Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali tescil ya da tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak ise hakime aittir. Dava dilekçesindeki anlatımlara göre dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkin olmasına rağmen mahkemece hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek mülkiyet aktarımına ilişkin istemin harici satıştan kaynaklandığı gerekçesi ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olaya gelince; davacı, iddialarını yazılı delil veya delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Ancak, dava dilekçesinde “sair delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış sayılacağından, davacıya, davalıya dava konusu ile ilgili olarak yemin teklifi hakkı hatırlatılmalı, 6100 sayılı HMK'nın 225. ve müteakip maddeleri gereğince işlem yapılarak, istem bunun sonucuna uygun olarak hükme bağlanmalıdır. Mahkemece, yemin teklifi hakkı hatırlatılmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 07.04.2016 tarihinde verilen dilekçeyle inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18/10/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil isteğine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 07.04.2016 tarihinde verilen dilekçeyle inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18/10/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil isteğine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.6.2005 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 29.1.2008 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili duruşmasız olarak davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.11.2008 günü duruşma yapıldıktan sonra görülen eksiklik nedeniyle dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmişti....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, mülkiyet hakkı bulunmaksızın inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
Maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 v.d.) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisindeki belge ve delillere göre davacı ..., davalı ..., dava dışı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.04.2014 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 17.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R İnanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı on yıl olup bu süre davacının ferağ umudunu yitirdiği andan itibaren başlar. Davacının da bu davayı açmakla dava tarihi itibariyle ferağ umudunu yitirdiğinin kabulü gerekir....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dosyada içerisindeki makbuzlardan ödemelerin davacının görev yaptığı yerlerden yapıldığı, dosya arasında bulunan 07.01.2014 havale tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilmiş, dava sırasında dinlenen tanık beyanları davacının iddiasını doğrulamıştır. Davalı aşamalardaki beyanlarda satış bedelinin davacı tarafından ödendiğini ancak ödemelerin muris babalarından kalan mirastan kendi payına düşen kısım ve dava konusu dairenin kira bedelleri ile yapıldığını savunduğundan, HMK'nin 190. maddesi gereğince ispat yükü yer değiştirmiştir....