle tazminatın kendisine verilmesi gerektiğini iddia etmiş, dava konusu zararının dava dilekçesinde şirketin kullandığı kredinin faizinin artmaması için kendisi tarafından bankaya ödeme yapıldığı ve ayrıca şirket müdürünün bir takım giderlerinin kendisi tarafından karşılanmış olmasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, meydana gelen zarar davacının doğrudan zararı olmayıp dolayısıyla zararıdır. Davacı dava dışı şirketin kredi borcunu ödemiş olup, bu alacağını şirketten talep edebilir.Davalı müdür tarafından şirkete kullandırılan kredi şirket işlerine harcanmamış ise bu takdirde zarar şirketin zararını oluşturup davacı dolayısıyla zarara uğramıştır....

              rapor düzenlediğini, şirketin karlı bir işletme olduğu belirtilir iken davacıya bugüne kadar neden bir tek neden kar payı ödenmediği yönünde değerlendirme yapılmadığını, şirket müdürünün genel kurul kararının aksine 50.000,00.TL limitin çok üstünde paraları çekmesinin ek raporda değerlendirilmediğini, avukatlık görevini ifa eden davalı şirket müdürünün avukatlık yasasına aykırı olarak aynı anda limited şirket müdürlüğü yapıyor olmasının da ek raporda değerlendirilmediğini, davalı şirket müdürünün dava konusu şirketin sahibi olduğu gayrimenkulde imara aykırı tadilat ve değişiklikler yapması sebebiyle Urla 2....

                Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 25.008,85 TL vergi, 76.526,55 TL ceza üzerinden davacı şirket ile vergi idaresinin uzlaştığı, davacı şirketin gecikme zammı ile birlikte 166.683,66 TL vergi ve ceza ödediği, bunlardan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ancak, davalı, uzlaşma ve anılan vergi ve cezaların vergi dairesine ödendiği tarihte davacı şirketin müdürlüğünden ayrılmış olup sadece kendisinin sebebiyet verdiği zararlardan sorumludur. Bu durumda, anılan sahte fatura kullanımı olmasaydı dahi şirketçe ödenmesi gereken vergi aslı ile vergi ve cezaların vergi dairesine geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zamlarından davalının sorumlu olmadığı gözetilip bu hususta bilirkişiden ek rapor ya da yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sadece davalı şirket müdürünün sebep olduğu zararların tahsiline hükmedilmesi ..." hususu belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu bozma ilamında belirtilen araştırmayı içermemektedir....

                  Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 25.008,85 TL vergi, 76.526,55 TL ceza üzerinden davacı şirket ile vergi idaresinin uzlaştığı, davacı şirketin gecikme zammı ile birlikte 166.683,66 TL vergi ve ceza ödediği, bunlardan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ancak, davalı, uzlaşma ve anılan vergi ve cezaların vergi dairesine ödendiği tarihte davacı şirketin müdürlüğünden ayrılmış olup sadece kendisinin sebebiyet verdiği zararlardan sorumludur. Bu durumda, anılan sahte fatura kullanımı olmasaydı dahi şirketçe ödenmesi gereken vergi aslı ile vergi ve cezaların vergi dairesine geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zamlarından davalının sorumlu olmadığı gözetilip bu hususta bilirkişiden ek rapor ya da yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sadece davalı şirket müdürünün sebep olduğu zararların tahsiline hükmedilmesi ..." hususu belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu bozma ilamında belirtilen araştırmayı içermemektedir....

                    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava tasfiye memurunun sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, tasfiye memurunun kendisinin şirkete karşı başlattığı icra takibini bilmesine rağmen takibi nazara almadan tasfiye işlemlerini sonlandırarak kendisini zarar uğrattığını iddia etmiş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 541/son fıkrası yollamasıyla 285.maddesi hükmüne göre tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem pay sahiplerine, hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar....

                    UYAP Entegrasyonu